BIG_TP
Bluesky Social Icon
Gerçeğe yeni ses
Nûmedya24

“Bir devletten daha fazlası” üzerine

“Bir devletten daha fazlası” üzerine

Akın OLGUN

Barış siyasetini küçümseyen ve bunu Kürt siyasal hareketinin kendisini tasfiye etmesi olarak tartışan kesimlerin, barış karşıtlığı havuzuna akıttıkları cümlelerin ortak karakterinde bir öfke hissediliyor. Sanırım Kürt siyasetinin kendini var etme beceresinin bunda etkisi oldukça büyük.

Çünkü biri küçülen, diğeri büyüyen durumunda. Üstelik kendi dışındakine de siyaset imkânı sunuyor ve demokratik zeminde ortaklaşmanın eşit kanallarını oluşturuyor. Kadercilik ile pusu, nefret ile sevgi arasındaki sınırlar ise çok geçişken.

Günümüz dünyasında, kendi öz gücüyle var olmuş, sonrasında bu gücü demokratik temelde dönüştürmeyi başarmış, somut koşulların somut tahlili temelinde çözümler geliştirmiş, daha da önemlisi kitlesel dinamikler kazandırmış, yaşayan bir hareket örneği sanırım mevcut değil.

Yani, önümüzde dinamik, canlı, özgün bir örnek var ve bu örneğe bükülen burun sanırım ahvalimizi de epeyce işaret ediyor.

Oysa, kendi coğrafyamızda gelişen ve bugün masada olan bu devasa pratik, akademi konusudur bir başka ülkede. İdeolojik, sosyolojik, kültürel bir çözümleme sahasıdır kendisini bilene ama maalesef biz, son elli yılına şahitlik ettiğimiz bir hareketin, Türkiye ve bölge denklemi içinde var olmayı başarma pratiğine bakarken dahi alaycı, küçümseyici olmayı tercih ediyoruz ki bu bile başlı başına bir dram.

Hiçbir şeyin siyasetini yapıp, her şeyin siyasetini yapana çemkiren bir görüntü var ortamda.

Siyaset sahasına daha yakından bakarsak, öncülük edenin, derleyip toplayanın ve bedelini yine en ağır ödeyenin Kürt siyaseti olduğunu görüyoruz. Dolasıyla kurmanın zorluğunu Kürde, yıkmanın ve bozmanın kolaycılığını kendimize hak görmemiz, bir tartışma konusudur evet.

Bakınız “ana muhalefeti eleştirme kolaycılığı” babından hareketle CHP’ye yönelen cümlelere hiza verenler, sanki DEM muhalefet partisi değilmiş gibi davranıp, her şeyi söyleme konusunda nasıl da bonkör davranıyorlar. DEM’i sol içinde görmeyenler, “sol dışı”na itme mevzusunda teorik cevvallik gösterenler, nedense konu CHP’ye geldiğinde yutkunuyorlar. Mesele eleştirmek, eleştirmemek değil. Mesele adil olup, olmamak.

Kürt siyasetinin pozisyonunu anlamak çok mu zor yoksa anlamamak bir tercih mi?

“Bir savaşın anatomisi” adlı kitapta, PKK’ye dair “Bugün çok büyümüş, değişik alanlarda örgütlenmiş, belki devlet değil ama bir devletten daha fazla kapsam ve sisteme kavuşmuş…” diyerek, önemli bir belirleme yapan Murat Karayılan’ın cümlesindeki yelpaze, aslında durumu ve süreci anlama konusunda bir mihenk taşı olabilir hepimize.

Bu çapta olan bir yapının, yani “devlet değil ama bir devletten daha fazla” olan bir gücün politikalarına bakarken, aldıkları kararları değerlendirirken, daha bütüncül gözlemlemek, yaklaşımlarını, stratejilerini daha doğru bir zemine oturtmak, en azından bunun çabasını göstermek, bakış açımıza çok şey katabilir. Yoksa her defasında Kürd’ün açtığı pencerelerin ceryanında kalmamız ve meseleye “Emperyalizm, Kürt Milliyetçiliği, Pragmatizm” üçlemesiyle bakarak, durduğumuz yeri hastalandırmamız kaçınılmaz olacaktır.

Savaşmanın handikapları ile barışmanın handikapları arasında çok fark olduğunu az buçuk okuması olan herkes bilir. Her ikisini aynı anda taşıyabilmenin, birbirini boşa düşürmeden götürebilmenin, politik sağlamlık ve maharet istediği ise tartışmasız.

Tam da bu nedenle, barış siyasetini, direnmenin bir biçimi olarak değil de iktidar ile anlaşmak, teslim olmak olarak okuyan ve bu okuma üzerine karşıtlık kuran vasat tutumun, sol cenahta kendisine alan açabilmesi gerçekten özeleştiriye muhtaç. Sırf Öcalan’ı küçümsediği ve sürece trip attığı için birinin yazısına tutunmak bile başlı başına kötü.

Barışı, direnmenin bir formu olarak görür, bölgesel düzeyde yaşanan gelişmelerin bağını bununla kurar ve somut koşulların somut tahliliyle, ortaya konan paradigmanın “kazan kazan” siyasetiyle nasıl şekil verildiğine yoğunlaşırsak, Kürt siyasetinin Ortadoğu cehenneminde belirleyen olabilmeyi nasıl başarabildiğini anlayabiliriz.

“Belirleyen” olma politikası, Kürt siyasetinin temel paradigması ve siyaset yapma biçimidir özetle. Kürt demokratik siyasetini, etkin ve canlı kılan asıl şeyin, yöneten olmaya çalışması değil, belirleyen pozisyonda kalmasıdır diyebiliriz.

Yöneten olmakla belirleyen olmak arasında oldukça derin bir fark olduğu ise kuşku götürmez

Daha somuta indirgersek, herhangi bir koalisyonun ortağı, parçası veya ana muhalefeti olmaktansa, onun belirleyeni olmayı tercih etmeleri, bir stratejik tutuma sahip olmaya içkindir. Kürt siyasetinin ideolojik omurgasını oluşturan yaklaşımlardan biri de budur bence.

Suriye ve Rojava politikasında bile belirleyici olmanın canlılığını, gücünü ve aklını bulabilirsiniz.

HTŞ hızla zorbalık ve zulmünü iktidara taşırken, SDG demokratik olmanın belirleyiciliğini sahaya yansıtan ve bunun siyasetini örgütleyen pozisyonunu korudu. Gücünün etkisini tüm sahaya yayarak, siyasal esnekliğini askeri, idari ve diplomasiye yansıttı. Bu yüzden SDG güçlü…

Öcalan’a da buradan hareketle bakarsak, yıllardır nasıl belirleyici olabildiğini biraz da olsa anlayabiliriz. Belirleyici olmanın siyaset aklını kuran ve onu bir kimlik haline getiren liderlik zekâsı, bugün onu her şeyin merkezine oturtandır da aynı zamanda. Devletin önüne geçemediği, engelleyemediği şey de işte budur.

Demirtaş’ın, demokratik siyasete yaklaşımında da belirleyen aktör olma karakterinin en yaratıcı kodları çok net görünür. Onu canlı, etkin ve vazgeçilmez kılan şeylerden biri de politik vizyonunun, karakterinde güçlü şekilde karşılık bulmasıdır.

Aynı tarzı Mazlum Abdi’de, İlham Ahmed’de de yakalamak mümkün.

Karayılan’ın “…belki devlet değil ama bir devletten daha fazla kapsam ve sisteme kavuşmuş…” dediği şeyin anlamı buralarda gizli olabilir.

Süreci anlamaya çalışan faniler olarak, belki de meseleleri okuma tarzımızı gözden geçirmeliyiz artık. Bir çok konuda haklı da olabiliriz ama haklı olmamız doğru yerde durduğumuz anlamına gelmiyor maalesef.

Benzer Haberler

İstanbul Barosu duyurdu l

19 Mart sürecindeki eylem yasakları hukuka aykırı bulundu

Akın Olgun yazdı |

“Bir devletten daha fazlası” üzerine

Meclis’te yeni taciz iddiası l

"Yönetici istismarına uğradım"

Komisyonda “çözüm raporu” hazırlığı |

Kurtulmuş siyasi parti temsilcileri ile görüşecek

Süreç için “yol temizliği” |

Hatimoğulları önerilerini tek tek sıraladı

14 ay geçti, Kürdistan hükümeti kurulamadı |

KDP ve KYB heyetleri 14. kez bir araya geldi