SOS Humanity’nin raporuna göre Avrupa Birliği’nin önceliği insan hayatı değil, sınır güvenliği; Libya ve Tunus’la yürütülen işbirlikleri göçmenleri ölüme itiyor.
HABER MERKEZİ – Almanya merkezli deniz kurtarma örgütü SOS Humanity, kuruluşunun 10. yılı dolayısıyla Akdeniz’deki göçmen ölümlerine ve Avrupa Birliği’nin insan haklarını ihlal eden göç politikalarına dikkat çeken bir rapor yayımladı.
“İnsanlık( dışılığ)ın sınırında Avrupa” (Grenzen der (Un-)Menschlichkeit) başlıklı rapor, Akdeniz’de kurtarılan 64 kurtarılmış göçmenin tanıklıklarına yer veriyor.
AB HAYATLARI HİÇE SAYIYOR
Avrupa Birliği’nin (AB) göç politikalarını sert bir şekilde eleştirildiği rapora göre AB’nin Libya ve Tunus ile yaptığı sınır iş birliklerinin göçmenlerin hayatlarını hiçe sayan bir sisteme dönüşmüş durumda.
Libya’da göçmenlerin keyfi tutuklamalara, zorla çalıştırmaya ve cinsel şiddete maruz kaldığı; Tunus’ta ise özellikle Sahraaltı Afrika’dan gelenlerin ırkçılıkla, cinsel şiddetle ve çöle terk edilme gibi uygulamalarla karşılaştığı aktarılıyor.
Raporda 2014 yılında İtalya’nın “Mare Nostrum” adlı arama-kurtarma programının sona ermesiyle birlikte, devletlerin denizde insan kurtarma sorumluluğundan çekildiği ve bu görevin büyük ölçüde sivil toplum kuruluşlarına bırakıldığı belirtiliyor.
Bu dönemde en az 25.000 kişinin Avrupa’ya ulaşmaya çalışırken yaşamını yitirdiği, sadece 2024 yılında bu sayının bin 719 olduğu ifade ediliyor.
Bianet’ten Vartan Halis Yıldırım’ın rapora ilişkin haberine göre, AB Libya ve Tunus’taki sahil güvenlik yapılarına 2015’ten bu yana 242 milyon Euro aktarıldı. Buna karşın SOS Humanity’nin yürüttüğü tüm kurtarma çalışmalarının toplam maliyeti sadece 42 milyon Euro. Bu fark, Avrupa’nın önceliğinin sınır güvenliği olduğunu gözler önüne seriyor.
4 MADDELİK ÇAĞRI
SOS Humanity, Avrupa Birliği’ne ve özellikle Almanya’ya dört maddelik net bir çağrıda bulunuyor:
- AB, denizden insan kurtarma görevini kamusal ve yasal bir sorumluluk olarak üstlenmeli.
- Libya ve Tunus’la olan tüm sınır güvenliği işbirlikleri derhal sonlandırılmalı.
- Ortak, kamusal ve insan haklarına uygun bir Avrupa kurtarma programı kurulmalı.
- Ve dışsallaştırma politikası terk edilerek, göçmenlerin yaşam hakları üçüncü ülkelere havale edilmemeli.