BIG_TP
Bluesky Social Icon
Gerçeğe yeni ses
Nûmedya24

Faik Bulut yazdı |

Kendisi küçük ama yayılmacı faaliyetleri büyük ülke: Birleşik Arap Emirlikleri

Faik Bulut yazdı |

Faik BULUT

Bugünkü konumuz Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) bölgedeki yayılmacı ve müdahaleci politikaları. Buna bağlı olarak da stratejik yatırımlarını ele alacağız. Bu konuda dikkati çeken son başlıca örnekler ise şöyle:

Bunlardan ilki, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın son günlerdeki açıklamasıdır: BAE istihbarat servisinin Türkiye’deki kritik kamu görevlileri ile savunma sanayi yöneticilerine yönelik “biyografik casusluk” faaliyeti yürütmekte oluşu. (Serbestiyet -25 Kasım 2025)

Yapılan bu paylaşım birkaç saat sonra silinip, BAE ismi çıkarılarak yeniden paylaşıldı. Sebebi anlaşılamayan bu tavır soru işaretlerine ve polemiklere yol açtı.

İkinci gelişme Suudi Arabistan ile ABD arasındaki çok boyutlu stratejik anlaşmanın bir parçası olarak BAE’nin Sudan iç savaşındaki müdahalesine son verilmesi hususunda mutabakata varılması.

Üçüncü gelişme ise Suriye ile Rojava’daki belli başlı bölgelerinde yapılan yatırımların BAE’nin hisseleri üzerinde ihtilafların çıkması.

Yukarıdaki gelişmeler BAE’nin bölgedeki politikalarının nasıl değiştiğini göstermektedir. Bu ülkenin politikaları 2015’ten itibaren köklü dönüşümler göstermektedir. Emir Muhammed Bin Zayed’in iktidarda yükselişinden bu yana eski temkinli ve tarafsız siyasetten vaz geçilmiş, yerine bölgesel çapta nüfuz ve askeri müdahale siyaseti izlenmeye başlamıştır.

Petrol ve gaz zengini olan bu ülke 2011 yılından başlayarak silahlanma yarışına girdi. Militarist siyaset sadece silah satın almayla kalmadı, pek çok askeri üsler kurdu. Yemen, Sudan, Libya, Suriye, Filistin gibi ülkelerdeki silahlı hareketlerin bazılarını destekledi.

Başlangıç olarak Suudi Arabistan’la birlikte Yemen iç savaşına müdahale edildi. Maksat Kızıldeniz’e açılan Aden Körfezi ve Umman denizindeki nüfuzunu güçlendirmekti. Türkiye ile arasının bozuk olduğu dönemde Mısır’la birlikte Libya’nın Türkiye destekli hükümetine karşı mücadele veren General Hafter komutasındaki birliklere yardım etti.

Bu sıralarda yumuşak güç politikası güderek dışarıya açılan ve modernleşen bir ülke imajını parlatmaya başladı. Bağlı olarak İran, Rusya ve Çin ile de ilişkilerini geliştirdi.

Nüfuz alanının iki güçlü kozu: Ekonomi ve silah

Ekonomi ve silahlanma BAE’nin nüfuz alanlarını genişletmede iki önemli kozu oldu. Ayrıca Dubai limanını uluslararası ticaretin merkezi haline getirdi. Mali yatırımları sayesinde Afrika Boynuzundaki varlığını güçlendirdi. Hayati önemdeki deniz ulaşımını ticari denetimine aldı.

Afrika Boynuzu ve Sudan gibi ülkelerde askeri karargâhlar ve eğitim merkezleri kurarak çevredeki çatışmalara müdahale fırsatını yakaladı. Bu noktada iki önemli eksende hareket etti: Kızıldeniz ve Hint Okyanusu. Babül Mendeb (Aden Körfezi) ile Afrika Boynuzundaki deniz trafiğini denetlemeye çalıştı.

Amaçlarından biri deniz trafiğinin güvenliği, diğeri uluslararası ticaret yollarının denetimi ele geçirmekti.

Konusunda uzman Sudanlı yazar Kemal Sır el Hatem’e göre: BAE’nin Afrika’daki faaliyetleri sadece ticari alanla sınırlı değil, aynı zamanda jeopolitik açıdan nüfuz alanını genişletmek istemesiyle ilintilidir. Bağlantılı olarak bölgede limanlar, havaalanları, enerji üretim merkezleri, tarımsal işletmeler ve madencilikte faaliyet gösterecek yatırımlara ağırlık verilmektedir. Askeri alanlarda ise çok sayıda anlaşma imzalanmıştır.

