BM Suriye Özel Temsilcisi Geir O. Pedersen, Süveyda’daki gelişmeler ve geçiş dönemiyle ilgili değerlendirmelerde bulundu. “Sadakat, temsil ve güvenceyle inşa edilir” diyen Pedersen, İsrail’in saldırılarını da kınadı.
HABER MERKEZİ – Birleşmiş Milletler (BM) Suriye Özel Temsilcisi Geir O. Pedersen, Süveyda’da yaşanan son çatışmalar ve genel olarak Suriye’deki siyasi geçiş süreci hakkında al Majalla dergisine verdiği yazılı röportajda önemli değerlendirmelerde bulundu.
Pedersen, devlete sadakatin askeri yöntemlerle değil, halkın devlete olan güveniyle sağlanabileceğini vurguladı. “Vatandaşlar, devletin kendilerini temsil ettiğini, koruduğunu ve eşit davrandığını hissettiklerinde aidiyet geliştirirler. Aksi takdirde bu, güçle dayatılan bir yapı olur ve kalıcı olamaz.”
Süveyda’daki gerilimin, Alevilerin yaşadığı bölgedeki çatışmalardan farklı olduğunu belirten Pedersen, tüm tarafların daha öngörülü davranması durumunda olayların bu noktaya gelmeyeceğini söyledi. Sükûnetin sağlanmış olmasından memnuniyet duyduğunu belirten BM Temsilcisi, şu uyarıyı yaptı: “Şam makamları ile yerel aktörler arasında, hem devletin kurumsal varlığını güvence altına alacak hem de Suveyda halkının kendi işlerinde söz sahibi olmasını sağlayacak gerçek bir diyalog kurulmalıdır.”
GEÇİŞ SÜRECİ VE MEŞRUİYET VURGUSU
Suriye’deki geçiş sürecinin hassas doğasına dikkat çeken Pedersen, egemenlik ilkesinin bu dönemde katı bir biçimde uygulanmasının sorunlu olacağına işaret etti: “Suriye onlarca yıl süren baskının ardından geçiş sürecinde. Bu dönemin gerçekliği dikkate alınmadan güç kullanımı meşruiyet üretmez.”
BM Temsilcisi, güvenliğin ve istikrarın, ancak kapsayıcı ve güvenilir bir siyasi geçiş ile mümkün olabileceğini vurguladı. Meşruiyetin dış aktörlerce değil, Suriye halkı tarafından verilebileceğinin altını çizdi.
İsrail’in Suriye topraklarına yönelik hava saldırılarını bir kez daha kınayan Pedersen, bu tür eylemlerin Suriye’nin egemenliğini ihlal ettiğini ve derhal sona ermesi gerektiğini söyledi. BM Güvenlik Konseyi’ne verdiği brifinglerde de bu tutumunu açıkça dile getirdiğini vurguladı.
Bazı Dürzi liderlerin gündeme getirdiği uluslararası koruma çağrıları ile ilgili soruya ise Pedersen şöyle yanıt verdi: “BM veya başka güçlerin müdahalesini beklemek gerçekçi değil. En doğru çözüm, diyalog ve karşılıklı mutabakata dayalı düzenlemelerdir.”
İHLALLERİN SONA ERDİRİLMESİ ÇAĞRISI
Sosyal medyada yayımlanan ihlallere ilişkin görüntüler hakkında da konuşan Pedersen, bu ihlalleri kınadı ve bağımsız, şeffaf soruşturma mekanizmaları kurulması gerektiğini söyledi: “Bu olaylara karışan herkes yargı önünde hesap vermelidir. Sadece sözlü kınamalar değil, somut adımlar atılmalıdır.”
Geçici hükümetin sorumluluklarını yerine getirmesinin önemine vurgu yapan Pedersen, yaklaşan Halk Meclisi seçimlerinin gerçek bir katılımcılıkla yapılmasının gerekliliğine işaret etti. Meşruiyetin temelinin temsil, şeffaflık ve kapsayıcılık olduğunu söyledi. “Suriye yeniden inşa edilecekse, bu halkın tüm kesimlerini kapsayan bir anayasal ve yönetişim sistemiyle mümkün olacaktır.”
Pedersen, röportajın sonunda şunu vurguladı: “Güvenlik ve istikrarın sağlanması ile siyasi geçiş birbiriyle ayrılmaz konulardır. Bu geçişin başarısı, Suriye’nin geleceğini inşa etmede anahtar rol oynayacaktır.”