CHP’nin cezaevinde tutulan Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu, gündeme dair açıklamalarda bulundu. İmamoğlu, Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın tahliye olması gerektiğini söyleyerek, “İktidar onları hem de içerideki diğer siyasileri koz olarak kullanmak istiyor” dedi.
HABER MERKEZİ – Silivri’deki Marmara Cezaevi’nde tutuklu bulunan İBB Başkanı ve CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu, T24’ten gazeteci Murat Sabuncu ile avukatları üzerinden bir söyleşi gerçekleştirdi. İmamoğlu, gündeme dair yorumlarda bulunurken Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın cezaevinde olmamaları gerektiğine dikkat çekti, sürece dair açıklamalarda bulundu.
“TÜRKİYE’Yİ DEMOKRASİ KARŞITLARI YÖNETİYOR”
1 Ekim’de TBMM’nin yeni yasama yılı açılış resepsiyonunda AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın muhalefet liderleriyle verdiği fotoğraf üzerinden yaşanan tartışmalara ilişkin soruya İmamoğlu, şu yanıtı verdi:
“Türkiye öyle bir siyasi şiddete ve kamplaşmaya sahne oluyor ki TBMM çatısı altında ülkenin Cumhurbaşkanı ve muhalif parti liderlerinin bir poz vermesi bile artık çok garip karşılanıyor. Bu fotoğrafın olması değil, bugüne kadar bu buluşmaların olmaması büyük talihsizliktir. Biz veya diğer muhalefet partileri değil bunun sorumlusu. Yıllardır ülkeyi geren, muhaliflere hakaret ve tehditlerle saldıran kişi bizi bu hale getirdi. Bu fotoğrafın 15-20 gündür tartışılıyor olması, bizlere demokrasimizin kalitesine dair çok şey gösteriyor. Türkiye’yi demokrasi değil, demokrasi karşıtları yönetiyor.”
“DEM PARTİ, 19 MART’TAN BU YANA BİZLERE YAPILAN HUKUKSUZLUĞU DİLE GETİRİYOR”
“DEM Parti, 19 Mart’ta başlayan demokrasiyi rafa kaldırma sürecinin başından beri bizlere yapılan hukuksuzluğu dile getiriyor” diyen İmamoğlu şöyle devam etti: “İktidarla yoğun bir müzakere süreci içinde oldukları bir dönemde bu tavırları oldukça değerlidir. Biz de yıllardır başta Sayın Demirtaş ve Sayın Yüksekdağ’ın tutukluluğu olmak üzere, onlara yapılan hukuksuzluklara karşı duruyoruz ve bu sebeple her seçim döneminde iktidar tarafından ‘terör destekçiliğiyle’ suçlanıyoruz. Biz yeni değil, yıllardır Sayın Demirtaş ve Sayın Yüksekdağ’ın özgür kalması gerektiğini ifade ediyoruz. Yanlış anlaşılmasın, biz hukuksuzluk kime yapıldı, diye bakmayız. Bizim savunduğumuz, Türkiye Cumhuriyeti’nin varlığı, millet iradesi ve hukukun üstünlüğüdür. Savunmaya da devam edeceğiz. Haksızlıklara karşı durmak yalnız CHP’nin değil, ülkemizdeki bütün demokratların görevidir.”
“DEMİRTAŞ VE YÜKSEKDAĞ’IN TUTUKLULUĞUNU KOZ OLARAK KULLANIYORLAR”
HDP eski Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın AİHM karırına rağmen tahliye edilmemelerine yönelik soruya İmamoğlu, şöyle yanıt verdi:
“Sayın Demirtaş ve Sayın Yüksekdağ dün de içeride olmamalıydı, bugün de. Her ikisi de siyasi faaliyetlerinden, yaptıkları konuşmalardan dolayı cezaevine konuldu. 2013’te başlayan çözüm süreci bitmeseydi cezaevine de konulmayacaklardı, hepimiz biliyoruz. 2013-2015 arasında suç sayılmayan fiiller 2015’ten sonra yasa, kanun değişmediği halde iktidar ve yargı tarafından suç sayılmaya başladığı için içeri atıldı Sayın Demirtaş ve Yüksekdağ. Devir değişince, daha önce suç sayılmayan fiiller suç sayılır oldu. Hadi olan oldu, deyip bugüne bakalım, diyelim. Biz bugün neyi konuşuyoruz? Meclis’te kurulan komisyon neyi konuşuyor? Örgütle görüşmeyi başlatanlar neyi konuşuyor? Silahlı terör örgütü mensuplarının, örgüt kurucularının ceza almamasını… Madem böyle bir süreç başlayacak, daha ne demeye Sayın Demirtaş’la Sayın Yüksekdağ içeride tutulur ki? Herhalde kimse PKK mensuplarını serbest bırakıp siyasetçileri içeride tutmayı düşünmüyordur. Bu olmayacağına göre niye bırakmıyorlar Sayın Demirtaş’la Sayın Yüksekdağ’ı? Hem de AİHM kararlarına rağmen. Niye bırakmadıklarını söyleyeyim. İktidar hem onları hem de içerideki diğer siyasileri koz olarak kullanmak istiyor. İktidar istiyor ki, yarın yürütülecek müzakerelerde elinde daha fazla koz olsun. Örgütle, DEM Parti’yle yürüteceği pazarlıklarda kullanmak için içeride tutuyorlar Demirtaş’la Yüksekdağ’ı. Çünkü samimi değiller, çünkü tutarlı değiller, daha da kötüsü ciddi değiller…”