2015’te Dolmabahçe Mutabakatı ile barışa kapı aralanmış, Öcalan’dan PKK’ye silahsızlanma kongresi çağrısı yapılmıştı. Ancak iktidarın süreci sonlandırmasıyla ülke, çözüm yerine savaş politikalarına döndü. Bugün yeniden benzer bir eşikteyiz ve bu eşik tarihi barış için “son şans” olarak yorumlanıyor. Sıra iktidar cephesindeki adımlarda.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Meclis açılışında DEM Parti sıralarına giderek tokalaşması, İmralı ziyaretleri, Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’taki tarihi “Demokratik Toplum ve Barış Çağrısı”, PKK’nin silahlı mücadeleyi sonlandırma ve fesih kararı ile devam eden gelişmeler…
Tüm bunların ardından Türkiye, Kürt sorununun çözümü açısından kritik bir eşikte bulunuyor.
PKK’nin, Irak Federal Kürdistan Bölgesi’nde düzenlenecek bir törenle süreçte güven artırma amacıyla silah bırakacağı konuşuluyor günlerdir.
Türkiye, Ortadoğu ve dünyanın gözü bu törene çevrilmişken; yapılan açıklamalarda bu sürecin barış için “son şans” olduğu vurgulanıyor. İktidarın bu fırsatı kaçırmaması ve gerekli yasal, siyasi ve hukuki adımları atması gerektiği dile getiriliyor.
Abdullah Öcalan da 6 Temmuz’da İmralı Heyeti ile gerçekleştirdiği görüşmede, sürecin “yeni bir aşamaya geçtiğini” belirtti; tarafların atması gereken karşılıklı adımlara dikkat çekerek, “Herkese sorumluluklar düşüyor” ifadesini kullandı.
Daha önce birçok kez Öcalan ve PKK’nin inisiyatifiyle barış girişimleri yaşandı; ancak iktidarların adım atmaktan uzak durması ve savaş politikalarında ısrar etmesi nedeniyle bu süreçler başarıya ulaşamadı.
Bu durumun en yakın ve somut örneği, 2015 yılındaki Dolmabahçe Mutabakatı oldu.
Bu dosyada, son çözüm sürecinde yaşanan gelişmelere kronolojik olarak bakacağız. Aynı zamanda aradan geçen 10 yılda Türkiye’nin neleri kaçırdığını ve ne tür kayıplar yaşandığını da hatırlatacağız.
Türkiye’de ilk kez çözüm arayışlarında, iktidar ve devlet temsilcileriyle Kürt siyasi hareketi bir masa etrafında resmi bir fotoğrafı 28 Şubat 2015 tarihinde Dolmabahçe’de, 10 maddelik deklarasyonun açıklandığı toplantıda verdi.
İmralı Heyeti’nde yer alan dönemin HDP milletvekilleri Pervin Buldan, Sırrı Süreyya Önder ve İdris Baluken ile birlikte dönemin Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, İçişleri Bakanı Efkan Ala, AKP Grup Başkanvekili Mahir Ünal ve Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarı Muhammed Dervişoğlu’nun katıldığı toplantıda açıklanan deklarasyon “çözümün birinci aşaması” olarak tanımlandı.
Ancak bu toplantıya gelinmeden önce, Öcalan’ın inisiyatifiyle birçok kritik eşik geride bırakılmıştı. Dolmabahçe masasının kurulmasına giden süreçte şu önemli gelişmeler yaşandı:
*Öcalan, 21 Mart 2013’te Diyarbakır’da düzenlenen Newroz kutlamalarına “Artık silahlar sussun, fikirler konuşsun” dediği tarihi bir çağrı gönderdi. Öcalan mesajında, “Ben bu çağrıma kulak veren milyonların şahitliğinde diyorum ki; artık yeni bir dönem başlıyor. Silah değil, siyaset öne çıkıyor” ifadelerini kullandı.
*2014 Newroz’unda gönderdiği mesajda ise barış için “yasal çerçevenin” gerekliliğine dikkat çeken Öcalan, “Barış, savaştan daha zordur ama her savaşın da mutlaka bir barışı vardır. Biz direnirken korkmadık, barışırken de korkmayacağız” dedi.
