BIG_TP
Bluesky Social Icon
Gerçeğe yeni ses
Nûmedya24

2025 PANORAMA: Suriye ve Rojava |

Şara iktidarında 'yeni dönem': Azınlıklar 2026'ya da 'tehdit' altında giriyor

2025 PANORAMA: Suriye ve Rojava |

Şara başkanlığındaki hükümet, yılın ilk günlerinden son günlerine kadar başta Aleviler, Dürziler, Hristiyanlar ve Kürtler olmak üzere halkları adeta hedef tahtasında tuttu. Uluslararası kuruluşların “savaş suçu” olarak nitelendirdiği saldırılar, binlerce sivilin hayatını kaybetmesine ve yaralanmasına yol açtı. Sahil bölgesi ve Süveyda’da toplu katliamların yaşandığı Suriye’de Özerk Yönetim’le varılan 10 Mart Mutabakatı, Türkiye’nin “müdahale diplomasisi” yüzünden sürüncemede bırakıldı.

Nedim TÜRFENT

ESAD GİTTİ, ŞARA GELDİ: ERKEK, CİHATÇI, BASKICI VE ATANMIŞ HÜKÜMET
Şara’nın kabinesi: 22 erkek, 1 kadın.

ABD, AB, İngiltere, Rusya, İran, İsrail, Türkiye ve birçok Körfez devletinin çıkar ve hesaplarının olduğu Suriye’de 14 yıl süren iç savaşın geçen yılın sonunda bitmesiyle ülkede birbiri ardına gelişmeler yaşandı. Başını Heyet Tehrir el Şam’ın (HTŞ) çektiği silahlı grupların 26 Kasım’da başlattığı saldırılar sonrası 61 yıllık Baas rejimi 8 Aralık 2024’te son buldu ve Beşar Esad, Rusya’ya sığındı.

Baas rejiminin yıkılmasıyla sahadaki dengeler ve haritanın renkleri hızlıca değişti. İktidarı ele geçirdikten sonra Muhammed el Colani, askeri postunu çıkarıp takım elbise ve kravat takarak Ahmed el Şara adını aldı ve 29 Ocak’ta kendisini Cumhurbaşkanı ilan etti.

Şara, 30 Mart’ta 23 bakandan oluşan kabinesini açıkladı. Kabinede 22 erkek ve 1 de kadın bakan yer aldı: Sosyal İşler Bakanı Hind Qabwat.

Anayasa yürürlükten kaldırıldı, meclis feshedildi, tüm partiler kapatıldı. Başta Aleviler olmak üzere azınlıklara yönelik katliam ve infaz, yağma vb savaş suçu işleyen birçok isim de bakanlık, generallik ve valilik gibi önemli görevlere getirildi. Ekimde ise, geçici Şam hükümetinin belirlediği “delegelerin seçtiği” bir “meclis seçimi” yapıldı.

Halkların payına yine baskı ve kan düştü | Şara hükümetinin bir yıllık karnesi katliamlarla dolu

TÜRKİYE VE SMO, ÖZERK YÖNETİM TOPRAKLARINI HEDEF ALDI
Türkiye, 17 Mart gecesi SİHA’larla Kobanî’nin Berxbotan köyünde aynı aileden 8’si çocuk 9 kişiyi öldürdü.

HTŞ öncülüğünde harekete geçen silahlı gruplar yönünü Şam’a çevirirken, Türkiye’nin yıllardır destekleyip finanse ettiği Suriye Milli Ordusu’na (SMO) bağlı silahlı gruplar gözünü Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin kontrolü altındaki topraklara dikti.

Afrin’den zorla yerinden edilenlerin sığındığı Tel Rifat ve Minbîç’e 2024 sonunda yapılan saldırıyı, 2025’in ilk aylarında Tabka, Tişrîn Barajı, Sirrîn, Qereqozaq ve Kobanî’ye saldırılar takip etti.

Saldırılarda en az 5 ambulans vuruldu, 3 sağlıkçı öldürüldü. Sağlık merkezleri, su depoları, elektrik santralleri ve sivil altyapı hedef alındı. Türkiye ve onun desteklediği grupların saldırılarında Özerk Yönetim topraklarında 4’ü çocuk 53 sivil hayatını kaybetti, 19’u çocuk 260 sivil de yaralandı.

