Şebnem Korur Fincancı
İHD ve TİHV Dokümantasyon Merkezlerinin verilerine göre Türkiye’de 2025 yılının ilk 11 ayında yalnız yaşam hakkı ihlallerindeki kötüye gidişi görmek dahi insan haklarını referans alan bir ülkede yaşamadığımızı gözler önüne seriyor:
Kolluk güçlerinin yargısız infazı, dur ihtarına uyulmadığı gerekçesiyle veya rastgele ateş açması sonucu 3 kişi yaşamını yitirirken, 5 kişi de yaralanmış 11 ay içinde.
Gözaltında bulunan 1 kişi, mülteci/sığınmacıların tutulduğu geri gönderme merkezlerinde (GGM) 2 kişi şüpheli bir şekilde yaşamını yitirmiş.
Ülke içinde, Suriye ve Kuzey Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde (IKBY) yaşanan silahlı çatışmalar ve operasyonlar sonucunda 24 güvenlik görevlisi (21 asker, 3 polis), 48 militan, bir sivil olmak üzere en az 73 kişi yaşamını yitirmiş.
Hapishanelerde hastalık, intihar, şiddet, ihmal, dışarıdan gelen kişilerin silahlı saldırısı vb. gerekçelerle en az 16 kişi yaşamını yitirmiş.
Mülteciler/sığınmacılar, Kürtler, LGBTİ+lar, Aleviler ve farklı din gruplarını hedef alan ırkçı, fobik ve nefret içerikli saldırılar sonucu en az 1 kişi yaşamını yitirirken, 20 kişi ise yaralanmış.
Yaşam ve çevre savunucularına yönelik silahlı saldırı sonucunda ise en az 1 kişi yaralanmış.
Zorunlu ya da muvazzaf olarak askerlik görevini yaparken en az 26 kişi kaza, patlama, intihar ve/veya şüpheli bir şekilde yaşamını yitirmiş, 5 kişi de yaralanmış.
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisinin (İSİG) verilerine göre iş kazaları/cinayetleri sonucu Türkiye’de 2025 yılının ilk 11 ayında en az 1956 işçi yaşamını yitirmiş.
Bianet’in verilerine göre 2025 yılının ilk 11 ayında erkekler tarafından en az 271 kadın, 60 çocuk öldürülmüş.
İhlaller çok fazla, yalnız yaşam hakkı ihlalleri dahi bu yazının sınırları dışına taşıyor ne yazık ki! Bir son söz olarak işkenceden söz etmemek olmaz.



