Şırnak’ta 10 yeni enerji ve madencilik projesi için ÇED süreci başlatılırken, TPAO’nun Diyarbakır kırsalındaki petrol arama ruhsatı da 2 yıl uzatıldı. Bölgede doğa talanı hız kesmeden sürüyor.
HABER MERKEZİ – Kürt coğrafyasında doğa tahribatı yeni enerji, madencilik ve petrol projeleriyle derinleşiyor. Şırnak merkez ve bağlı ilçelerinde toplam 10 yeni enerji ve madencilik faaliyeti için Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) süreci başlatıldı. Aynı günlerde, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’nın (TPAO) Diyarbakır kırsalındaki petrol arama ruhsatı da iki yıl süreyle uzatıldı.
Bölgede “güvenlik” gerekçesiyle yürütülen orman kıyımları, barajlar, HES’ler ve maden çalışmaları doğaya büyük zarar verirken, şimdi de yeni enerji yatırımları adı altında doğa talanı genişletiliyor.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın resmi sitesinde yayımlanan duyuruya göre, projelerin büyük bölümü İdil, Silopi, Cizre ve Güçlükonak ilçelerini kapsıyor.
Mezopotamya Haber Ajansı’ndan Zeynep Durgut imzalı habere göre, açıklanan projeler şunlar:
- Safe Enerji A.Ş. tarafından İdil’de Depolamalı Güneş Enerji Santrali (GES)
- Spon Enerji Üretim A.Ş. tarafından İdil’de 30 MW kapasiteli 2 ayrı GES
- Kuvvet Enerji A.Ş. tarafından İdil’de GES
- Traçim Çimento A.Ş. tarafından Cizre’de 6 MW kapasiteli GES
- DSİ 10. Bölge Müdürlüğü tarafından Silopi’de Şenoba HES, sulama projesi ve beton tesisi
- DSİ tarafından Silopi ve Cizre arasında Nersüş Barajı
- TPAO Batman Bölge Müdürlüğü tarafından Şırnak ve Basa’da iki ayrı petrol arama faaliyeti
- Tepeköy Güneş Enerji Santrali
- Demirboğaz-3 petrol arama sondajı
Bu projelerle birlikte bölgedeki ekolojik sistemin daha da tahrip edilmesinden endişe ediliyor.
Öte yandan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’nün kararıyla, TPAO’nun Diyarbakır il sınırları içindeki 25 bin 370 hektarlık kara sahasında yürüttüğü petrol arama ruhsatı 2 yıl süreyle uzatıldı. Karar, bölgedeki hidrokarbon potansiyelinin araştırılarak ülke ekonomisine kazandırılması amacıyla alındı.
Tüm bu gelişmeler, Kürt illerinde doğa üzerindeki baskının enerji politikaları üzerinden yeni bir aşamaya geçtiğini gösteriyor. Yerel halk ve ekoloji savunucuları ise, bu projelerin doğaya ve toplumsal yaşam alanlarına geri dönülmez zararlar vereceği uyarısında bulunuyor.