18 Ocak’ta Kürt tiyatro oyuncusu Bavê Teyar, Türkiye’nin hava saldırısı sonucu Tişrîn Barajı’nda ağırı yaralandı. Bir gün sonra hayatını kaybetti. Gazeteci Egîd Roj ise 15 Şubat’ta Türkiye’nin Tişrîn Barajı’na gerçekleştirdiği SİHA saldırısında öldürüldü. 

İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), 31 Ocak’ta yayınladığı raporda Türkiye ve SMO’nun saldırılarının “savaş suçu” niteliğinde olduğu açıkladı.

Türkiye’nin desteklediği 3 grup AB’nin kara listesinde: Alevi katliamları, Efrin işkenceleri, keyfi infazlar…
SAHİLDE ALEVİ KATLİAMLARI: YAKLAŞIK 1500 CAN KAYBI
Aleviler, katliamlara karşı sokakta.

Yeni Şam hükümetine bağlı gruplar, yıl boyunca Alevileri hep hedef tahtasında koydu. Hükümete bağlı silahlı grupların 6 Mart’ta sahil bölgesindeki Lazkiye, Tartus, Humus, Hama ve bağlı kasabalarda yaptığı saldırılarda 1500’ün üzerinde Alevi öldürüldü, çok sayıda kadın da kaçırıldı.

Reuters’ın 30 Haziran’da yayınladığı araştırma raporunda, sahilde üç gün süren ve bin 479 Alevi’nin öldürüldüğü saldırılar sırasında Savunma Bakanlığı Sözcüsü Hasan Abdul Ghani’nin katliamı koordine ettiğini gösteren kanıtlar ortaya çıktı. Türkiye’nin desteklediği SMO’ya bağlı Sultan Süleyman Şah Tugayı, Sultan Murat Tümeni ve Hamza Tümeni gibi grupların da yaklaşık 700 Alevi’yi katlettiği tespit edildi.

Şam, Alevi katliamlarını koordine etti | Reuters kanıtladı: Türkiye’nin desteklediği gruplar yüzlerce Alevi’yi katletti
BM ‘SAVAŞ SUÇU’ DEDİ

Alevilere yönelik katliamlara ilişkin raporunu 14 Ağustos’ta açıklayan BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği Suriye Soruşturma Komisyonu, yeni Suriye ordusu ve bağlı silahlı grupların saldırılarının “yaygın, sistematik ve muhtemelen savaş suçu” olduğunu duyurdu.

Alevi katliamları hakkında Suriye İnsan Hakları Gözlem Evi (SOHR), Uluslararası Af Örgütü (Amnesty Int.) ve İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) de hazırladıkları raporlarda hükümetin sorumluluğuna vurgu yapılarak faillerin cezasız bırakıldığını kaydetti.

Humus’ta 27 Aralık’ta Alevilere ait İmam Ali Bin Abi Talib Camiisine bombalı düzenlenen ve 8 kişinin hayatını kaybettiği saldırının ardından Şeyh Gazal Gazal’ın çağrısı üzerine Aleviler, dün (28 Aralık) kitlesel protesto gösterileri düzenledi. Başta Lazkiye ve Tartus olmak üzere 53 ayrı bölgedeki protestolara sert müdahale eden Şam güçleri, en az 3 kişiyi öldürdü, onlarca kişiyi yaraladı.

Mar Elyas Kilisesi saldırısında hayatını kaybeden Hristiyanlar için cenaze ayini

Yine Aleviler hedef: Saldırıyı HTŞ’den çıkan örgüt üstlendi | Humus’ta camiye saldırı: 8 ölü, 18 yaralı

ŞAM’DA BU KEZ HRİSTİYANLAR HEDEF ALINDI: KİLİSEYE SALDIRIDA 25 ÖLÜ, 63 YARALI

22 Haziran’da ise bu kez Hristiyanlar hedef oldu. Şam’ın Duveyla mahallesinde bulunan Mar İlyas Kilisesi’ne yönelik yapılan canlı bomba saldırısını Saraya Ensar El-Sunna (Ehl-i Sünnet’in Yardımcıları Tugayları) adlı örgüt üstlendi. Şam yönetimi ise saldırıyı IŞİD’in gerçekleştirdiğini açıkladı.

