Dilovası’nda 2’si çocuk 7 kişinin yaşamını yitirdiği fabrika yangınıyla ilgili bilirkişi raporu hazırlandı. Fabrikayla ilgili her şeyin kusurlu olduğunun tespit edildiği raporda, “iş yerinin mevzuata uygunluğu bakımından çok yönlü bir ihmal zinciri tespit edilmiştir” denildi. Mağdur avukatları ise, kamu kurumlarını akladığı gerekçesiyle raporu eleştirdi.
HABER MERKEZİ – Kocaeli’nin Dilovası ilçesinde, kozmetik fabrikasında 8 Kasım’da meydana gelen yangın nedeniyle 2’si çocuk 7 işçinin hayatını kaybettiği olayla ilgili bilirkişi incelemesi tamamlandı. 7 kişilik bilirkişi heyetinin raporu, Gebze Cumhuriyet Başsavcılığı makamına sunuldu.
ANKA Haber Ajansı’nın haberine göre, bilirkişi raporunda, fabrikayla ilgili ihmal ve eksiklik tespit edildi. Raporda, tüm teknik ve yasal zorunlulukların bir arada ihlal edilmiş olmasının, iş yerinin hem ulusal mevzuatın hem de uluslararası güvenlik normlarının en temel hükümlerine aykırı biçimde işletildiğini gösterdiği belirtildi.
Raporda, “İhlaller, olayın parlamadan patlamaya dönüşmesine ve çok sayıda çalışanın yaşamını yitirmesine doğrudan etki eden kritik unsurlardır. Üretim sürecinde kullanılan ekipmanların nitelikleri ile iş yerinin mevzuata uygunluğu bakımından çok yönlü bir ihmal zinciri tespit edilmiştir” denildi. Raporda, cezaevinde kalp krize geçirerek ölü bulunan işletme sahibi “ağır kusurlu” sayıldı.
HER BÖLÜM KUSURLU
Raporda, yapılan incelemelerde iş yerinde herhangi bir acil durum alarm sistemi, otomatik yangın söndürme tertibatı, duman tahliye fanları, ex-proof sınıfında ekipman veya alev sızdırmaz elektrik materyali bulunmadığı, mevcut havalandırma sisteminin kimyasal buhar yoğunluğu için yetersiz olduğu belirtildi.
Tahliye yollarının belirgin bir şekilde işaretlenmediği, yönlendirme levhalarının bulunmadığı ve acil çıkış kapısının hem üretim hattı hem de kimyasal varillerle kısmen kapatıldığının tespit edildiği raporda, üretim katının arka bölümünde personel kullanımına yönelik oluşturulmuş küçük mutfak bölümünün, tahliye hattının daralmasına ve geçiş aksının kısmen kapanmasına neden olduğu; bu nedenle patlama ve yangın anında çalışanların bir kısmının tahliye yönüne ulaşmasını geciktirdiği değerlendirildi.
Bilirkişi raporunda, “Bu izinsiz ve mevzuata aykırı iç düzenleme, yangın yükünü artırdığı gibi tahliye akışını doğrudan olumsuz etkileyen ek bir engel oluşturmuştur. Olay sırasında içeride bulunan çalışanların özellikle reaktör bölgesinde yüksek ısı ve yoğun duman nedeniyle kısa süre içinde hareket kabiliyetini kaybettikleri değerlendirilmektedir” denildi.
Raporda ayrıca herhangi bir duman sensörü, gaz dedektörü, ısı algılayıcı veya alarm tertibatına rastlanmadığı; iş yerinde acil durum anında devreye girecek hiçbir otomatik söndürme sistemi bulunmadığının tespit edildiği de kaydedildi.
Bir diğer kusur alanı da şöyle tarif edildi raporda: İş yerinde zorunlu olan iş güvenliği uzmanı, iş yeri hekimi, risk analizi, acil durum planı, tatbikat, eğitim kayıtları ve kişisel koruyucu donanım kullanımına ilişkin herhangi bir belge ya da uygulama bulunmadı.
25 AĞUSTOS 2021’DE YIKIM KARARI ALINMIŞ
Yangın çıkan binanın ruhsatsız olarak genişletildiği, kolon ve duvar imalatlarının hiçbir ruhsat sürecine tabi tutulmadan yapıldığının açıkça kayda geçirildiği aktarılan bilirkişi raporunda, 2021’de bu tespiti takiben Encümen Kararı ile idari para cezası uygulandığı, 3194 sayılı Kanunun 32. maddesi uyarınca yapının ruhsata uygun hale getirilmesi için süre verilmiş; sürenin dolmasına rağmen başvuru yapılmaması üzerine 25 Ağustos 2021 tarihinde bu kez yıkım kararı alınarak yapı hakkında en ağır idari işlem tesis edilmesi gerektiğinin ortaya konduğu belirtildi.
AVUKAT ÜNDER ELEŞTİRDİ: HER KURUMUN DOKUNMAMASININ SİYASİ OLARAK TERCİH EDİLDİĞİ DÜZENİN SONUCU
Bu arada hayatını kaybedenlerin yakınlarının avukatı Mürsel Ünder, soruşturma dosyasına giren bilirkişi raporunu eleştirdi. ANKA’ya konuşan Ünder, “Raporda, işyerinde bulunan 13 kişiden yalnızca birinin sigortalı olduğu açıkça yazıyor; buna rağmen SGK ve Çalışma Bakanlığı için ‘kusur yoktur’ denilmesi, kayıt dışılığın devlet mekanizması içinde nasıl normalleştirildiğini gösteriyor. Bu patlama, ‘kimsenin görmediği’ değil; herkesin gördüğü, her kurumun dokunmadığı ve dokunmamasının siyasi olarak tercih edildiği, para için, kar için insan hayatının hiçbir kıymetinin olmadığı sermaye düzeninin bir sonucudur” diye konuştu.
×
NE OLMUŞTU?
Dilovası’nda 8 Kasım’da bir parfüm dolum fabrikasında çıkan yangında çocuk işçiler Tuğba Taşdemir (17) ile kuzeni Nisanur Taşdemir (15), Cansu Esetoğlu (15) ile kadın işçiler Hanım Gülek (52), Esma Gikan (31) ve Şengül Yılmaz (59) hayatını kaybetmiş, 7 kişi de yaralanmıştı.
Olayın ardından başlatılan soruşturmada aralarında iş yeri sahibi K.O.’nunda bulunduğu 11 kişi gözaltına alınmış, bunlardan 7’si tutuklanmıştı. Bu arada 1 Aralık’ta K.O.‘nun tutuklu bulunduğu cezaevinde kalp krizi sonucu yaşamını yitirdiği kaydedildi.
Dilovası Belediye Başkan Yardımcısı N.T, Zabıta Müdürü N.B, zabıta personeli C.T, Ö.K. ve T.İ. görevden uzaklaştırılmıştı.



