Şam kırsalındaki Sümeriye Mahallesi’nde yüzlerce aileye evlerini boşaltmaları için Cuma günü tanınan 72 saat süre doldu. İçişleri Bakanı halka ‘evlerinden çıkmamaları’ yönünde çağrı yaparken, Şeyh Ebu Huzeyfe ise mahallede şiddet ve baskı uyguluyor.
HABER MERKEZİ- Suriye’nin başkenti Şam’ın batısındaki Mezzeh semtine birkaç kilometre uzaklıkta bulunan Sümeriye Mahallesi, geçici Şam yönetiminin ‘tehcir’ kararı kıskacında. 10 ila 25 bin kişi arasında olduğu tahmin edilen nüfusun büyük bölümü 1980’lerden bu yana burada yaşayan Aleviler. Ancak geçen hafta ‘kentsel dönüşüm’ denilerek evler zorla boşaltılmaya çalışılıyor.
Geçici Şam yönetimine bağlı Genel Konut Komisyonu ise geçen Cuma günü, mahalle sakinlerine evlerini boşaltmaları için 72 saatlik bir süre tanıdı. Yerel kaynaklar, güvenlik güçlerinin mahalleye yerleştiğini, boşaltılması istenen evlere çarpı işareti konularak, insanlara fiziki ve psikolojik baskı uyguladığını aktarıyor.
“BU BASİT BİR GECEKONDU KALDIRMA MESELESİ DEĞİL: BU BİR TEHCİR”
Jinha Haber Ajansı’na konuşan Al Rayyan FM sunucusu gazeteci Şirin Akbani, Sümeriye’de yaşananları sert sözlerle eleştirdi: “Bu, gecekondu kaldırma projesi olamaz. Bu, insanların mezhepsel aidiyetleri nedeniyle sistematik bir aşağılamaya tabi tutulmasıdır. Eğer yetkililer samimi olsaydı, en azından alternatif barınma imkânı sağlar veya bir ay süre tanırlardı.”
Akbani, Süveyda’daki daha önceki tehcirleri hatırlatarak, “Aynı trajedi farklı mahallelere taşınıyor. Ani tehcir, dolup taşan barınma merkezleri ve yarım kalmış hayatlar… Sümeriye’nin kaderi, birçok Suriyeli için tanıdık” diye konuştu.
“SURİYE’DE TEK DİN, TEK MİLLET PROJESİ YÜRÜTÜLÜYOR”
Gazeteciye göre, Heyet Tahrir el-Şam’ın (HTŞ) kontrolü ele almasından bu yana mezhep temelli ihlaller arttı. “Plan açık: Tek renkli bir devlet inşa etmek” diyen Akbani, bunun bir tür etnik ve mezhepsel soykırım politikasına dönüştüğünü vurguladı.
Geçici hükümet ılımlı görünmek için “Yeni Suriye” ve “Modern Sivil Devlet” vaatlerinde bulunmuştu. Ancak Sümeriye’de başlayan tahliye süreci, halkı korumak yerine onların yaşam alanlarını zorla boşaltmaya yönelen bir tabloyu ortaya koyuyor.
Üstelik bu tablo Suriye iç savaşının yaşandığı 2013-2019 yılları arasında IŞİD’in sergilediği tablonun bir versiyonu: Kendilerine biat etmeyen toplumlara yönelik keyfi katliamlar ve köylerin boşaltılması, zorunlu göç ve sürgün yaygın bir yöntem olarak kullanılıyor.
Hıristiyan toplumlar ve Alevilere dönük şiddet sarmalı ise son bir yılda 2000’i aşkın öldürme, 3 bin’e yakın kaybedilmiş insanla başka bir evreye taşındı.