Saldırıda kilisede bulunan 25 kişi hayatını kaybetti, 63 kişi de yaralandı. Örgüt, 1 Şubat’ta Hama kırsalında 15 Alevi sivili öldürerek adından söz ettirmişti.

Saldırıyı HTŞ çıkışlı Seraya el-Sunna üstlendi | Mar Elyas Kilisesi’nde hayatını kaybedenler için cenaze ayini

Süveyda Ulusal Hastanesi bahçesinde katledilen Dürzilerin cenazeleri.
SÜVEYDA’DA SAVAŞ SUÇU: 1600 DÜRZİ ÖLDÜRÜLDÜ, IŞİD CANLI YAYINDA

Dürzilerin fiili özerklikle yönettiği Süveyda’da 23 Ağustos’ta 30 yerel grup, “Ulusal Muhafızlar” ordusunu kurdu. 

Geçici hükümet ordusu, SMO ve IŞİD’in de katıldığı saldırıların bir sonraki hedefi, 13 Temmuz’da Suriye’nin güneyindeki Dürzi kenti Süveyda oldu. Saldırılarda toplamda yaklaşık 1600 Dürzi hayatını kaybederken, toplam can kaybı ise 2 bin 48’i geçti.

Şam güçlerinin 817 sivil Dürzi’yi yargısız infaz ettiği belgelendi. İnfaz edilen Dürzi siviller arasında 77 kadın, 15 çocuk ve El Süveyda Ulusal Hastanesi’ndeki 20 sağlık çalışanı da vardı.

BM’den 9 uzman tarafından Süveyda’da yaşanan hak ihlallerine ilişkin 23 Ağustos’ta yayımlanan raporlarda saldırılar sırasında 105 kadın ve kız çocuğunun kaçırıldığı, aralarında 80 kadın ve kız çocuğunun da bulunduğu 763 kişinin akıbetinin ise bilinmediği açıklandı.

CNN Türk, Süveyda’ya saldırgan Şam güçleri ve bağlı grupların üyelerini canlı yayında konuk etti. “Aşiret” üyesi olduğu söylenen kişinin üniformasındaki IŞİD bayrağı kameralara yansıdı.

IŞİD, CNN Türk’ün canlı yayınında.

Dürzilere yönelik saldırılara misilleme amacıyla İsrail, 16 Temmuz’da Şam’da başta Genelkurmay Başkanlığı ve Savunma Bakanlığı binaları olmak üzere birçok askeri noktaya kapsamlı hava saldırıları düzenledi. İsrail’in saldırılarından saatler sonra Şam hükümeti, Süveyda’ya yönelik kuşatmayı sonlandırdı, geri çekildi ve ateşkes imzalandığı açıklandı. Ancak saldırılar ve ihlaller halen aralıklarla devam ediyor.

Binlerce Alevi ve Dürzi sivil infaz edildi | BM’de Şara şahsında savaş suçuna cezasızlık zırhı

IŞİD İÇİN ‘CANLANMA YILI’: UYUYAN HÜCRELERDEN PEŞ PEŞE SALDIRILAR

Ülkedeki bu belirsizlik ve kaotik ortamdan faydalanan IŞİD de yeniden canlandı. Şam hükümetinin gözetiminde uyuyan hücrelerini harekete geçiren IŞİD, yıl içerisinde Özerk Yönetim’in kontrolü altındaki bölgelere 160’dan fazla saldırı düzenledi. Bu saldırılarda en az 10 sivil hayatını kaybetti, onlarca sivil de yaralandı.

Reuters‘ın Haziran ayında geçtiği habere göre üç Suriyeli siyasi yetkili, IŞİD’in Esad’ın devrilmesinden bu yana uyuyan hücrelerini harekete geçirdiğini, potansiyel hedefleri gözetlediğini, eleman alımı yaptığını ve silah, susturucu ve patlayıcı dağıttığını söyledi.

