Diyarbakır’ın Kulp ilçesindeki Hasandin Yaylası’nda halk, 17 yıl öncesine ait olduğu ortaya çıkan ÇED raporuna dayanarak yeniden başlayan madencilik faaliyetlerine karşı nöbet tutuyor.
HABER MERKEZİ- Diyarbakır’ın Kulp ilçesine bağlı Hasandin Yaylası’nda halk, 17 yıl önce hazırlanmış bir “Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) gerekli değildir” raporuna dayanarak yeniden başlatılan madencilik çalışmalarına karşı çadırlarda nöbet tutuyor. Hayvancılıkla geçinen onlarca köyü doğrudan etkileyen proje, bölge halkı tarafından yaşam alanlarına yöneltilmiş bir tehdit olarak görülüyor.
Madencilik faaliyeti, Kulp Madencilik ve Dış Ticaret A.Ş. tarafından yürütülüyor. Şirket, sodyum, potasyum, lityum ve bor tuzları gibi stratejik madenleri çıkarmayı hedefliyor. Ancak hem raporun geçerliliği hem de şirketin yasal dayanakları ciddi biçimde tartışmalı. Ruhsat 2023 yılında alınmış olsa da, ÇED raporunun güncelliği ve geçerliliği büyük ölçüde şüpheli. Diyarbakır Barosu, sürecin hukuki olarak takip edildiğini, söz konusu raporun “selde kaybolduğu” yönünde resmi olmayan bir savunma sunulduğunu açıkladı.
RUHSAT VAR, RAPOR YOK
Bölge halkı ve Diyarbakır Barosu, şirketin maden faaliyetlerine ÇED raporu olmadan, yalnızca ruhsatla başladığını ve bunun yasalara aykırı olduğunu dile getiriyor. Evensel Gazetesi’nden Elif Ekin Saltık’a konuşan Baro temsilcilerinden Av. Ahmet İnan, “Türkiye’de bir ilk yaşanıyor. Ruhsat alınıyor ama ÇED süreci işletilmiyor. Üstelik raporun kaybolduğu öne sürülüyor. Bu, açık bir çevre skandalıdır” dedi.
Hasandin Yaylası’nda süren nöbet eylemi sadece yerel değil; Amed Ekoloji Meclisi ve çevreci gruplar da alanı düzenli olarak ziyaret ediyor. Aktivistler, Türkiye genelinde artan maden izinleri ve çevreye duyarsız kalkınma politikalarının Hasandin örneğinde yeniden gündeme geldiğinin altını çiziyor.