*AKP iktidarı, tüm bu çağrılara rağmen yasal düzenlemeler konusunda somut bir adım atmadı. Aynı yıl, IŞİD’in Kobani’ye yönelik saldırıları sürerken Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Kobani düştü düşüyor” açıklaması Kürt kamuoyunda büyük bir öfke yarattı. Bu açıklamanın ardından Türkiye’nin dört bir yanında halk sokaklara çıktı. Polisin sert müdahalesi sonucu yaşanan çatışmalar yine PKK Lideri Öcalan’ın inisiyatif alması ile sonuçlandı. Öte yandan Kobani, IŞİD’e karşı direnişin sonunda özgürleştirildi ve bu, Kürtler için tarihi bir zafer olarak kayda geçti.
*Süreç kapsamında görüşmeler devam ederken, iktidarın sahada savaş için hazırlık yürüttüğü ortaya çıktı. Daha sonra “Çöktürme Planı” olarak anılacak savaş konseptinin temelleri, 30 Ekim 2014’te yapılan Milli Güvenlik Kurulu toplantısında atıldı.
*Öcalan, İmralı heyeti ile yaptığı görüşmelerde gerekli adımları atmayan iktidarın süreci akamete uğratacağı uyarısında bulundu fakat aldığı tarihi inisiyatifi sürdürdü.
Süreç tüm bu gelişmelerle birlikte 27 Şubat 2015 Dolmabahçe Mutabakatına kadar geldi. Mutabakatta açıklanan 10 madde de şu başlıklar yer alıyordu:
“Demokratik siyaset; tanımı ve içeriği”
“Demokratik çözümün ulusal ve yerel boyutlarının tanımlanması”
“Özgür vatandaşlığın yasal ve demokratik güvenceleri”
“Demokratik siyasetin devlet ve toplumla ilişkisi ve bunun kurumsallaşmasına dönük başlıklar”
“Çözüm sürecinin sosyo-ekonomik boyutları”
“Çözüm sürecinin yol açacağı yeni güvenlik yapısı”
“Kadın, kültür ve ekolojik sorunların yasal çözümleri ve güvenceleri”
“Kimlik kavramı, tanımı ve tanınmasına dönük çoğulcu demokratik ve eşit mekanizmaların güvenceleri”
“Demokratik cumhuriyet, ortak vatan ve milletin demokratik ölçütlerle tanımlanması, çoğulcu demokratik sistem içerisinde yasal ve anayasal güvencelere kavuşturulması”
“Bütün bu demokratik hamle ve dönüşümleri içselleştirmeyi hedefleyen yeni bir anayasa”
Türkiye bu tarihi mutabakatla birlikte artık barış sürecinde bir ilk olacak şekilde resmi müzakerelere hazırlanıyordu. Bu görüşmenin ardından 19 Mart 2015 tarihinde İmralı Adası’nda kritik bir görüşme daha gerçekleşti.
Görüşmede süreç için İzleme Kurulu kurulmasına karar verildi ve bu kurulun 7 asil, 3 yedek üyesi de belirlendi.
TARİHİ 2015 NEWROZU MESAJI: PKK’YE KONGRE ÇAĞRISI
Öcalan inisiyatifini sürdürerek, o dönemde gündemin ilk sırasında yer alan ve dünyada yankı uyandıran 21 Mart 2015 tarihli Newroz mesajını paylaştı. Öcalan mesajında Dolmabahçe Deklarasyonuna atıfta bulunarak, “Deklarasyon gereği ilkelerde mutabakat oluşmasıyla birlikte PKK’nin Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı yaklaşık kırk yıldır yürüttüğü silahlı olan mücadeleyi sonlandırmak ve yeni dönemin ruhuna uygun siyasal ve toplumsal strateji ve taktiklerini belirlemek için bir kongre yapmalarını gerekli ve tarihi görmekteyim” ifadelerini kullandı.
ERDOĞAN KENDİ KOORDİNESİNDEKİ TOPLANTIYI İNKAR ETTİ
Ancak tüm bu tarihi ve barışa yönelik adımlara rağmen, Cumhurbaşkanı Erdoğan ertesi gün yaptığı açıklamada, kendi bilgisi ve koordinesinde gerçekleşen Dolmabahçe toplantısında “birbirinden farklı iki metin” okunduğunu savunarak, yapılan ortak açıklamayı doğru bulmadığını ve İzleme Heyeti’ne karşı olduğunu belirtti.
