1990’lardan bu yana devam eden çatışmaları sonlandırmak üzere bu kez Kongo Demokratik Cumhuriyeti (KDC) ve Ruanda Cumhurbaşkanları ABD’de buluştu ve Trump’la birlikte bir barış anlaşması imzaladı. Haziran ayında dışişleri bakanları da anlaşma imzalamıştı.
HABER MERKEZİ – ABD Başkanı Donald Trump’ın ev sahipliğinde Kongo Demokratik Cumhuriyeti (KDC) ile Ruanda, çatışmaları bitirmek ve kalıcı barış sağlamak için bir barış anlaşması imzaladı.
Taraflar ABD’nin arabuluculuğunda anlaştı | Kongo ve Ruanda Barış Anlaşması imzaladı
Ayrıca KDC ile Ruanda destekli M23 Hareketi, Katar’ın başkenti Doha’da yürütülen müzakereler sonucunda 20 Temmuz’da kalıcı ateşkes taahhüdü içeren bir barış bildirgesi imzalamıştı.
KDC ve M23 Doha’da barış anlaşması imzaladı |
Barış anlaşması, Trump’ın ev sahipliğinde ABD Barış Enstitüsü’nde gerçekleştirilen imza töreniyle yapıldı. Törene, KDC Cumhurbaşkanı Felix Tshisekedi ile Ruanda Cumhurbaşkanı Paul Kagame’nin yanı sıra Katar, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Senegal gibi ülkelerin temsilcileri de katıldı.
Trump, Tshisekedi ve Kagame’ye ayrı ayrı teşekkür etti, “onlarca yıldır süren bir savaşı sona erdirmekten büyük mutluluk duyduğunu“ dile getirdi. Trump, “Bugün harika bir gün. Afrika için büyük bir gün, dünya ve bu iki ülke için çok önemli bir gün. Bugün gurur duyacakları çok şey var” diye konuştu.
ABD Başkanı, KDC ile Ruanda arasındaki çatışmaların dünyanın en uzun savaşlarından biri olduğunu ve bu savaşta 10 milyondan fazla kişinin hayatını kaybettiğini belirterek, “Bugün, onlarca yıllık şiddeti ve kan dökülmesini durdurmayı ve KDC ile Ruanda arasında yeni bir uyum ve işbirliği dönemini başlatmayı taahhüt ediyoruz” dedi.
Ruanda ve KDC cumharbaşkanları da Trump’a teşekkür etti. KDC’nin anlaşma kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmeye tamamen hazır olduğunu aktaran Tshisekedi, Ruanda’nın da anlaşmaya uyacağına inandığını söyledi.
Ruanda Cumhurbaşkanı Kagame de Trump’a teşekkür etti ve “Önümüzde inişler ve çıkışlar olacak, bundan şüphem yok. Tek hedefimiz, ülkemizin güvenli ve emniyetli olmasını sağlamaktır. Artık sadece refah ve istikrar dolu bir geleceğe umutla bakmak istiyoruz” diye konuştu.
KIRILGAN DURUM
KDC ve Ruanda arasında bu yıl içinde yapılan anlaşmalar her ne kadar umut verici görünsü de, çatışmaların kısa sürede sona ereceğine dair şüpheler var. Haziran ayında iki ülke dışişleri bakanları tarafından imzalanan barış anlaşmasının ardından, silahlı grupların anlaşmayı tanımayabileceklerini kaydedilmişti, nitekim zaman zaman çatışma haberleri gelmeye devam etmişti. Bölgede 100’den fazla silahlı grubun aktif olduğu ve bu yapıların çoğunun barış sürecine dahil edilmediği kaydediliyor.
Birleşmiş Milletler, yedi milyon kişinin yerinden edildiği Kongo’daki durumu “dünyanın en karmaşık insani krizlerinden biri” olarak tanımlıyor. Bu nedenle anlaşmanın geleceği, hem yerel hem uluslararası aktörlerin sahadaki adımlarına bağlı olacak.
ANLAŞMADA NE ÖNGÖRÜLÜYOR, SORUN NEYDİ?
Anlaşma kapsamında çatışmaların sona ereceği, KDC’nin toprak bütünlüğünün korunacağı ve ülkedeki madenlerin çıkarılması ile işlenmesi üzerindeki tam egemenliğinin yeniden teyit edileceği belirtildi.
28 Haziran’da KDC ve Ruanda Dışişleri Bakanlarının ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ile birlikte imzaladıkları barış anlaşmasıyla, ayrıca ABD hükümeti ve Amerikan şirketlerine, bölgedeki altın, kobalt, bakır ve lityum gibi kritik maden kaynaklarına daha kolay erişimin sağlanacağı taahhüt edilmişti.
Demokratik Kongo Cumhuriyeti ile Ruanda arasındaki gerilim, 1990’lardan bu yana bölgeyi istikrarsızlaştıran çok katmanlı bir çatışmaya dayanıyor. Ruanda’daki 1994 soykırımından kaçan Hutu milislerinin Kongo’nun doğusuna sığınmasıyla başlayan süreç, zamanla silahlı grupların ve isyancı hareketlerin çoğalmasına yol açtı. Bu çatışmaların en bilinen aktörlerinden biri, Ruanda tarafından desteklendiği iddia edilen M23 adlı isyancı grup. 2012 yılında Goma’yı kısa süreliğine ele geçiren M23, 2022’den itibaren yeniden aktif hale geldi ve 2025’te çatışmalar daha da yoğunlaştı.
Kongo hükümeti, Ruanda’yı M23’ü doğrudan desteklemekle suçlarken; Ruanda ise Kongo’nun sınır güvenliğini ihlal ettiğini ve Ruanda karşıtı milis grupları desteklediğini öne sürüyor. Bölgedeki çatışmaların arka planında yalnızca etnik gerilimler değil, altın, kobalt, bakır ve lityum gibi değerli madenler üzerindeki kontrol mücadelesi de yatıyor. Bu nedenle Kongo’nun doğusu, hem yerel silahlı grupların hem de uluslararası çıkarların kesişim noktası hâline gelmiş durumda. Yıllar süren müzakerelere ve uluslararası çağrılara rağmen kalıcı bir çözüm sağlanamamıştı. 2025’te ABD ve Katar’ın diplomatik baskısıyla taraflar ilk kez somut bir barış anlaşmasında uzlaştı.



