Bir yıllık tutukluluğun ardından serbest bırakılan Kanak lider Christian Tein’in özgürlüğü, Yeni Kaledonya’daki derin yapısal sömürgecilik tartışmalarını yeniden gündeme taşıdı. Yerli Kanak halkı topraklarında hâlâ ikinci sınıf vatandaş muamelesi görürken, ada zenginlikleri uluslararası şirketler ve Fransa tarafından sömürülmeye devam ediyor.
HABER MERKEZİ- Paris Temyiz Mahkemesi, bugün Kanak (Yeni Kaledonya) bağımsızlık hareketinin önde gelen lideri Christian Tein’in tahliyesine karar verdi. Bir yıl boyunca “isyana teşvik” iddiasıyla tutuklu kalan Tein, kendisini “siyasi tutsak” olarak tanımlamıştı. Ancak onun özgürlüğü, sadece bir hukuk meselesi değil; Yeni Kaledonya’nın hâlâ devam eden sömürgecilik ilişkilerinin acı bir göstergesi.
13 Mayıs 2024’te Fransa’da milletvekillerinin, ülkenin denizaşırı toprağı Yeni Kaledonya’da 10 yıl yaşamış Fransızların oy kullanmasına izin veren değişikliği onaylaması, ada ülkesinde protestoların patlak vermesine neden oldu.
Christian Tein, 19 Haziran 2024’de Yeni Kaledonya’nın başkenti Nouméa’da güvenlik güçleri tarafından gözaltına alındı. Bu operasyonda, CCAT (Koordinasyon Hücresi) üyesi olarak protestoları örgütlemekle suçlandı. 4 gün sonra Tein ile birlikte 7 aktivist, elleri zincirlenmiş bir şekilde özel uçakla Fransa’ya getirilip Mulhouse-Lutterbach Cezaevi’ne konuldular. Kanak liderin 17 bin kilometre uzaktaki Fransa’ya gönderilmesinin ardından Ada, şiddet olaylarının daha da artmasına neden oldu.
Fransa, dosyanın Paris’e taşınmasını yerel yargının “tarafsızlığına gölge düşebileceği” ve “güvenlik riskleri” olduğu gerekçesiyle savundu. Ancak bu, “klasik bir kolonyal refleks” olarak görüldü. Birçok hukukçu ve siyasetçi adaletin, yerel koşullardan uzak, egemenin kurallarına göre uygulandığını söyledi.
Anayasal reform karşıtı gösterilerde 2 Fransız askeri ile 13 Kanak hayatını kaybetti. 500 kişinin kaybolduğu bildirildi ve yüzlerce protestocu tutuklandı.
SÖMÜRGESİZLİK MASKESİ ALTINDA SÖMÜRGE
Fransa’nın Hint-Pasifik’te sahip olduğu beş ada bölgesinden biri olan Yeni Kaledonya, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Pasifik’teki Fransız etkisini arttırma planının merkezinde yer alıyor.
Fransa’nın 19. yüzyılda sömürgeleştirmesinden sonra, Yeni Kaledonya 1946’da resmen Fransız denizaşırı bölgesi haline geldi. Ancak yerli Kanak halkı için bu statü, çoğu zaman sadece bir kâğıt üzerindeki tanımdan ibaret. Fransız yerleşimciler (Caldoches-Kaldoş) ekonomik gücün çoğunu ellerinde tutarken, Kanak halkı işsizlik, yoksulluk ve marjinalleştirme ile boğuşuyor.
NİKELİN LANETİ
Yeni Kaledonya, dünyanın en büyük nikel rezervlerinden birine sahip. Nikel, günümüzde elektrikli araç bataryalarından inşaat sanayisine kadar pek çok stratejik alanda kullanılıyor. Ancak bu zenginlik, yerli halk için bir refah kaynağı olmaktan uzak. Ada ekonomisi büyük ölçüde çok uluslu madencilik şirketlerinin kontrolünde ve bu şirketlerin en büyük ortağı genellikle Fransız devleti ya da Fransız merkezli özel sermaye grupları. Maden faaliyetleri Kanakların kutsal kabul ettiği topraklarda yürütülüyor ve bu süreçte su kaynakları ve tarım alanları ciddi şekilde zarar görüyor.
NELER YAŞANDI?
13 Mayıs 2024’te Yeni Kaledonya’da yaşanan olaylar, Fransa’nın tartışmalı seçim reformunu gündeme almasıyla birlikte patlak verdi. O günden itibaren adada şiddetli isyanlar, barikatlar, çatışmalar ve can kayıpları yaşandı.
Fransa, anayasa reformu kapsamında, yerel seçimlerde oy kullanma hakkını genişletmek istedi. Bu reform, 1998’de imzalanan Nouméa Anlaşması’nın ruhuna aykırı bulundu. Çünkü bu anlaşma, seçim hakkını sadece “yerli Kanaklar ve uzun süredir adada yaşayanlar” için sınırlı tutuyordu — böylece Kanak halkının temsil gücü korunuyordu. Yeni reform ise Fransa’dan gelen göçmenlerin de seçmen olmasının önünü açıyordu. Kanaklar bu düzenlemeyi “sömürgeciliğin derinleştirilmesi” olarak yorumladı.
13 Mayıs’ta başkent Nouméa ve çevresinde büyük protestolar başladı. Barikatlar kuruldu, kamu binaları ateşe verildi, mağazalar yağmalandı, yollar kapatıldı. Fransa hükümeti, durumu kontrol altına almak için adaya özel kuvvetler, jandarma birlikleri ve askerî destek gönderdi. Olağanüstü hal ilan edildi, sokağa çıkma yasakları uygulandı, sosyal medya erişimi geçici olarak kısıtlandı.
Çatışmalarda: İkisi jandarma 15 kişi öldü. Yaklaşık 500 güvenlik görevlisi yaralandı, Christian Tein dahil olmak üzere çok sayıda bağımsızlık yanlısı lider, “şiddeti organize etmek” suçlamasıyla tutuklandı. Birçok sivil toplum örgütü ve BM uzmanları, Fransa’nın tutumunu kolonyalist ve orantısız buldu.
Adada hâlen gerilim ve askeri varlık devam ediyor. 13 Mayıs 2024, Yeni Kaledonya için 1998 Nouméa Anlaşması’ndan bu yana en büyük kriz olarak görülüyor. Bu olaylar yerli Kanak halkının bağımsızlık mücadelesini yeniden dünya gündemine taşırken, Fransa’nın diğer sömürge bölgeleri olan Guyana, Réunion, Mayotte için de emsal teşkil edecek bir kırılma yarattı.