“ÇÖKTÜRME PLANI” SAHNEDE
“Bu açıklamanın ardından AKP, 30 Ekim 2014’te yapılan Milli Güvenlik Kurulu toplantısında alınan ve daha sonra ‘Çöktürme Planı’ olarak anılan kararı devreye soktu. 5 Nisan 2015’te İmralı Heyeti, PKK Lideri Abdullah Öcalan’la son kez görüştü. Öcalan bu görüşmede, iktidarın çözüm iradesi göstermediğini belirterek, bunun son görüşme olabileceği uyarısında bulundu. Bu görüşme de o dönemki süreç açısından İmralı’da yapılan son görüşme olarak kayıtlara geçti.
7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİMLERİ
Bu gelişmeler yaşanırken Türkiye bir yandan da seçimlere hazırlanıyordu. 7 Haziran 2015’te yaşanan seçim AKP için bir şok etkisi yarattı. Kürt siyasi hareketi ve demokratik muhalefet seçimlere HDP çatısı altında hazırlandı. Seçim sürecinde HDP’ye dönük baskılar arttı ve HDP’nin Diyarbakır mitinginde IŞİD tarafından bombalı saldırı düzenlendi. Saldırıda 5 kişi yaşamını yitirdi 400’ün üzerinde kişi de yaralandı.
Seçim sonuçları açıklandığında ise HDP tüm saldırılara rağmen seçim barajını geçerek, yüzde 13,1 oy oranı ile zafer ilan etti. Bu sonuçla birlikte AKP 13 yıllık tek parti iktidarından sonra tek başına hükümet kurma çoğunluğunu kaybetti. Bunun üzerine AKP hükümeti seçim sonuçlarını kabullenmeyerek, şiddet ve savaş politikalarını tırmandırdı ve 1 Kasım’da yeniden seçim kararı aldı.
SURUÇ KATLİAMI
Seçimin hemen ardından yaşanan en kritik olaylardan birisi ise 20 Temmuz 2015’te Suruç’ta yaşandı. Kobani’de sivillere yardım götürecek olan gençlerin Amara Kültür Merkezi’nde basın açıklaması yaptıkları sırada IŞİD saldırı düzenledi. Saldırıda 33 kişi yaşamını yitirdi.
SAVAŞ POLİTİKASI EZBERLERİNE DÖNÜŞ
Askeri operasyonlara da hız veren AKP hükümeti, bir yandan da Irak Kürdistan Federe Bölgesi’ne hava saldırıları düzenlemeye başladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan “Silahların üzerine beton dökülene kadar, sınırlarımız içinde tek bir terörist kalmayana kadar mücadelemize devam edeceğiz” türünden açıklamalarla eski savaş politikası ezberi açıklamalarına yeniden döndü.
SOKAĞA ÇIKMA YASAKLARI SİVİL ÖLÜMLER
Diğer yandan da AKP’nin Kürtlerin öz yönetim deneyimini hayata geçirmeye çalıştığı Kürt kentlerine saldırılar başladı. 16 Ağustos 2015, Muş Varto’da ilk sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Bu yasaklar başka birçok kente yayıldı. Ordu kent merkezlerinde tanklar ve bombalarla saldırılar düzenledi. İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi’nin Ocak 2016’da yayınladığı rapora göre 7 ilde 19 ilçede 59 kez sokağa çıkma yasağı ilan edildi ve bu dönemde 29’u çocuk, 39’u kadın 102’isi erkek 170 sivil yaşamını yitirdi.
BARIŞ MİTİNGİNE BOMBALI SALDIRILAR
Çözüm masasının AKP tarafından dağıtılmasının ardından yaşanan süreç Türkiye’de yeni bir şiddet sarmalına ve can kayıplarına neden olmayı sürdürdü. 10 Kasım 2015 tarihinde KESK, DİSK, TMMOB ve TTB’nin çağrısıyla Ankara’da düzenlenen mitinge IŞİD tarafından iki bombalı saldırı düzenlendi. Saldırılarda 102 kişi hayatını kaybetti, yüzlerce kişi yaralandı.
