Haydar Ergül
Kürt sorunu çözülecekse, en genel anlamda şiddetten arındıracaksa, demokratik zemine taşınacaksa temsilcisi bellidir. O da Kürt halkının önder diye kabul ettiği, benimsediği, baş müzakereci olarak gördüğü Öcalan’dır. Bunu reddetmek güneşi balçıkla sıvamak demektir ki, mümkün değildir. Bunu reddetmek Kürt sorununun çözümsüzlüğünde ısrar demektir. Kürtleri temsil eden başka bir temsilci yoktur. Başta Özgürlük Hareketi olmak üzere Amed’de, Van’da, Dêrsîm ve benzeri yerlerde, sokaktaki insanlara mikrofon uzatırsan Öcalan’ın muhataplığını dile getirir herkes. O yüzden Kürtler adına söz kurabilecek ve çözümde rol alacak başka birini ikame etmek “ben çözüm oyununda yokum ve inkarda ısrar ediyorum” demektir. CHP’de “En iyiler” böyle düşünüyor.
…
Kürt sorunu çözüldükçe Türkiye’de siyaset burjuva alanda da olsa yeniden kurulacaktır. Türkiye’de burjuva anlamda da olsa hiçbir siyasi eğilim demokratik değildir. Kürdistan sorununun çözümü, çözüm adına asgari pozitif adımların atılması, Kürtlerin varlığı kabulü ve hukuk dışına itilen Kürtlerin hukuki zemine çekilip siyaseten önünün açılması, objektif olarak Türkiye’yi demokratikleştiren en temel objektif bir durumdur. Dolayısıyla bunu sağlamak için yapılması gereken; özellikle başta CHP içerisinde çözümden yana kerhen de olsa eğilim gösteren yapıyı güçlendirmek, teşvik etmek, yine diğer parti ve oluşumlarda bunu sağlamak ve bunu gerçekleştirmek için başta özgürlük dinamikleri olmak üzere Türkiye’yi demokratikleştirmek, özgür kılmak ve için entegrasyon yasaları çıkarmak için daha çok örgütlemek, daha çok mücadele etmek, daha çok birlik olmaktır.



