BIG_TP
Bluesky Social Icon
Gerçeğe yeni ses
Nûmedya24

DEM Parti’den basın toplantısı |

Birinci aşama kapandı, Meclis süreci yasalarla geliştirmeli

DEM Parti’den basın toplantısı |

DEM Parti Eş Genel Başkanı Bakırhan, gerilla güçlerinin Türkiye’den çekildiğinin açıklamasının ardından düzenlediği basın toplantısında, “Bugün Türkiye tarihinin akışını değiştirebilecek bir andayız” dedi. Sürecin birinci aşamasının bu adımla tamamlandığını belirten Bakırhan, Meclis’e de geçiş hukuku yasalarıyla süreci geliştirme çağrısı yaptı. Tülay Hatimoğulları ise yeni dönemin anahtar kavramının demokratik entegrasyon olduğunu vurguladı.

HABER MERKEZİ – Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanları Tuncer Bakırhan ve Tülay Hatimoğulları, gerilla güçlerinin Türkiye’den çekildiğinin açıklamasının ardından basın toplantısı düzenliyor.

Ankara’da bulunan Hilton Otel’de düzenlenen basın toplantısında DEM Parti’nin “çekilme” adımı sonrası izleyeceği politikanın ana hatları paylaşılıyor.

Dün Kandil’de Kürt Özgürlük Hareketi adına düzenlenen törende gerilla güçlerinin Türkiye’den çekildiğinin duyurulmasına ilişkin konuşan Tuncer Bakırhan, şunları söyledi:

“Bugün Türkiye tarihinin akışını değiştirebilecek bir andayız. Demokrasi ve barıştan yana olan herkesin emeği ile oldu.Uzun bir yürüyüşün kritik bir dönemecine büyük umutlarla gelmiş bulunuyoruz.

SADECE GERİ ÇEKİLME DEĞİL GELECEĞE DÖNÜK BÜYÜK BİR ADIMDIR

Geri çekilme kararı barış yolundaki kararın en somut ifadesi, demokratik ve siyasi çözüme olan inancın sarsılmaz bir adımıdır. Bu sadece bir geri çekilme değil geleceğe doğru büyük bir atılımdır. Bu adım aynı zamanda gelecek yüzyılı kazanma adımıdır. 20. yy bu topraklarda çatışmaların, acıların kayıpların göz yaşlarının yüzyılı oldu. 21. yy ise barışın, kardeşliğin, eşitliğin, ortak geleceğin ve demokratik cumhuriyetin yüzyılı olmalıdır. Tarih bize bu şansı veriyor. Bu fırsatı heba etmemeliyiz. Eğer bu süreci doğru yönetirsek Türkiye sorunları diyalogla çözen, insanlığa umut veren, geleceğe ışık tutan, bir örneği dünyaya armağan edecektir.

Çünkü biz şuna inanıyoruz: Artık geçmişin acılarını tekrarlama değil geleceğin umutlarını inşa etme zamanıdır. Artık kucaklaşma, birleşme kardeşlik zamandır.

SÜRECİN BİRİNCİ AŞAMASI KAPANMIŞTIR

Gelinen noktada sürecin birinci aşaması kapanmıştır. Kongre kararları ve silahların yakılmasının ardından çekilmenin de tamamlanmasıyla yeni bir sayfa açılmıştır. Şimdi çözümü başka bir yerden beklemeden kendi hikayemizi yazma zamanıdır.

TOPLUMSAL BARIŞA GEÇİŞ ZAMANIDIR

Çok daha kritik ve hayati olan ikinci aşamaya yani hukuki ve siyasi adımlarla toplumsal barışa geçiş zamanıdır. Bu aşama zorlu olduğu kadar anlamlıdır da. Bu sadece bir kesimin değil Türkiye’nin barışıdır. Artık yapılacak en önemli görev bu süreci 86 milyonun ortak ve eşit geleceğine ilerletmektir.

SÜREÇ YASALARLA VE HAKLARLA GELİŞMELİ

Süreç, yasalarla, haklarla, özgürlüklerle gelişmeli. Siyaset ve demokrasi dili güçlendirilmelidir. Hukuk barışın, adalet ise geleceğin temeli olmalıdır.

ÖCALAN’IN ÖZGÜR ÇALIŞMA, İLETİŞİM VE YAŞAM KOŞULLARI OLUŞTURULMALIDIR

Hem dünkü kararın alınmasında hem de diğer adımların önünün açılmasında sayın Öcalan büyük bir kararlılık ve barış vizyonu ortaya koymuştur. En çetin şartlarda dahi hep siyasi çözümden yana tavır geliştirmiştir. Bugün geldiğimiz noktada Öcalan’ın çabası, öngörüsü, ısrarı ve barışın inşasındaki rolü belirleyicidir. Bu bakımdan kendisinin daha fazla inisiyatif alabilmesi, süreçte daha etkin rol oynayabilmesi için yollar açılmalı, imkanlar sağlanmalıdır. Diyalog, müzakere ve fikir alışverişi olmalıdır. Özgür çalışma iletişim ve yaşam koşulları oluşturulmalıdır.

Kürtler ve Türkler bu toprakların kadim halklarıdır. Tarihsel ilişkilerimiz bağlayıcıdır. Aynı ekmeği, suyu bölüştük. Aynı acıları paylaştık. Şimdi tarihi bir eşikteyiz. Kürtler ve Türkler, Aleviler ve Sünniler, özcesi bu topraklardaki tüm halklar ve inançlar barış etrafında bir araya gelme şansına sahiptir.

