Fransa’da çevreyi tehdit eden yeni pestisit yasasına karşı bir öğrencinin başlattığı dilekçe kampanyası 500 bini aştı. Tartışmanın odağında ise “Duplomb Yasası” var.
HABER MERKEZİ- Fransa’da büyük tepki toplayan Duplomb Yasası’na karşı başlatılan çevrim içi dilekçe, 500 bin imza barajını aşarak Ulusal Meclis’te kamuya açık bir tartışmanın kapısını araladı. Ancak bu tarihi gelişme, yasanın yeniden oylanacağı ya da iptal edileceği anlamına gelmiyor.
Yasa, 8 Temmuz’da sağcı senatör Laurent Duplomb’un önerisiyle kabul edilmiş, çevre ve sağlık örgütleri tarafından sert şekilde eleştirilmişti. Tepkinin merkezinde ise, Fransa’da yasaklanmış olan ancak Avrupa genelinde hâlâ izin verilen bir pestisit olan asetampirid’in istisnai olarak yeniden kullanımına izin verilmesi yer alıyor.
Yasanın kabulünden sadece iki gün sonra, 23 yaşındaki üniversite öğrencisi Eléonore Pattery tarafından başlatılan dilekçe kısa sürede viral hale geldi. Özellikle oyuncu Pierre Niney ve sol görüşlü milletvekillerinin sosyal medya üzerinden verdiği destek sayesinde dilekçe, Cumartesi akşamı itibarıyla 600 bine yakın imzaya ulaştı.
MECLİS’TE BİR İLK OLABİLİR
Fransa Beşinci Cumhuriyeti tarihinde ilk kez bir dilekçe, meclis genel kurulunda tartışmaya açılabilir. Ulusal Meclis Başkanlar Konferansı, en az 30 farklı bölgeden imza gelmesi hâlinde kamuya açık bir oturum düzenlenmesine karar verebiliyor. Ancak bu tartışma yalnızca dilekçeyle sınırlı olacak; Duplomb Yasası’nın içeriği yeniden oylanmayacak.
Tarım Bakanlığı konuya dair yorum yapmazken, muhalefet partileri ve çevreci gruplar süreci “kamusal farkındalık” açısından tarihi olarak değerlendiriyor.
“BU YASA BİLİMSEL VE ETİK BİR FELAKETTİR”
Pattery’nin dilekçesinde yasa, “bilimsel, etik, çevresel ve sağlık açısından bir skandal” olarak nitelendiriliyor. Pestisit üreticileri, özellikle pancar ve fındık üreticileri, bu maddenin yeniden kullanılmasını savunurken; arıcılar, çevreciler ve halk sağlığı savunucuları bunun “arı katili” olduğunu ve insan sağlığı üzerindeki etkilerinin yeterince araştırılmadığını söylüyor.
Sol partiler, dilekçenin Meclis’in Eylül ayında yeniden toplandığında gündeme alınmasını talep ediyor. La France Insoumise (Boyun Eğmeyen Fransa) lideri Jean-Luc Mélenchon, “Bu yasa hem gezegenimizi hem sağlığımızı tehlikeye atıyor” diyerek dilekçeye destek verdi. Sosyalist lider Boris Vallaud da “Yasanın toplumda hiçbir meşruiyeti yok” diye konuştu.
Ekolojist lider Marine Tondelier, “Ekoloji karşı atağa geçti” derken, eski çevre bakanı Delphine Batho Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’a çağrıda bulunarak yasanın onaylanmamasını istedi.
TARIM LOBİLERİ YASAYI GEÇİRMEKTE KARARLI
Tarım lobileri ise dilekçeye ve çevreci tepkilere karşı. Ülkenin en büyük çiftçi sendikası FNSEA’nın başkanı Arnaud Rousseau, Fransız tarımının “Avrupa’daki rakiplerinden daha katı normlarla” çalışmak zorunda bırakılması halinde yok olacağını savundu. Genç çiftçiler sendikasından Quentin Le Guillous ise dilekçenin yasayı geri çektirmesinin “büyük bir zaman kaybı” olacağını söyledi.
Yasanın kabulü sırasında Meclis’te yaşanan “hızlandırılmış” süreç de tartışma konusu. Sol partiler, usul hatası gerekçesiyle 11 Temmuz’da Anayasa Konseyi’ne başvurarak yasanın iptalini istedi.
×DUPLOMB YASASI NEDİR?
8 Temmuz 2025’te Fransız Parlamentosu’nda kabul edilen Duplomb Yasası, Avrupa’da hâlâ izin verilen ancak Fransa’da uzun süredir yasaklı olan asetampirid adlı pestisitin yeniden sınırlı koşullarda tarıma sokulmasını öngörüyor. Bu madde, özellikle pancar ve fındık üreticileri tarafından talep ediliyor; alternatiflerinin olmadığını ve Avrupa’daki rakiplerle rekabet etmekte zorlandıklarını savunuyorlar.
Ancak asetampirid, neonikotinoid grubuna ait bir kimyasal. Bu grup, bilimsel çalışmalarda arı ölümleri ve potansiyel sağlık riskleriyle ilişkilendiriliyor. Çevre ve sağlık örgütleri yasaya, “tüm bilimsel uyarılara rağmen endüstri çıkarlarının öncelenmesi” nedeniyle sert şekilde karşı çıkıyor.
Yasa, teklif sahibi olan sağcı senatör Laurent Duplomb’un soyadıyla anılıyor. Duplomb, aynı zamanda güçlü tarım lobileriyle yakın ilişkileriyle biliniyor ve çevreciler tarafından “endüstri yanlısı politikaların yüzü” olarak eleştiriliyor.