BARIŞ AKADEMİSYENLERİ
Tarih 11 Ocak 2016’yı gösterdiğinde iktidarın savaş politikalarına ve şiddet sarmalına dur demek için 1128 akademisyen “Bu suça ortak olmayacağız” başlığıyla ortak bir bildiriye imza attı. Akademisyenler hükümetin sokağa çıkma yasaklarını ve operasyonlarını eleştiren barış ve müzakere masasına dönüş çağrısını içeren metni paylaştı. Yankı uyandıran bu metin ve imzacısı Barış Akademisyenleri iktidarın hedefine oturdu. Barış Akademisyenleri görevden uzaklaştırıldı ve soruşturmalara tabi tutuldu.
DARBE GİRİŞİMİ; DEMOKRASİ RAFTA, OHAL ÜLKESİ
15 Temmuz 2016 tarihi akşamı Türkiye yine bir askeri darbe girişimi ile karşılaştı. Darbe girişiminin bastırılmasının ardından 20 Temmuz 2016’da Türkiye’nin tamamında Olağanüstü Hal (OHAL) ilan edildi. TBMM devre dışı bırakılarak tüm ülke OHAL ve Kanun Hükmünde Kararnamelerle (KHK) yönetilmeye başlandı. Demokratik mücadele yürüten muhalif tüm kesimler baskı altına alındı, HDP ve bileşenlerine yönelik operasyonlar daha da yoğunlaştırıldı.
OHAL KHK’ları ile aralarında Kürt medyası ve muhalif demokrat medya kuruluşlarının da olduğu 179 basın kuruluşu OHAL KHK’ları ile kapatıldı. Yine yüzlerce sivil toplum örgütü ve kültür kurumu da kapatıldı ve yasaklandı.
HDP’YE DÖNÜK BASKILAR
12 Nisan 2016’da AKP, dokunulmazlıkların kaldırılması için Anayasa değişikliği teklifini Meclis’e sundu. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, değişikliğin Anayasa’ya aykırı olduğunu belirtmesine rağmen “evet” oyu vereceklerini açıkladı. Teklif, CHP’nin desteğiyle 20 Mayıs 2016’da 376 oyla kabul edildi.
Dokunulmazlıkları düzenleyen Anayasa değişikliğinden 5 ay sonra, 04 Kasım 2016 tarihinde HDP Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş ile Grup Başkanvekili İdris Baluken, Ankara milletvekili Sırrı Süreyya Önder, Diyarbakır milletvekilleri İmam Taşçıer, Nursel Aydoğan ve Ziya Pir, Hakkari milletvekilleri Abdullah Zeydan, Nihat Akdoğan ve Selma Irmak, Mardin milletvekili Gülser Yıldırım, Şırnak milletvekili Faysal Sarıyıldız, Ferhat Encü ve Leyla Birlik, Van milletvekili Tuğba Hezer hakkında Bingöl, Diyarbakır, Hakkari, Şırnak ve Van illerindeki savcılıklarca gözaltı kararı verildi.
Eş Genel Başkanlar Demirtaş ve Yüksekdağ’ın da aralarında bulunduğu 15 milletvekili tutuklandı.
KAYYUMLAR
AKP’nin süreçten vazgeçmesinin ardından yaşanan baskılardan Kürt kentlerindeki belediyeler de nasibini aldı. Halk iradesi kayyum politikalarıyla yok sayıldı.
HDP’nin 2020 yılında açıkladığı rapora göre 31 Mart 2019 seçimlerinde HDP; 3 büyükşehir, 5 il, 45 ilçe ve 12 belde belediyesi olmak üzere toplamda 65 belediye kazandı. 1230 belediye meclis üyesi ve 101 il genel meclis üyesi HDP listelerinden seçildi. Fakat belediyelerin tamamı kayyumların hedefi oldu.
Raporda kayyum atanan belediyelere ilişkin şu veriler paylaşıldı:
×Kayyum atanan belediye sayısı: 47
Tutuklanan belediye eş başkanları: 18
KHK gerekçesiyle ‘gasp edilen belediye’ sayısı: 6
‘Görevden uzaklaştırılan’ belediye meclis üyeleri: 76
Tutuklanan meclis üyeleri: 10
Görevden uzaklaştırılan il genel meclis üyeleri:7
Gözaltına alınan meclis üyeleri: 125
Kayyum atanan belediyelerdeki toplam seçmen sayısı 4 milyon 268 bin
2024 yılında yapılan yerel seçimlerin ardından da kayyum atamaları devam etti.
