Gerçeğe yeni ses
Nûmedya24

Koruma adı altında “yatırım” izni I

50 milli park turizme açılıyor

Koruma adı altında “yatırım” izni I

Koruma alanları “kamu yararı” bahanesiyle turizme ve özel yatırıma açılıyor. Yeni yasa, milli parkların 49 yıla kadar şirketlere devrini ve içinde imar planı yapılmasını mümkün kılıyor. Ekolojistler, doğa koruma politikasının “gelir üretme” anlayışına kurban edildiği uyarısında bulunuyor.

HABER MERKEZİ- Türkiye’de doğa koruma alanlarının statüsünü zayıflatacak tartışmalı bir düzenleme daha Meclis Komisyonu’ndan geçti. Tarım, Orman ve Köy İşleri Komisyonu, Milli Parklar Kanunu ve bazı kanunlarda değişiklik öngören teklifi kabul etti.

Resmi gerekçesi “biyolojik çeşitliliği korumak” olan yasa teklifi, aslında milli parklar ve tabiat parklarında turistik yapılaşmanın önünü açıyor.
Düzenlemeye göre Tarım ve Orman Bakanlığı, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın onayıyla özel şirketlere 49 yıla kadar kullanım hakkı verebilecek. Böylece “kamu yararı” gerekçesiyle koruma altındaki bölgelerde oteller, turistik tesisler, enerji ve altyapı projeleri yapılabilecek.
Süre sonunda tesisler devlete geçse de, çevre hukukçularına göre bu, “doğal alanları fiilen özelleştiren bir model.”

Yasa değişikliği, milli park, tabiat parkı ve tabiat anıtlarının uzun vadeli planlarının hazırlanma yetkisini de Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’ne veriyor. Ancak bu planlar artık sadece korumayı değil, “kullanma” ve “gelir yaratma” amaçlarını da içerecek.
Korunan alanlarda yapılacak imar planları, çevre ve turizm bakanlıklarının onayıyla yürürlüğe girecek.

Böylece, doğal sit alanlarında dahi imar planı ve inşaat izni verilmesi mümkün hale geliyor.

EKOLOJİK VE TOPLUMSAL RİSKLER ÇOK FAZLA

Sonuncusu 30 Mayıs 2025’te milli park ilan edilen Geben Vadisi Milli Parkı ile birlikte Türkiye’de 50 milli park bulunuyor. 822.532 hektarlık alana sahip milli parkların gaspını ön gören yeni yasayla,  milli parklar içindeki altyapı ve enerji projelerine izin verilebilecek.

Koruma amacıyla kurulan bu alanların, artık altyapı yatırımlarının geçiş güzergâhı haline geleceğinden endişe ediliyor. Çevre savunucularına göre, bu düzenleme doğa koruma anlayışını tamamen tersine çeviriyor:

דKorunan alanların sınırları artık sermaye için çiziliyor. Ekosistemlerin değil, yatırımların ihtiyaçları gözetiliyor.”

MESLEK ÖRGÜTLERİ VE EKOLOJİ HAREKETLERİNE NEDEN YER YOK?

DEM Parti Milletvekili Nejla Demir, emek ve meslek örgütleri ile ekoloji hareketlerinin dışlandığı toplantıda doğal alanların sermayenin rantına açılmasını eleştirdi.

YENİ YAPI: DÖNER SERMAYE VE GELİR HEDEFİ

Yasa, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nü özel bütçeli bir bağlı kuruluş haline getiriyor. Milli parklardan elde edilen tüm gelirler bu yapının döner sermayesine aktarılacak; yani korunan alanlar artık gelir üreten işletmeler gibi yönetilecek. Cumhurbaşkanına, bu sermayeyi beş katına kadar artırma yetkisi veriliyor.

Bu model, Türkiye’de uzun süredir tartışılan “doğal alanların ticarileştirilmesi” sürecinin bir adımı olarak değerlendiriliyor.

Hükümet teklifi, “biyolojik çeşitliliğin korunması ve yerel halkın katılımını güçlendirme” adımı olarak sunuyor. Ancak ekoloji çevrelerine göre bu yasa, koruma politikasını “kalkınma” eksenine taşıyor.
Zira milli park sınırları içinde artık turizm yatırımı, altyapı ve enerji projeleri yapılabilecek; üstelik bunlara “kamu yararı” etiketiyle hukuki meşruiyet kazandırılacak.

Benzer Haberler