Varşova Belediye Başkanı Rafal Trzaskowski, Polonya’daki cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turunu az farkla önde tamamlasa da, sağ ve aşırı sağ blok toplamda %54 oy aldı. Seçim, Doğu Avrupa’daki sağcı dalganın yönü açısından kritik önem taşıyor.
HABER MERKEZİ – Polonya’da 18 Mayıs 2025’te yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turunu, AB yanlısı Varşova Belediye Başkanı Rafal Trzaskowski az farkla önde tamamladı. Trzaskowski, resmi sonuçlara göre oyların %31,36’sını alırken, milliyetçi rakibi Karol Nawrocki %29,54’te kaldı. Ancak toplamda sağ ve aşırı sağ adayların %54 oy alması, ikinci turda Trzaskowski için zorlu bir mücadele anlamına geliyor.
Seçim sonuçları, 2023’ten bu yana iktidarda olan Başbakan Donald Tusk’ın liderliğindeki pro-Avrupa koalisyon için kritik önemde. Cumhurbaşkanının yasama süreçlerinde veto hakkı bulunması nedeniyle, görevdeki muhafazakâr Cumhurbaşkanı Andrzej Duda ile yaşanan “zoraki ortaklık” Trzaskowski’nin zaferiyle sona erebilir. Aksi durumda ise hükümetin zayıflaması ve erken seçim olasılığı gündeme gelebilir.
GENÇ SEÇMENLER BELİRLEYİCİ
Aşırı sağcı adaylar Slawomir Mentzen (%14,81) ve Grzegorz Braun’un aldığı toplam %21,15 oy ile birlikte, sağın ilk turdaki üstünlüğü dikkat çekti. Genç seçmenlerin ya aşırı sağa ya da radikal sola yönelmesi de bu tabloya yansıdı. Ülkede toplam nüfusun (38.1 milyon kişi) yüzde 11’ini genç nüfus oluşturuyor.
Doğu Avrupa’da sağcı ve aşırı sağcı partiler, ekonomik sıkıntılar, göç karşıtlığı ve küreselleşmeye duyulan tepkiyle güç kazanıyor. Genç seçmenlerin sisteme olan güvensizliği ve milliyetçi söylemlerin artan etkisi de bu yükselişi besliyor.
Trzaskowski, ikinci tur için özellikle gençleri ikna etmeye çalışacağını söylerken, Nawrocki seçimi “kozmetik farkla” kaybettiğini belirterek ikinci turda umutlu olduğunu ifade etti.
İlk turdaki katılım oranı %67’yi aştı. Seçim, Ukrayna’daki savaşın sürdüğü ve Batı ittifaklarının kırılganlaştığı bir dönemde Avrupa genelinde aşırı sağın yükselişi bağlamında yakından izleniyor.
Analistler, aşırı sağın yükselişini “dünyanın yeniden yerelleşmeye yönelmesi” ve genç kuşakların demokrasi mücadelesine olan inançsızlığıyla açıklıyor. Nawrocki’nin zaferi halinde, PiS partisinin iktidara dönüşü hızlanabilir.