İlk olarak Haziran 2024’te Hakkari Belediyesi’ne kayyum atandı. DEM Partili Belediye Eş Başkanı Mehmet Sıddık Akış görevden uzaklaştırıldı, yerine Hakkari Valisi Ali Çelik kayyum olarak atandı.
4 Kasım 2024’te Mardin Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Ahmet Türk, Batman Belediyesi Eş Başkanı Gülistan Sönük ve Halfeti Belediyesi Eş Başkanı Mehmet Karayılan görevden alındı. 22 Kasım’da Tunceli Belediyesi Eş Başkanı Cevdet Konak, 29 Kasım’da ise Van Bahçesaray Belediye Başkanı Ayvaz Hazır görevden uzaklaştırılarak yerlerine kayyum atandı.
13 Ocak 2025’te ise Mersin’in Akdeniz ilçesinde DEM Partili Belediye Eş Başkanları Hoşyar Sarıyıldız ve Nuriye Arslan tutuklandı; yerlerine Akdeniz Kaymakamı Zeyit Şener kayyum olarak görevlendirildi.
Van Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Abdullah Zeydan da “terör örgütüne yardım etmek” iddiasıyla yargılandığı davada 3 yıl 9 ay hapis cezası aldı ve görevden alındı.
CHP’Lİ BELEDİYELERE OPERASYONLAR
31 Mart 2024 yerel seçimlerinde DEM Parti’nin “kentin tüm dinamiklerinin üzerinde uzlaşı sağlanan adaylarla” girdiği seçim stratejisi, özellikle büyükşehirlerde CHP’li adayların kazanmasında belirleyici oldu. “Kent uzlaşısı” olarak tanımlanan bu modelle metropollerde birçok belediye muhalefet bloğu tarafından kazanıldı.
Seçimlerin ardından iktidarın bu ittifakı hedef alan politikaları hız kazandı. Kayyum atamaları yeniden gündeme gelirken, bu kez baskılar yalnızca Kürt kentleriyle sınırlı kalmadı; CHP’li belediyeler de hedef alındı.
CHP’nin 47 yıl sonra sandıktan birinci parti olarak çıktığı 31 Mart 2024 seçimlerinin ardından baskılar arttı. İlk olarak Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer, 30 Ekim 2024’te “örgüt üyeliği” suçlamasıyla tutuklandı. Ardından soruşturmalar İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) ve İstanbul’daki diğer CHP’li belediyelere doğru genişledi.
Son olarak Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek ve Adıyaman Belediye Başkanı Abdurrahman Tutdere gözaltına alındı. Muhittin Böcek tutuklanırken, diğer başkanların ifade işlemleri sürüyor.
Şu ana kadar tutuklanan belediye başkanlarının isimleri şöyle:
Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat, Beykoz Belediye Başkanı Alaattin Köseler, Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan, Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık, Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün, Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı Hakan Bahçetepe, Avcılar Belediye Başkanı Utku Caner Çaykara, Ceyhan Belediye Başkanı Kadir Aydar ve Seyhan Belediye Başkanı Oya Tekin, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek.
ARADAN GEÇEN 10 YIL VE HAYATİ ÖNEMDEKİ ADIMLAR
Türkiye, 10 yılın ardından yeniden tarihi bir eşikte. Kürt sorununda barışçıl çözüm için sürdürülen temaslar, İmralı görüşmeleri, Öcalan’ın çağrısı ve PKK’nin silahlı mücadeleyi sonlandırma kararı; hafızalarda yer eden Dolmabahçe Mutabakatı’nı ve tamamlanamayan önceki süreci yeniden hatırlattı. Geçmişte heba edilen fırsatlar, yaşanan acılar ve derinleşen krizler, bugün atılacak her adımı daha hayati kılıyor. Bu kez sürecin kalıcı barışa evrilmesi, PKK’nin kamuoyu önünde gerçekleştireceği silahsızlanma töreninin ardından iktidarın atacağı yasal, siyasi ve hukuki adımlara bağlı.