Abdullah Öcalan, Barış Anneleri konferansını gönderdiği mesajında, “Sizler annelik kimliğiniz yanında aynı zamanda özgür kadın kimliği ve bilincinizle mücadele etmelisiniz. Kadınlar nasıl istiyorsa öyle yaşamalı ama özgür yaşama da cesaret etmeleri gerekir” dedi.
HABER MERKEZİ – Barış Anneleri Meclisi, 12 yılın ardından, “Dayîk pêşengên civaka demokratîk û aşîtîyek mayînde ne” (Anneler, demokratik toplum ve kalıcı barışın öncüsüdür) şiarıyla 3’ncü konferansını ÇandAmed Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleştiriyor.
Konferansa Barış Annelerinin yanı sıra Tevgera Jinên Azad (TJA), Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM) milletvekilleri, belediye eşbaşkanları ve yöneticileri de katıldı.
ÖCALAN: KADINLAR NASIL İSTİYORSA ÖYLE YAŞAMALI
Konferans Barış Annelerinin mücadelesini konu alan sine-vizyon gösterimi yapıldı. Sonrasında Abdullah Öcalan’ın gönderdiği mesaj okundu. Öcalan’ın mesajı şöyle:
“Ben, en çok annemden öğrendim. Hayatın gerçeğini, sabrı ama en çok da onurlu dik duruşu… Bu onur ve dik duruşun sahibi olan Barış Annelerini selamlıyor konferansınıza başarılar diliyorum.
Kadınlar nasıl istiyorsa öyle yaşamalı ama özgür yaşama da cesaret etmeleri gerekir. Kadınlara saygımın bir gereği olarak ‘özgürlük düşüncede başlamalı’ ilkesini esas aldım.
Barış mücadelesinin en ön saflarında yer alan ve yaşamı savunan Barış Anneleri olarak her zaman barış ve özgürlük mücadelemizin en ön saflarında yer aldınız. Tabi ki anneler olarak mücadelemizdeki yeriniz tartışılmazdır. Ancak geleneksel toplumun kadına dayattığı anne olmak eş olmak durumunu aşmanın önemli olduğuna inanıyorum. Sizler annelik kimliğiniz yanında aynı zamanda özgür kadın kimliği ve bilincinizle mücadele etmelisiniz.
KOMÜNAL YAŞAMI İNŞA ETME ÇAĞRISI
İlk anacıl toplumun çıktığı bu coğrafya aynı zamanda ilk toplumsal sorun ve çelişkilerin de çıktığı mekândır. İlk toplumsal sorun ve çelişki kadını köleleştirmesi ile başlamıştır. Kadının köleleştirilmesi ile toplumun köleleştirilmesi at başı gider. Bilinenin aksine köleleşme, devletin ortaya çıkması ile değil kadının köleleştirmesi ile başlamıştır. Gelişen bu çelişki ve toplumsal sorun bugün yaşadığımız sorunların kaynağını oluşturmaktadır.
Bu sorunsallıktan çıkmanın yolu demokratik komünal bir yaşamı hep birlikte inşa etmektir.
27 Şubat’ta başlattığımız Barış ve Demokratik Toplum çağrısı kadın hareketine, Barış Anneleri’ne de görev ve sorumluluk yüklüyor. Yeni bir dönem başlıyor. Demokratik komünal sisteme dayalı sosyalist bir yaşamı örgütlemek barış ile mümkün olacaktır. Bu vesile ile tüm Barış Anneleri’mizi selamlıyor çalışmalarında başarılar diliyorum.”
Konferans konuşmalarla devam ediyor.