El Hatem şöyle devam etmektedir:

BAE tarafından yapılan bütün bu yatırımların amacı sıra dışı imtiyazlar elde etmektir. Mesela bir limanın inşasıyla yetinilmemekte, bağlantılı olarak serbest ticaret bölgesi kurarak ticari ve ekonomik hâkimiyetini artırmaktadır. Mevcut durumda 60 milyar dolarlık bir yatırım yapan BAE, Çin, AB ve ABD’den sonra Afrika boynuzundaki dördüncü büyük yatırımcı olma hedefine ulaşmıştır. Bu haliyle alt emperyal ülke sıfatını kazanmıştır.

Böyle giderse BAE yeraltı servetleri sayesinde son derece modern bir rantiye devleti haline gelecektir. Sırtını ABD emperyalizmine dayayarak güçlenen BAE, emperyal emellerine ulaşabilmek için hâkimiyet alanlarını giderek genişletmektedir.

Bölgesel rakiplerle amansız mücadele

Güçlü ekonomisi ve askeri kuvveti sayesinde yayılmacı faaliyetinden vaz geçmeyen BAE, bölgedeki rakipleri ile de ciddi siyasi ve ekonomik anlaşmazlıklar yaşıyor. Bu alandaki en güçlü rakipleri ise Türkiye, Suudi Arabistan, Katar gibi ülkelerdir. Bunlar karşısında üstünlük elde edebilmek için küresel ve bölgesel çapta ittifaklar kuran BAE, İsrail ile Stratejik Güvenlik ve İşbirliği anlaşması imzalamaktan çekinmemektedir.

Nitekim bu ülke, hırsları yüzünden birlikte Yemen’e müdahale ettiği Suudi Arabistan’dan ayrılıp yeni nüfuz alanlarına yayılma politikası izlemişti. Türkiye ile de Suriye ve Filistin meselesi yüzünden ihtilafa düşmüştü. Ankara hükümeti BAE’yi FETÖ destekçisi olarak suçlamış, buna karşılık BAE hükümeti de Suriyeli Kürtler ile müttefiki Arap aşiretlerine arka çıkmış ve Kürtçe yayın yapan bir televizyon programını devreye sokmuştu.

Afrika Boynuzu ile Aden Körfezini kritik boğazlar olarak kullanarak sırtını sağlama alan BAE “2031 vizyonu” adı altında üretim kaynaklarını çeşitlendirmek, ticari alanları tahkim etmek amacıyla enerji kaynakları, altın ticareti alanına el atmış durumdadır.

Sudan’daki faaliyetleri bunun tipik örneğidir. Yapılan tespitlere göre Sudan iç savaşına karışan BAE hükümet karşıtı Hızlı Müdahale Güçleri denilen milisleri desteklemek suretiyle savaş vurguncusu rolünü üstlenmiş, yeraltı ve yer üstü kaynaklarını yağmalamıştır.

Nüfus ve coğrafi açıdan küçük olmakla birlikte doğalgaz ve petrol üretimi sayesinde hatırı sayılır bir ekonomik güce sahip olan BAE Türkiye dâhil pek çok Arap ve Batılı ülkedeki yatırımlarıyla tanınmaktadır. Bölgesel hâkimiyete oynayan BAE’yi yakından takip etmek gerekiyor.

Benzer Haberler

Borsa manipülasyonu soruşturması |

İllüzyonist tutuklandı, eski futbolcu adli kontrolle serbest

İlk kayyum atanan belediye |

Hakkari Belediye Başkanı Akış yine tahliye edilmedi

11. Yargı Paketi komisyonda |

DEM Parti ve CHP: Anayasa'ya aykırı

Esad’dan sonraki bir yıl: İktidar değişti, sorunlar kaldı |

BMGK heyeti Şam’a gidecek - İsrail Beyt Cin'i vurdu

11. Yargı Paketi l

Yılmaz Tunç: Bu bir af değil, düzenleme

“CHP’yi sürecin dışına itmeyin” |

Davutoğlu’ndan “İmralı tutanaklarını açıklayın” çağrısı