Tedmur’da 13 Aralık’ta devriye faaliyeti yürüten ABD askerleri yapılan saldırıda 2 ABD askeri ve bir sivil (tercüman) yaşamını yitirdi. CENTCOM yaptığı ilk açıklamada saldırıyı IŞİD’in düzenlediğini açıkladı ancak saldırganın Şam hükümetinin güvenlik güçlerinin bir üyesi olduğu ortaya çıktı. Saldırının ardından ABD, Suriye’de 70’den fazla IŞİD hedefini vurdu. Ülkenin belirsizlikten nemalan IŞİD, etkinliğini peyderpey artırıyor.

DSG: IŞİD tehdidi sürüyor | Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Bölgesi’ne 153 IŞİD saldırısı

10 MART MUTABAKATI VE ENTEGRASYON TRAFİĞİ
DSG Genel Komutanı Mazlum Abdi ve Suriye geçici Cumhurbaşkanı Ahmed el Şara arasında 10 Mart Mutabakatı imzalandı.

Ülkede yıl boyunca en kritik gelişme, 10 Mart’ta Şam’da gerçekleşti. Demokratik Suriye Güçleri (DSG) Genel Komutanı Mazlum Abdi ile geçici Cumhurbaşkanı Ahmed el Şara arasında 8 maddelik bir mutabakat imzalandı.

Anlaşma Kürtlerin anayasal hakları, ateşkes, DSG ve Asayiş güçlerinin kurumsal entegrasyonu, yerinden edilenlerin dönüşü ve toplumsal barış gibi temel maddeleri içeriyor.

Taraflar, 10 Mart Mutabakatı’nı hayata geçirmek için 19 Mart, 12 Nisan, 1 Haziran, 10 Haziran (eğitim komiteleri), 19 Haziran (enerji ve su görüşmesi) ve 9 Temmuz’da bir araya geldi. ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, CENTCOM komutanları, aralarında ABD ve Fransa’nın da olduğu uluslararası gözlemciler de entegrasyon görüşmelerine katıldı.

Taraflardan anlaşmanın hayata geçirilmesine yönelik açıklamalar sıklıkla gelmesine rağmen anlaşmanın uygulanma takvimi olan yıl sonu gelirken, sahadaki gelişmeler ve Şam yönetiminin adım atmamaktaki ısrarı, mutabakatı bir nevi sürüncemede bıraktı.

Öte yandan, Halep’in Şêxmeqsûd-Eşrefiyê Mahalleleri Meclisi ile Şam geçici yönetimi arasında mahallelerin statüsüne ilişkin 1 Nisan’da ateşkesi de kapsayan 14 maddelik bir anlaşma imzalandı. Anlaşma gereği YPG ve YPJ mahallelerden çekildi ve güvenliği yerel Asayiş güçlerine devretti, taraflar arasında esir-tutuklu değişimi yapıldı.

Anlaşmanın hayata geçirilmesi amacıyla çeşitli toplantılar yapılsa da Şam’a bağlı silahlı gruplar 6 Ekim, 22 ve 27 Aralık’ta mahalleri hedef aldı. Anlaşmanın ihlali anlamına gelen saldırılar, sivil kayıp ve yaralanmalara neden oldu.

Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Ahmed el Şara.

“Suriye’de en büyük örgütlü gücüz” | Abdi’den entegrasyon açıklaması: İsimleri ve önerileri ilettik yanıt bekliyoruz

TÜRKİYE’DEN BARIŞ VE ENTEGRASYONA ‘MÜDAHALE DİPLOMASİSİ’

Esad rejiminin yıkılışıyla beraber kontrolü altındaki SMO gruplarını Özerk Yönetim topraklarına yönlendiren Türkiye, yıl boyunca hem saldırılarını aralıklarla sürdürdü hem de Şam hükümeti ile Özerk Yönetim arasında sürdürülen entegrasyon görüşmelerine müdahale etti.

Şara, kendisini Cumhurbaşkanı ilan ettikten sonra ilk kez 4 Şubat’ta, Türkiye’ye geldi. Ankara’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la görüştü. Erdoğan, Şara ile 24 Mayıs, 15 Eylül ve 24 Eylül’de de görüştü.

