Barış ve Demokratik Toplum Konferansı’nda konuşan Doç. Dr. Arzu Yılmaz, Kürt – Türk diyaloğunun “güce dayalı barış yapma sürecinde istisnai bir örnek“ olduğuna dikkat çekerek, “Öcalan’ın sözünü ettiği demokratik entegrasyonun, barış içinde yaşamın bir formülü olarak önemli bir zemin sunduğunu göz önünde bulundurmak gerekiyor” dedi.
HABER MERKEZİ – DEM Parti’nin İstanbul’da düzenlediği Uluslararası Barış ve Demokratik Toplum Konferansı birinci gününde Cem Karaca Konferans Salonu’nda devam ediyor.
Konferansta DEM Parti Milletvekili Cengiz Çandar’ın moderatörlüğünü yaptığı “Türkiye’de Toplumsal Barış ve Kalıcı Bir Çözümün Bölgesel ve Küresel Etkileri” başlıklı oturumda Nobel Ödüllü Oleksandra Viacheslavivna Matviichuk video mesajla katıldı. Doç. Dr. Arzu Yılmaz da bir sunum yaptı.
“KADINLARI SÜRECE KATMALIYIZ”
Matviichuk’un gönderdiği mesajda Ukrayna – Rusya savaşı üzerine çalıştığını belirterek, veri tabanlarında şimdiye kadar 90 binden fazla suç tespit ettiklerini belirtti. Matviichuk, şunları belirtti:
Biz aylarca Rusya’nın coğrafi çıkarlarını duyduk ama insanlara dair bir şeyini duymadık. Ailelerinden ayrılmış 27 bin çocuk var bunlar ne olacak. Rusya hapishanelerinde binlerce insan işkenceye görüyor. Milyonlarca insan gri alanlarda yaşıyor.
Rusya işgali sadece bir devletin işgali değil aynı zamanda zorla kaybedilme, taciz, tecavüz, kendi çocuklarınızın sizden koparılması demek. O yüzden insan boyutunu sürece eklemeliyiz. Bunun için önce kadınları sürece katmalıyız. Büyük adamlar hep çıkarlarına bakıyor. Barış savaş korkusu olmadan yaşamak demektir bu ancak kadınlarla yapılabilir.”
“KÜRT – TÜRK DİYALOĞU İSTİSNAİ BİR ÖRNEK”
Doç. Dr. Arzu Yılmaz ise, İran – İsrail gerilimi, Suriye’deki gelişmeler, Rusya – Ukrayna savaşı, Filistin – İsrail meselesi gibi konulardan hareketle güce dayalı bir ateşkes durumunun söz konusu olduğunu, ancak bunun yeni savaşların başlamasını engellemeyebileceğini belirtti. Bu çerçevede Kürt – Türk diyaloğunun “güce dayalı barış yapma sürecinde istisnai bir örnek“ olduğuna dikkat çeken Yılmaz, şunları söyledi:



