Polonya halkı bugün cumhurbaşkanlığı seçimi içi sandık başında. Oylama, yalnızca iç politikayı değil, ülkenin AB içindeki rolünü ve uluslararası ilişkilerini de etkileyebilir.
HABER MERKEZİ- Polonya’da seçmenler bugün, ülkenin yeni cumhurbaşkanını belirlemek üzere ikinci turda sandık başına gidiyor. Yarış, Avrupa yanlısı görüşleriyle bilinen Varşova Belediye Başkanı Rafal Trzaskowski ile milliyetçi-muhafazakâr çizgideki Ulusal Anma Enstitüsü Başkanı Karol Nawrocki arasında geçiyor.
Anketler, iki adayın da başa baş olduğunu gösteriyor. İlk turda Trzaskowski, yüzde 31,4, Nawrocki ise, yüzde 29,5 oy almıştı.
Seçimin sonucu, Polonya’nın Avrupa Birliği ile ilişkileri kadar, ülke içinde süregelen toplumsal ve ideolojik kutuplaşmalar üzerinde de belirleyici olacak. Gözlemcilere göre bu seçim, yalnızca lider seçimi değil, aynı zamanda ülkenin ideolojik yönelimi konusunda bir tür halk oylaması niteliğinde.
Ekim ayında yapılan parlamento seçimlerinde muhalefet bloğu meclis çoğunluğunu elde etmişti. Cumhurbaşkanlığı makamının hangi siyasi çizgiye geçeceği ise yürütme-yasama ilişkileri açısından kritik önemde.
2018’den bu yana Varşova Belediye Başkanlığı görevini yürüten Rafal Trzaskowski, merkez liberal Sivil Koalisyon’un adayı olarak öne çıkıyor. 2020 yılında Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde mevcut Başkan Andrzej Duda’ya karşı ikinci tura kalmış, ancak seçimi kaybetmişti.
Trzaskowski bu seçimde güvenlikten ekonomiye, sosyal politikalardan yerel yönetim reformlarına kadar geniş bir program sundu. Öne çıkan “Güvenlik Paktı” önerisiyle, savunma harcamalarının artırılması ve partiler üstü bir Ulusal Güvenlik Konseyi kurulması planlanıyor. Trzaskowski ayrıca kürtaj yasasının yumuşatılması ve Ukraynalı mültecilere desteğin sürdürülmesini savunuyor.
Diğer yanda, iktidardaki Hukuk ve Adalet Partisi’nin (PiS) desteklediği Karol Nawrocki, milliyetçi-muhafazakâr bir çizgi izliyor. Nawrocki, AB kurumlarına karşı eleştirel bir tutum benimserken, ülkenin savunma politikalarında daha bağımsız bir yaklaşımı savunuyor.
ABD İLE İLİŞKİLER SEÇİMİN GÜNDEMİNDE
Her iki aday da kampanya süresince, özellikle ABD ile ilişkilerin sürdürülmesine öncelik vereceklerini belirtti. Ancak kamuoyu araştırmaları, Polonya halkının Soğuk Savaş sonrası dönemin en düşük düzeydeki ABD algısına sahip olduğunu gösteriyor. Bu durum, dış politika vaatlerinin seçmen üzerindeki etkisini sınırlayabilir.
CBOS’un son anketlerine göre adaylar arasındaki fark istatistiksel hata payı içinde. Seçimin kaderini kararsız seçmenlerin belirlemesi bekleniyor. Katılımın rekor seviyelere ulaşması beklenen oylama, yalnızca iç politikayı değil, Polonya’nın AB içindeki rolünü ve uluslararası ilişkilerini de etkileyebilir.