ABD, Şara’yı, eski adıyla Colani’yi, “Özel Olarak Belirlenmiş Küresel Terörist” listesine aldıktan sonra başına 10 milyon dolar ödül koymuştu.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Savunma Bakanı Yaşar Güler ve MİT Başkanı İbrahim Kalın da entegrasyon odaklı görüşmeler yapıldığında, “müdahil olma çabalarını” her zaman sürdürdü. Görüşmelerden ya bir gün önce ya da bir gün sonra, ya Türk kurmaylar soluğu Şam’da aldı, ya da Şam hükümetinden isimler Ankara’ya koştu.

Koçyiğit, İmralı görüşmesini anlattı | Neler konuşuldu, Öcalan DSG’nin entegrasyonu için ne dedi?

ABD’DE ‘TARİHİ’ ANLAR: ‘KÜRESEL TERÖRİST’ BEYAZ SARAY’DA

HTŞ’yi 7 Temmuz’sa “terör listesinden” çıkaran ABD’nin Başkanı Donald Trump, ilk kez 14 Mayıs’ta Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da Şara ile görüştü.

Mayıs ayına kadar başına konan milyonlarca dolarlık ödülle aranan ve işlediği savaş suçları nedeniyle ABD’nin “küresel terörist” olarak tanımladığı Muhammed Colani, yeni adı Ahmed el Şara olarak ilk kez 22 Eylül’de BM Genel Kurulu’na katılmak üzere Washington’a ayak bastı.

10 Kasım’da bir kez daha ABD’ye giden Şara, resmi karşılama olmaksızın arka kapıdan girdiği Beyaz Saray’da Trump’la görüştü. Gündemde IŞİD ile mücadele, İsrail ile ilişkiler, Sezar Yasası ve 10 Mart Mutabakatı vardı.

Şara ve beraberindeki heyetle Beyaz Saray’da Trump’ın karşısında.

1946’dan bu yana bir Suriye devlet başkanının ABD’ye ilk resmi ziyareti sonrası, açıklama yapan Suriye Dışişleri Bakanlığı, 10 Mart Mutabakatı kapsamında DSG’nin Suriye ordusuna entegrasyonu ve Suriye-İsrail arasında bir güvenlik anlaşmasına varılması yönünde ilerleme sağlanması konusunda uzlaşma sağlandığını duyurdu.

Görüşme sonrası 11 Kasım’da Suriye’nin IŞİD’le Mücadele Uluslararası Koalisyonu’na katıldığı açıklandı.

Öte yandan, Suriye’ye silah ambargosunda yaptırımlarını sürdüren AB, ekonomik yaptırımları 28 Mayıs 2025’te kaldırdı. Ekonomik yaptırımların büyük çoğunluğunu 1 Temmuz’da kaldıran ABD ise Sezar Yasası kapsamındaki yaptırımlarını da 19 Aralık’ta birtakım koşullar karşılığında kaldırdı.

BMGK 6 Kasım’da, ABD ise 7 Kasım’da Şara ve İçişleri Bakanı Enes Hattab’a uygulanan yaptırımları kaldırdı.

İngiltere ise Şara hükümetinin yeni “orduya” entegre ettiği Sultan Süleyman Şah Tugayı ve komutanı Ebu Emşe, Hamza Tümeni ve komutanı Seyf Bulad ile Sultan Murad Tümeni’ne iç savaş sırasında uluslararası insancıl hukuk ihlalleri ve Alevi katliamları nedeniyle yaptırım kararı aldı. Reuters’a göre yaklaşık 700 Alevi’yi öldüren bu gruplara BM de yaptırım uygulamıştı.

Savaş suçlarından kırmızı halıya | Dünün ‘küresel teröristi’ Şara Washington’a ayak bastı

SURİYE – İSRAİL GERİLİMİ: YOLUN SONU NEREYE VARACAK?

Suriye’de çözümsüz kalan konulardan biri de, İsrail ile ilişkiler. Şara’ya göre, 8 Aralık 2024’ten 18 Eylül 2025’e kadar İsrail, Suriye’ye yönelik 1000’den fazla hava saldırısı ve 400’den fazla kara saldırısı düzenledi.

Yaz aylarından bu yana ise İsrail ile Şam hükümeti arasında ABD gözetiminde bir anlaşmanın sağlanması için diplomatik çabalar var. Son olarak Şara’nın 10 Kasım’da Beyaz Saray’da Trump ile görüşmesinde İsrail ile anlaşma konusunda bir gelişme bekleniyordu. Ancak herhangi bir olumlu sonuç duyurulmadı.

