Gerçeğe yeni ses
Nûmedya24

Bakırhan Yerel Yönetimler Toplantısı‘nda konuştu |

Kardeşlikte eşitlik hukuku vurgusu

Bakırhan Yerel Yönetimler Toplantısı‘nda konuştu |

DEM Parti Eş Genel Başkanı, Öcalan’ın “kardeşlik hukuku” mesajını hatırlatarak, “Eşitçe ortak yaşamın adı, kardeşlik hukukudur” dedi. Kayyımların geri çekilmesini isteyen Bakırhan, “Barışın adresi yereldir, Meclis’te hukuki karşılığı bulunmalıdır” çağrısında bulundu.

HABER MERKEZİ – Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti), “Demokratik Yerel Yönetimlerle Demokratik Topluma” şiarıyla Diyarbakır’da gerçekleştirdiği ara dönem toplantısında yerel yönetim pratiğini ve siyasi çözüm sürecini bir arada değerlendirdi.

Çand Amed Kongre Merkezi’nde yapılan toplantıya DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, birçok belediye eşbaşkanı ve yerel yönetici katıldı.

Toplantının açılışında Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Doğan Hatun ve DEM Parti Yerel Yönetimlerden Sorumlu Eşbaşkanı Serra Bucak, halka hizmet ve toplumsal barış vurgusu yaptı. Bucak, “Yükümüz ağır ama bu eksende çalışmalarımızı daha da güçlendireceğimiz bir dönemin arifesindeyiz” sözleriyle yerel yönetimlerin artan sorumluluğuna dikkat çekti.

ÖCALAN’IN MESAJINA ATIF

Toplantının devamında konuşan Eş Genel Başkan Tuncer Bakırhan, PKK lideri Abdullah Öcalan’ın son görüşmelerinde gündeme getirdiği “kardeşlik hukuku” ve “yeni toplumsal sözleşme” kavramlarını merkeze aldı.

Bakırhan, “Kardeşlik hukuku Sayın Öcalan’ın dediği gibi eşitlik hukukudur. Demokratik bir zeminde eşitçe ortak yaşamdır. Yeni toplumsal sözleşme, eşitlik ve kardeşlik hukukuna dayalı bir Türkiye’nin anahtarıdır” dedi.

BARIŞIN ADRESİ YERELDİR VE MECLİS’TE KARŞILIĞINI BULMALI

Kürt sorununun çözümünün yalnızca iyi niyet beyanlarıyla değil, hukuki çerçeveyle mümkün olabileceğini vurgulayan Bakırhan, “Barış ve çözüm süreci sadece toplumsal değil, aynı zamanda hukukidir. Bunun adresi TBMM’dir. Meclis, bu kardeşlik hukukunun yasallaşacağı zemindir” ifadelerini kullandı.

“Yıllardır konuşuyoruz ama bir türlü karşılıklı bir mutabakatın oluşmaması ve bunun yazılı bir hukuksal metin haline getirilmemesi, meselenin en temel sorunudur” diyen Bakırhan, çözümün yalnızca siyasi iradeyle değil, yapısal dönüşümle gerçekleşebileceğini belirtti.

KAYYIM UYGULAMALARINA DİKKAT ÇEKTİ

Konuşmasında kayyım politikalarına da sert eleştiriler getiren Bakırhan, “Halkın iradesinin yok sayıldığı, hapsedildiği bir yerde kardeşlik hukukunu nasıl anlatacağız?” diyerek, kayyım atamalarının barış söylemiyle çeliştiğini ifade etti.

DEM Parti’nin yönetimindeki 13 belediyeye kayyım atandığını hatırlatan Bakırhan, “Bu uygulamaları yapanlara soruyorum: Siirtli Koçerler bu koşullarda nasıl inanacak yeni bir toplumsal sözleşmeye?” diye sordu. Mardin Büyükşehir Belediyesi’ne atanan kayyımı da eleştirerek, Ahmet Türk’ün ve yönetiminin göreve iade edilmesini istedi.

BARIŞ YERELDEN FİLİZLENİR

Yerel yönetimlerin çözüm sürecinde üstleneceği role dikkat çeken Bakırhan, “Gerçek bir toplumsal uzlaşma Mardin’den başlar, Van’dan, Colemêrg’ten başlar. Bu yerel zeminden büyüyerek Türkiye’yi kapsayacak” dedi.

Bakırhan, yerel demokrasiyi güçlendirmenin aynı zamanda devletin demokratikleşmesinin bir aynası olduğunu vurguladı: “Katı merkeziyetçiliği sürdürmek çağ dışı bir yaklaşım. Yerel demokrasi güvenliğin ve toplumsal barışın güvencesidir.”

“MEDYA BARIŞI DİNAMİTLİYOR‘‘

Konuşmasında iktidara yakın medyaya da eleştiriler yönelten Bakırhan, kullanılan dili “rahatsız edici, dışlayıcı ve çatışmacı” olarak tanımladı. “Barış süreci dille şekillenir” diyen Bakırhan, medyanın toplumsal barışa katkı sunacak bir dil benimsemesi gerektiğini belirtti.

“Siyasi tutsak” kavramına dair yürütülen tartışmaları da ele alan Bakırhan, “Selahattin Demirtaş’a, Figen Yüksekdağ’a siyasi tutsak demeyecekmişiz. Ne diyeceğiz? Eşya adıyla çağrılır. Onlar siyasi rehineyse, bunu da tartışalım” dedi.

Bakırhan konuşmasını, barış süreci için kararlılık mesajı vererek tamamladı:

“Yeni bir döneme girdik. Bu dönem eskisi gibi olmayacak. Yeni bir dil, yeni bir pratik, daha kapsayıcı bir yaklaşım gerekiyor. Yerel yönetimler bu sürecin öncüsüdür. Çözüm sürecinin geleceği yerel yönetimlerin bilgisine, iradesine bağlıdır.”

Toplantı basına kapalı oturumlarla devam etti.

Benzer Haberler