SÜMERİYE HTŞ GÜÇLERİNİN ABLUKASINDA: EVLERE SALDIRIYORLAR
Merkezi İngiltere’de bulunan Suriye İnsan Hakları Gözlemvei (SOHR), bu son olayda, geçici yönetimin İçişleri ve Savunma Bakanlığı’nın Sümeriye Mahallesi halkına “evlerinizde kalın, çıkmayın” yönlü çağrıda bulunduğunu belirtiyor. Oysa mahalle geçici yönetimden bağımsız hareket eden bir grup tarafından işgal edilmiş durumda.
El Arabi el Cedid Gazetesi’nin haberine göre mahalledeki askerî gücün sorumlusu Hadi Asker, namı diğer “Şeyh Ebu Hüzeyfe”, kendisinin Şam ve kırsalındaki iskân işlerinden sorumlu olduğunu söylüyor. Ortada hatları belli olmayan bir “kentsel dönüşüm projesi” olduğu konuşuluyor. Ancak mahalle halkı işin aslının bu olmadığı kanaatinde.
Gazeteye konuşan bir mahalleli,
“Krizin başlangıcı, ordu lojmanlarının boşaltılmasıyla oldu. Buna kimsenin itirazı yoktu, sonuçta bu evler geri verilmeliydi. Ama mesele, tahliyelerin 1970’lerden beri bu evlerde yaşayan sivilleri de kapsayacak şekilde genişletilmesiyle başladı” diyor.
Ebu Huzeyfe tarafından ilk uyarı 10 gün önce yapılmış mahalleye: ‘Ya evleri terk edeceksiniz ya da evlerinizi kafalarınızın üstünde yıkacağız.’ Mahalle halkı bu kararı tanımayacaklarını söyleyince HTŞ güçlerinin saldırısına uğradı ve yaklaşık 400 kişi gözaltına alındı. Özellikle mahallenin gençlerini duvar dibine dizip fotoğrafları çekiliyor ve evlerin hemen boşaltılması isteniyor. Aksi halde evleri yakmakla tehdit ediyorlar.
HTŞ’nin evlere saldırdığını söyleyen başka bir mahalleli şunları anlatıyor:
“Eşim ve çocuklarım evdeydi. Evin içine girdiklerinde eşimin altınlarını çaldılar ve oğlumu dövdüler. Daha sonra muhtar ve mahalle komitesine saldırdılar. İçişleri Bakanlığı’ndan aldığımız bir belgemiz vardı, ama bize Ebu Hüzeyfe’nin onu yırttığını söylediler.”
SOHR: EBU HUZEYFE TEHDİDİ SÜRÜYOR
Suriye Gözlemevi, İçişleri ve Savunma Bakanlıklarına bağlı güçlerin mahalle girişinde kontrol noktaları oluşturduğunu ancak bağımsız hareket eden Ebu Hüzeyfe’nin, İç İşleri ve Savunma Bakanlığı’nın bu kararını tanımayacağını açıklayarak, “Burada devlet bizi ve siz de bizim dediğimizi yapmak zorundasınız” dediği belirtiliyor.
SÜMERİYE’NİN HİKAYESİ
Sümeriye, ismini Hafız Esad’ın kardeşi Rıfat Esad’ın oğlu “Sümer”den alıyor. Bölgeye 1970’lerde el koyan Rıfat Esad, buranın asıl sahipleri olan komşu Muaddamiyye halkını mülksüzleştirdi. Ardından rejim ordusunun subayları için lojmanlar inşa edildi; iktidara yakın çevreler de kaçak yapılar kurdu. Yıllar içinde el değiştiren bu evler, resmi kayıtlarda “usulsüz yerleşim” olarak sınıflandırıldı.
Tıpkı Wurud, Mesakin el-Hares, Kudsiye Caddeleri ve Tişrin gibi Şam çevresindeki diğer gecekondu mahallelerinde olduğu gibi, burada da çoğunluğu dar gelirli devlet memurları ile eski asker ve güvenlik mensuplarından oluşan Nusayri (Alevi) topluluklar yaşıyor.