Şam hükümeti, yeni haritada İsrail’in işgali altındaki Golan Tepeleri’ne yer vermedi.

Şam’dan Hermon Dağı’na kadar uzanan bir silahsızlandırılmış bölge kurmayı isteyen İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, 2 Aralık’ta Suriye ile bir anlaşmanın mümkün, ancak bunun Şam’ın güneyindeki silahsızlandırılmış tampon bölgenin kabul edilmesine bağlı olduğunu yineledi.

Bu arada İsrail ordusu, 27 Kasım’da Beyt Cin kasabasına Müslüman Kardeşler’in Lübnan’daki kolu olan Cemaat-i İslamiye üyelerine yönelik operasyon yaptı. Operasyon sonrası çıkan çatışma ve bombardımanda 2’si çocuk 13 kişi hayatını kaybetti, 24 kişi yaralandı. Ayrıca Pusuya düşürülen 6 İsrail askeri de yaralandı.

ABD’nin Sezar Yasası’nı şartlı olarak kaldırması sonrası Şam hükümetinin yayınladığı yeni haritada Golan Tepeleri’ne yer verilmedi.

İki ülke arasında gerilimde ortaya çıkan sorular, yeni yılda yanıt bekleyenler başlıca gündemlerden biri olmayı sürdürecek.

Tampon bölge, Süveyda, cihatçılar… | Netanyahu’dan Şara’ya: İşbirliği yapacak mı?

ŞİDDET 11 BİNDEN FAZLA CAN ALDI: AZINLIKLAR 2026’YA DA TEHDİT ALTINDA GİRİYOR

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) verilerine göre Suriye geçiş hükümeti güçleri ve bölgedeki güçlerin gerçekleştirdiği ihlaller ve şiddet sonucunda 438’i çocuk 8 bin 180’i sivil, 10 bin 923 kişi yaşamını yitirdi.

Gözlemevi, Baas rejiminin devrildiği 8 Aralık 2024’ten bu yana Suriye’de 199’u çocuk 24’ü kadın olmak üzere toplamda 665 kişinin savaş kalıntıları nedeniyle yaşamını yitirdiğini duyurdu. Başta Dera, Humus ve Süveyda’da olmak üzere farklı kentlerin kırsalında bulunan toplu mezarlarda yüzlerce kişinin cenazesi ortaya çıktı.

Suriye’yi 61 yıl boyunca “demir yumrukla” yöneten Baas rejiminin yıkılması sonrası “zafer” kutlamalarıyla sokaklara çıkan halklara 2025 yılı ne bahar getirdi ne de barış. 

Esad’ın devrilmesi, kağıt üstünde bir “değişim” getirse de, bu yönetim değişikliğiyle sınırlı kaldı. Esad sonrası ilk yılda, Şara hükümetinde halkların payına yine zulüm, baskı, katliamlar ve çözümsüzlük düştü.

Özellikle Aleviler, Dürziler, Hristiyanlar ve Kürtler gibi halklar için “endişe” olduğu gibi duruyor. 2025’e saldırıların gölgesinde giren halklar, Suriye’de yeni yılı da aynı belirsizlik ve tehdit altında karşılıyor.

Benzer Haberler

Yalova’da ‘IŞİD operasyonu’ |

RTÜK'ten 'geçici' yayın yasağı, 3 polis hayatını kaybetti

Türkiye dikkatle takip ediyor |

Netanyahu – Trump görüşmesi bugün: Kritik başlıklar ele alınacak

Bahis soruşturması l

Erden Timur dahil 26 şüpheli adliyeye sevk edildi

5 kelime öne çıktı l

TDK 2025'in kelimesini duyurdu

Özel’den “süreç” açıklaması:

Demokratikleşme olmadan Kürt sorunu çözülemez

Özgür Özel’den Roboski mesajı |

Bu katliam Türkiye’nin yakın tarihinde bir utanç olarak duruyor

Diyarbakır’da ‘Doğu Raporu’ paneli l

Beştaş: Kardeşler birbirlerinin dilini bilir

Özel, partisinin raporunu savundu |

"‘Önce sorun çözülecek, demokratikleşme arkasından gelecek’ anlayışı yanlış"