Avrupa’nın yeni göç düzeni CEAS çerçevesinde Yunanistan’da hızlandırılmış sınır dışı kararları ve elektronik kelepçe, Almanya’da geri gönderme ve sınır kontrollerinin sertleşmesi, Fransa’da ise sağlık hizmetlerinin kısıtlanması öne çıkıyor. Yeni dönemde CEAS, hızlandırılmış iltica prosedürleri ve sınır dış etme kararlarını artıracak düzenlemelerle mülteciler için daha da ağır koşullar getiriyor.
Çağdaş KAPLAN
Avrupa’da hükümetler art arda göçmen karşıtı yasalara imza atıyor. Sertleşen göç politikalarının son adresi ise Yunanistan oldu. Avrupalı hükümetlerin yaptığı bu yasal düzenlemelerin dayanağı ise AB’nin Ortak Avrupa İltica Sistemi (CEAS).
Haziran 2026’dan itibaren üye devletlerin ulusal yasalarını değiştirmesini öngören düzenlemeler, göç politikasında yeni bir dönemin habercisi. Peki nedir bu CEAS ve Avrupa’nın yeni göç politikası neleri içeriyor? Bu haberde bazı ülkelerdeki son değişiklikleri ve önümüzdeki dönemde yaşanması beklenen gelişmeleri derledik.
Yunanistan’da Salı günü iktidardaki sağcı Yeni Demokrasi Partisi’nin hazırladığı, göç politikalarını sertleştiren yasa Meclis’e sunuldu ve muhalefet ile göç alanında çalışan sivil toplum örgütlerinin itirazlarına rağmen kabul edildi.
Yasa iltica talebi reddedilen göçmenlerin sınır dışı edilme sürecinin hızlandırılmasını, ülkeyi terk etmeyen mültecilere hapis ve ağır para cezalarının uygulanmasını ve haklarında sınır dışı kararı verilen mültecilerin elektronik kelepçeyle izlenmesini öngören düzenlemeler içeriyor.
SINIR DIŞI ZORLAMASI
Yasa, iltica başvurusu reddedilen kişilerin, geçiş yaptıkları veya ilk sığınma başvurusu yaptıkları “güvenli üçüncü ülkelere” iade edilmesini mümkün kılıyor. Bu da, başvurusu reddedilen bir sığınmacı adayının, kendi ülkesinden başka bir ülkeye geri gönderilebileceği anlamına geliyor. Bu aynı zamanda göçmenlerin Yunanistan’dan önce uluslararası koruma başvurusunun reddedildiği “ilk sığınma ülkesini” içerebilecek.
ELEKTRONİK KELEPÇE
Yasayla gündeme gelen bir diğer düzenleme ise haklarında sınır dışı kararı verilen göçmenlerin ülkeden ayrılma sürelerini ve elektronik olarak izlenmesini içeriyor. Buna göre “gönüllü ayrılma” süreleri 25 günden 14 güne, istisnai uzatmalar ise 120 günden 60 güne düşürülecek. Yasa, ret kararı ile ayrılma arasındaki dönemde göçmenlerin “elektronik kelepçe” ile izlenmesini de öngörüyor.
Elektronik kelepçe bile var | Yunanistan göçmenler için cezaevine dönüşüyor
15 Mart’ta göreve gelen ve aşırı sağcı, göçmen karşıtı söylemleri nedeniyle insan hakları savunucuları tarafından sıkça eleştirilen Göç ve İltica Bakanı Makis Voridis yasa henüz tasarı iken kullandığı söylem ise Avrupa’nın genelinin göç politikasının nasıl şekilleneceğine dair ipuçlarını vermişti.
Voridis ve hükümet yetkilileri Yunanistan’ın yaptığı bu yeni düzenlemelerin AB’nin yeni göç ve iltica politikalarını içeren ve 2026 yılında yürürlüğe girmesi planlanan Ortak Avrupa İltica Sistemi (CEAS) doğrultusunda yapıldığını dillendirmişti.
PEKİ NEDİR BU CEAS?