Şimdi bir kapı açıldı. Bu kapıdan hep beraber geçmeliyiz. Kimseyi geride bırakmadan, kimseyi dışarıda tutmadan. Tarih kardeşliği ve güveni barışla yeniden inşa etme fırsatı veriyor. Bunu gerçekleştirmek her bir yurttaşın, kurumun, siyasi partinin, aydının ve vicdan sahibi insanın sorumluluğudur.

MECLİS SÜRECİ GELİŞTİRMELİDİR

TBMM’ye de sesleniyorum. Meclis bu tarihi süreçte sorumluluğuna uygun davranmalıdır. Meclisimiz sadece yasaların yapıldığı bir yer değil tarihin yazıldığı, geleceğin şekillendirildiği bir yerdir de aynı zamanda. Bugün Meclis çatısının altında alınacak kararlar, çıkarılacak yasalar tarih kitaplarında gelecek nesiller tarafından okunacaktır. O nedenle Meclis bu süreci kolaylaştırmalı ve geliştirmelidir.

GEÇİŞ DÖNEMİ İÇİN HUKUKİ DÜZENLEMELER YAPILMALI

Geçiş dönemi için hukuki düzenlemeler yapılmalıdır.  Bunlar sadece teknik düzenlemeler değil barışın da yapı taşları olacaktır. Bunlar Türkiye’nin demokratikleşmesi için gereklidir. Kürt meselesinin çözümü Türkiye’nin demokratikleşmesi anlamına gelir. Türkiye demokratikleşirse herkes kazanır. Bu bakımdan bu süreçte sadece bir taraf değil devlet, iktidar, güvenlik bürokrasisi, yargı sistemi ve diğer tüm kurumsal yapılar da sorumludur. Herkes artık elini taşın altına koymalıdır. Herkes barış iradesine uygun hareket etmelidir.

Altını önemle çizmek isteriz ki dün gerçekleşen ve 86 milyona umut olan gelişmelerin sağlıklı bir şekilde ilerleyebilmesi için medyaya da büyük ve tarihi sorumluluklar düşmektedir.

PROVOKASYON UYARISI

Bakırhan, sürece dönük provokasyonlara da dikkat çekti. Bu konuda uyarılarda da bulunan Bakırhan, şunları söyledi:

“Eski düzenin koruyucuları, statükodan sahipleri, çatışmadan beslenen yerel ve uluslararası güçler, bu süreci baltalamak isteyebilir. Provokasyonlar tezgahlanabilir. Korku senaryoları üretilebilir. Ama biz kararlı duracağız. Ama biz barış yoluna devam edeceğiz. Bunu herkes çok iyi bilmelidir. Şimdi iktidar, muhalefet, devlet, sivil toplum, medya, herkesin sorumluluk üstlenme zamanıdır.”

HATİMOĞULLARI: YEPYENİ BİR DÖNEM

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları ise Türkiye’nin siyasi tarihinde nadir anlardan birinden geçildiğini söyledi. Hatimoğulları, bu anın tesadüfen oluşmadığını onlarca yıldır süren “sarsılmaz bir iradenin” ve emeğin eseri olduğunu söyledi.

Hatimoğulları şöyle devam etti:

“Barış için atılan her adım milyonlarca yüreğin özlemidir. 27 Şubat’ta sayın Abdullah Öcalan’ın yapmış olduğu tarihi çağrı ile başlayan 11 Temmuz’da da silahların yakılması ile devam eden bu süreçte yepyeni bir eşikten geçiyoruz. Dün yapılan açıklamayla beraber Barış ve Demokratik Toplum Süreci yepyeni bir aşamaya girmiştir.

Barış iradesindeki kararlılığı bir kez daha gösteren bu adım demokratikleşmeye hukukun üstünlüğüne ve özgürlüklerin gelişmesine vesile olmasını diliyorum. Şimdi hepimizin görevi bu zemini özenle işleyerek demokratik bir Türkiye’yi hep beraber inşa edebilmektir.

DEM Parti olarak siyasetimizin merkezinde hep barış ve demokrasi mücadelesi oldu öyle de olmaya devam edecek.

Bu son adımla toplumsal barışı derinleştirmek, demokratik siyaseti güçlendirmek için yepyeni sorumluluklar doğuyor. Kalıcı barışı inşa etmek için tüm gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz.

İki gün sonra Cumhuriyet’in 102. yılı. Cumhuriyet’in kurulması elbette çok önemli ve çok değerli. Ancak cumhuriyet ne yazık ki demokratikleşemedi. Artık bu ülkenin bir yüzyıl daha acı çekmeye geçmiş döngülere, hukuksuzluklara ayıracak ne zamanı ne de sabrı kalmıştır. Cumhuriyet’in ikinci yüzyılında adaleti ve hukuku geliştirmek, eşitsizlikleri ortadan kaldırmak ve cumhuriyeti demokrasi ile taçlandırmak görevi önümüzde durmaktadır.

DEMOKRATİK ENTEGRASYON VURGUSU

Dünkü tarihi açıklama yepyeni bir döneme işaret ediyor. Bu dönemin anahtar kavramlarından biri demokratik entegrasyondur. Demokratik entegrasyon anlayışıyla barışı inşa etmek demokratik cumhuriyete açılan kapının aralanmasını sağlayacak çok önemli bir gelişmedir.

Süreçte silahların sustuğu, çatışmaların bittiği bir aşamaya geçtik. Bu aşamayı el ele vererek tamamladığımızda Türkiye onurlu bir barışa daha da yaklaşacaktır.

Sürecin bu aşamasında tüm siyasi aktörler ve taraflar arasında tam ve açık diyalog kanallarının işletilmesi gerektiğine inanıyoruz.”

 

Benzer Haberler