DEM Parti Muş Milletvekili Sümeyye Boz, Rojin Kabaiş’in şüpheli ölümüne ilişkin ATK raporlarındaki çelişkileri ve zincirleme ihmalleri Meclis gündemine taşıdı. Van Barosu da dönemin savcısı ve ATK yetkilileri hakkında suç duyurusunda bulundu. Öğrenciler ise adalet talebiyle Rojin Kabaiş için yürüyüş gerçekleştirdi.
HABER MERKEZİ – Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Muş Milletvekili Sümeyye Boz, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi öğrencisi Rojin Kabaiş’in şüpheli ölümüne ilişkin hazırladığı iki ayrı önerge ile İstanbul Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) raporlarındaki çelişkileri ve devlet kurumlarının zincirleme ihmallerini Meclis gündemine taşıdı.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un yanıtlaması istemiyle verilen yazılı soru önergesi ve Meclis Araştırması açılması talebiyle sunulan önergede, ülkedeki kadın katliamlarında “intihar” kılıfı altında yürütülen cezasızlık politikasına dikkat çekildi.
×Rojin Kabaiş, 27 Eylül 2024’te Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi yurdundan ayrıldıktan sonra kaybolduğu bildirilmiş, cansız bedeni 18 gün sonra Van gölünün Molla Kasım Köyü sahilinde bulunmuştu.
İKİ FARKLI ERKEĞE DAİR DNA…
İstanbul ATK Biyoloji İhtisas Dairesi’nin 1 Kasım 2024 tarihli raporunda, Rojin Kabaiş’in bedeninden alınan örneklerde iki farklı erkek DNA’sı tespit edildiği, ancak bu örneklerin vücudun hangi bölgelerinden alındığı belirtilmediğine dikkat çekilden önergelerde, raporun yaklaşık 10 ay sonra 10 Ekim 2025 tarihli ikinci bir yazıyla düzeltildiği ve bu yazıda DNA örneklerinin “sternal (göğüs)” ve “intra vajinal (vajina)” bölgelerden alındığının açıklandığı hatırlatıldı.
BAKANLIĞA SORULAR: NEDEN 10 AY SONRA DOSYAYA EKLENDİ?
Sümeyye Boz, Adalet Bakanı Tunç’a şu soruları yöneltti:
×1 İlk raporda DNA örneklerinin alındığı bölgelerin belirtilmemesinin gerekçesi nedir?
2 Bu bilgi neden 10 ay sonra dosyaya eklenmiştir?
3 Bu gecikme Bakanlığınızca incelenmiş midir?
4 Raporların düzenlenme sürecinde herhangi bir iç ya da dış denetim yapılmış mıdır?
5 Adli Tıp Kurumu’nda kadın cinayetleri ve cinsel saldırı vakalarında toplumsal cinsiyet temelli önyargıları önleyecek bir politika mevcut mudur?
Soru önergesinde, ATK’nın ilk raporda erkek DNA’sı bulgularını etkisizleştirirken, ikinci raporda bu örneklerin yerini açıklamasına rağmen bulguları “bulaş (kontaminasyon)” olasılığıyla gerekçelendirdiği belirtilerek, “Kurum, kendi raporunda bulaş riskinin bertaraf edildiğini belirtmesine rağmen delillerin kaynağını belirsizleştirerek şüpheli DNA örneklerini etkisiz hale getirmiştir” çelişkisine dikkat çekildi.
MECLİS ARAŞTIRMASI TALEBİ
Sümeyye Boz, ayrıca Meclis Başkanlığı’na sunduğu araştırma önergesinde Rojin Kabaiş dosyasındaki zincirleme ihmalleri, “kadınların yaşam hakkı söz konusu olduğunda devlet kurumlarının sistematik sessizliği” olarak tanımladı. Önergede, “Bu vaka, yalnızca bireysel bir adli hata değil, üniversite, kolluk, savcılık ve Adli Tıp Kurumu’nun ortak ihmaliyle yürütülen yapısal bir sorun alanıdır” denildi.
Önergede, Türkiye’de kadın cinayetlerinde “intihar” söyleminin sistematik bir refleks haline geldiği, bu yaklaşımın ataerkil yargı sisteminin yapısal körlüğünü temsil ettiği vurgulanarak, şu ifadelere yer verildi: “Delillerin kadın aleyhine yorumlandığı, cinsel saldırı bulgularının görmezden gelindiği bir sistem, adaletin değil, cezasızlığın yeniden üretimidir. Rojin Kabaiş dosyası, erkek egemen adalet mekanizmasının kadınlar karşısında tarafsızlığını yitirdiği, delillerin bilinçli biçimde karartıldığı bir örnektir. Adli Tıp Kurumu’nun bilimsel bağımsızlığı sorgulanmakta, kadınların yaşam hakkı sistematik biçimde ihlal edilmektedir.”
“SORUMLULAR HESAP VERSİN”
Sümeyye Boz, hem yazılı soru önergesinde hem de araştırma önergesinde, Adli Tıp Kurumu başta olmak üzere tüm sorumlu kurumların hesap vermesi, denetim mekanizmalarının işletilmesi ve kadın cinayetlerinde delil karartmalarına son verilmesi çağrısında bulunurken, cezasızlık politikalarının tespit edilmesi, ATK’nin bağımsızlığının güçlendirilmesi ve kadınların yaşam hakkını güvence altına alan adli mekanizmaların oluşturulması amacıyla Meclis Araştırma Komisyonu kurulması talebinde bulundu.
ÖĞRENCİLER ROJİN İÇİN YÜRÜDÜ
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi öğrencileri, Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) Rojin Kabaiş dosyasındaki tutumunu rektörlük binasından ATK’ye yaptığı yürüyüşle protesto etti. Öğrenciler adına açıklama yapan Barış Metin, üzerinden bir yıl geçmesine rağmen dosyadaki soru işaretlerinin giderilmediğini hatırlattı. Metin, “Buradaki varlığımız bir öfke değil bir vicdan çağrısıdır. Bu çağrı, ‘adalet’ kelimesinin anlamını hatırlatmak içindir“ dedi.
SAVCI VE ATK YETKİLİLERİ HAKKINDA SUÇ DUYURUSU
Van Kadın Platformu da Van ATK önünde önünde protesto eylemi gerçekleştirdi. Van Barosu Kadın Hakları Merkezi üyesi avukat Fatma Ülgen, “Rojin Kabaiş dosyası, kadınların şüpheli ölümlerinde sıklıkla karşımıza çıkan ‘intihar’ algısı ve cezasızlık pratiğinin bir başka örneğini teşkil etmektedir“ dedi. ATK yetkilileri hakkında suç duyurusunda bulunduklarını belirten Ülgen, şunları söyledi:
דYanlış bilgi yayarak kamuoyunu yanıltma ve görevi kötüye kullanma gerekçeleriyle ilgili dönemin Başsavcısı hakkında da suç duyurusunda bulunulmuştur. Yine Rojin’in vücudunda bulunan 2 erkek DNA’sının kime ait olduğunun bulunması ve faillerin ortaya çıkması için birçok tevsin tahkikat talebinde bulunulmuştur. Rojin Kabaiş dosyasında yaşanan bu süreç, kadınların yaşam hakkının nasıl değersizleştirildiğinin ve adalet mekanizmasının cinsiyet temelli ihmalinin açık bir göstergesidir.”