CEAS olarak bilinen düzenleme AB’nin Ortak Avrupa İltica Sistemi’ni ifade ediyor. Buna dönük hukuki düzenlemeler 14 Mayıs 2024’te onaylanıp 11 Haziran 2024’te yürürlüğe girdi. Üye ülkelere yasal değişikliklerin pratikte uygulanması için tanınan 24 aylık süre, Haziran 2026’ya kadar işliyor.
SINIR DIŞILARIN HIZLANDIRILMASI PLANI
CEAS, “AB’nin dış sınırlarını güçlendirmesi”, “EURODAC (AB biyometrik veri tabanı) veri tabanının güncellenmesi”, “iltica süreçlerinin hızlandırılması” ve “başvurusu reddedilenlerin menşe ülkelerine hızla geri gönderilmelerini”, “mense ülkelerle işbirliğinin artırılması” gibi uygulamalar içeriyor.
SINIRLARDA İLTİCA DEĞERLENDİRMESİ
Bu düzenleme ile birlikte standart iltica prosedürünün yanı sıra en fazla 12 hafta sürmesi öngörülen sınırda hızlandırılmış iltica prosedürü uygulamasına başlanacak. Koruma alma ihtimali düşük olan ya da düşük tanıma oranına sahip ülkelerden gelen kişiler AB dış sınırlarında hızlandırılmış bir iltica sürecine tabi tutulacak.
Kimlik bilgileri konusunda yetkilileri yanıltanlar, kamu güvenliği ya da düzenine tehdit oluşturduğu düşünülenler ve AB’de iltica kabul oranı yüzde 20’nin altında olan ülkelerden gelenler için sınırda hızlandırılmış iltica süreci zorunlu hale geliyor.
Böylelikle sınırlarda hızlıca bir iltica değerlendirmesi yapılacak ve sınır dışı işlemleri de hızlandırılacak.
ALMANYA’DA SINIR DIŞI ETME ÖNCELİKLİ HEDEF
AB’de göç politikalarına önemli ölçüde belirleyen Almanya da CEAS doğrultusunda ulusal yasalarını düzenliyor.
Almanya’nın yeni hükümeti koalisyon sözleşmesi ve pratik uygulamalarıyla bu sürece hızlı bir giriş yaptığı görülüyor. Yeni koalisyon hükümeti, Almanya’nın göç politikasında köklü ve tartışmalı bir değişim hedefliyor. Daha az göç ve daha sıkı kontrol anlayışıyla, ülkeye gelen göçmen ve mülteci sayısının önemli ölçüde sınırlandırılması planlanıyor. Ancak bu yaklaşım, koruma arayanları daha güvencesiz koşullarla karşı karşıya bırakma riski taşıyor.
Almanya’ya mültecilerin menşe ülkelerine geri gönderilmesi artık dış politikada öncelikli bir hedef. Koalisyon hükümeti göçmen geri kabulünü diplomatik ve ekonomik bir baskı aracı haline getiriyor.
Koalisyon sözleşmesinde altı çizildiği üzere federal hükümet, bu yaklaşımı yalnızca göç politikasıyla sınırlı tutmuyor; vize düzenlemeleri, kalkınma iş birlikleri, ekonomik ve ticari ilişkiler gibi tüm alanlarda uyumlu bir baskı mekanizması kurmayı planlıyor.
Bu yeni yaklaşım, özellikle Almanya’ya gelen ve iltica başvurusu reddedilen kişilerin sınır dışı edilmesini kolaylaştırmayı hedefliyor.
Almanya’nın tüm sınırlarında kontrollerin sıkılaştırılması ve AB dış sınırlarında geri çevirme uygulamalarının komşu ülkelerle koordinasyon içinde hayata geçirilmesine yönelik adımlar hızla atılıyor.
Öte yandan ülke ikincil koruma statüsüne sahip mültecilerin aile birleşimi iki yıllığına durdurdu.
Yeni göç düzenlemeleri kapsamında AB sınır güvenliği ajansı Frontex’in, sınır dışı işlemlerini desteklemek üzere güçlendirilmesi de gündemde.
FRANSA’DA DA DURUM FARKLI DEĞİL
Fransa hükümeti, ülkede belgesiz yabancıların sağlık hizmetlerinden yararlanmasını sağlayan Aide médicale d’État (AME) programında kapsamlı değişiklikler öngören iki yeni kararname hazırladı. Tasarıların yürürlüğe girmesi halinde on binlerce kişinin sağlık hizmetine erişimi kısıtlanacak. Özellikle kadınların en fazla etkilenen grup olacağı belirtiliyor.
29 Ağustos’ta Başbakan François Bayrou’nun talimatıyla Sosyal Güvenlik Kurumu, Ulusal Sağlık Sigortası Konseyi’ne görüş için iki kararname taslağı sundu. Bayrou, 3 Eylül’de yaptığı açıklamada “Fransızlardan fedakârlık istenirken yabancıların bundan muaf kalması mümkün değil” diyerek düzenlemeleri savundu.
Tasarıların içeriği şu başlıklardan oluşuyor:
Tedavi kapsamının daraltılması: Balneoterapi (termal tedavi) gibi bazı bakım hizmetleri AME kapsamından çıkarılıyor.
Gelir kriterlerinde değişiklik: Bu durumda, yıllık hane geliri 15.508 avroyu aşan kişiler tüm sağlık güvencesini kaybedecek. Sivil toplum örgütlerine göre bu düzenleme özellikle belgesiz ve eşine bağımlı yaşayan kadınları etkileyecek. Kadın örgütleri 40.000 ila 100.000 kadının sağlık hizmetlerinden tamamen mahrum kalabileceğini tahmin ediyor.
Kimlik şartlarının ağırlaştırılması: Başvuru için fotoğraflı kimlik belgeleri zorunlu hale getirilecek. Göçmenlerle çalışan kuruluşlar, savaş, yolculuk veya istismar nedeniyle belgelerini kaybetmiş kişiler için bunun aşılması güç bir engel olacağını vurguluyor.
Başbakan Bayrou’nun bu tasarıları, 8 Eylül’de yapılacak güven oylaması öncesinde aşırı sağcı Rassemblement National (RN) ile görüştüğü de bildirildi. RN, AME’nin yalnızca acil ve hayati tedavileri kapsamasını savunuyor.
Uzmanlara göre reformun ekonomik getirisi yok. Sağlık örgütleri, düzenlemelerin kamu hastanelerinde ödenmemiş borçları artıracağını, hem kurumların hem de hastaların ağır mali yük altına gireceğini belirtiyor.
Ulusal Sağlık Sigortası Konseyi’nin (Cnam) 4 Eylül’de tasarıları görüşmesi bekleniyordu, ancak görüşme 9 Eylül’e ertelendi. Bu tarih, hükümetin güven oylamasından hemen sonraya denk geliyor.
GÖÇ ZİRVESİNDE DE GÖRÜŞ BİRLİĞİNE VARILMIŞTI
Öte yandan Temmuz ayında Almanya’da AB liderlerinin düzenlediği zirvede verilen mesajlar da göç politikalarının önümüzdeki süreçte sertleşeceğini somut olarak gösteriyor.
18 Temmuz’da Almanya’nın girişimiyle yapılan göç zirvesine Fransa, Polonya, Avusturya, Danimarka ve Çekya içişleri bakanları ile Avrupa Birliği Komisyonu’nun İçişlerinden Sorumlu Üyesi Magnus Brunner katıldı. Zirvenin ardından açıklamalarda bulunan Almanya İçişleri Bakanı Alexander Dobrindt, sığınmacıların iltica işlemleri ve geri göndermelerle ilgili süreçlerin çok daha hızlandırılacağını duyurdu. Dobrindt, zirveye katılan bakanların tamamının, işlemleri hızlandırma ve uzun süreli karar süreçlerini ortadan kaldırma konusunda görüş birliği içinde olduğunu aktardı.