Gerçeğe yeni ses
Nûmedya24

İsrail Gazze’de bir ‘Güney Afrika anı’ ile mi karşı karşıya? |

BM Soruşturma Komisyonu 'soykırım' dedi

İsrail Gazze’de bir ‘Güney Afrika anı’ ile mi karşı karşıya? |

BM’nin Bağımsız Soruşturma Komsiyonu, İsrail’in soykırım yaptığına dair rapor yayımladı. BBC, İsrail’e yönelik artan tepkilerden hareketle Güney Afrika’daki ırkçı apartheid rejimi ile benzerlik kurdu ve ulusalararası izolasyon nedeniyle İsrail’in bir “Güney Afrika anı” ile karşı karşıya olup olmadığını sorguladı.

HABER MERKEZİ – İsrail Gazze Şeridi’ne yönelik yeni bir kara harekatı başlattı ve 7 Ekim 2023’ten beri süren saldırılar sonucunda yaşamını yitirenlerin sayısı da 65 bine dayandı.

İsrail’in saldırıları hakkında Birleşmiş Milletler (BM) Soruşturma Komisyonu da dikkat çekici bir rapor yayımladı. Raporda İsrail’in soykırım yaptığı kaydedildi ve Başbakan Benjamin Netanyahu dahil üst düzey İsrailli yetkililer soykırımı teşvik etmekle suçlandı.

×Nazi Almanyası’nın Yahudilere yönelik soykırımın ardından kabul edilen 1948 BM Soykırım Sözleşmesi, soykırımı “ulusal, etnik, ırksal veya dinsel bir grubu tamamen veya kısmen yok etme niyetiyle işlenen suçlar” olarak tanımlıyor.

SOYKIRIM İÇİN BEŞ ŞARTTAN DÖRDÜ TESPİT EDİLDİ

Gazze’deki olayların soykırım sayılabilmesi için, şu beş eylemden en az birinin gerçekleşmiş olması şartı aranıyordu:

Öldürme, ciddi bedensel veya ruhsal zarara yol açma, Filistinlilerin tamamının veya bir kısmının yok olmasını sağlayacak yaşam koşullarını kasten zorlama ve doğumları engellemeyi amaçlayan önlemler alma.

BM Komisyonu’na göre, İsrail bu suçlardan dördünü işledi.

Savaşın başlangıcından bu yana derlenen mağdur ve tanık ifadeleri, doktorlarla yapılan görüşmeler, doğrulanmış açık kaynaklı belgeler ve uydu görüntüleri analizleri delil olarak gösterildi.

Komisyon ayrıca Netanyahu ve diğer yetkililerin açıklamalarının “soykırım niyetinin doğrudan kanıtı” olduğu sonucuna vardı. Raporda, Netanyahu’nun Kasım 2023’te İsrail askerlerine yazdığı ve Gazze operasyonunu komisyonun İbranice İncil’de “tamamen yok etme amaçlı kutsal savaş” olarak tanımladığı duruma benzeten bir mektuba yer verildi.

Raporda ayrıca İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog ve eski savunma bakanı Yoav Gallant’ın da isimleri yer alıyor.

PILLAY: RUANDA’DAKİ SOYKIRIMA BENZİYOR

İşgal Altındaki Filistin Toprakları Soruşturma Komisyonu Başkanı ve eski Uluslararası Ceza Mahkemesi hakimi Navi Pillay’a göre, Gazze’de yaşananlar tam anlamıyla soykırım. Pillay, şöyle dedi:

דBu vahşet suçlarının sorumluluğu, yaklaşık iki yıldır Gazze’deki Filistinli grubu yok etmek amacıyla soykırım kampanyası düzenleyen en üst düzey İsrail yetkililerine aittir.”

1994 yılında 1 milyondan fazla insanın öldürüldüğü Ruanda’da BM mahkemesine başkanlık eden Güney Afrikalı Pillay, Gazze’deki durumun da benzer olduğunu söyledi. Pillay, “Ruanda soykırımındaki gerçeklere baktığımda, buna çok ama çok benziyor. Kurbanlarınızı insanlıktan çıkarıyorsunuz. Onlar hayvan, bu yüzden vicdanınız olmadan onları öldürebilirsiniz” dedi.

İSRAİL RAPORU REDDETTİ

Bu arada İsrail, komisyonla işbirliği yapmayı reddetti. İsrail’in Cenevre’deki diplomatik misyonu, komisyonu İsrail’e karşı siyasi bir gündem izlemekle suçluyor.

İsrail Dışişleri Bakanlığı ise raporu kesin bir dille reddederek, raporun “çarpıtılmış ve yanlış” olduğunu söyledi.

KOMİSYON RAPORU BM’Yİ BAĞLAMIYOR

Öte yandan BM Soruşturma Komisyonu’nun 72 sayfalık hukuki analizi, bugüne kadarki en güçlü BM bulgusu olmasına rağmen, kurum bağımsız ve BM adına resmi bir bağlayıcılığı bulunmuyor.

BM nezdinde de henüz soykırım terimi resmen kullanılmış değil.

BİR “GÜNEY AFRİKA ANI” MI?

Gazze’deki savaşa karşı ulusalararı tepkiler artarak sürüyor. Bu durum kararlılığını pek etkilemiş gibi görünmüyorsa da İsrail’in uluslararası izolasyonuna yol açabilir. Bu konuyla ilgili BBC’den Paul Adams “İsrail, Gazze konusunda bir ‘Güney Afrika anı’ ile mi karşı karşıya?” başlıklı bir analiz kaleme aldı.

“Siyasi baskı, ekonomik, sportif ve kültürel boykotların bir araya gelerek Pretorya’yı apartheid’den vazgeçmeye zorladığı bir ‘Güney Afrika anı’na mı yaklaşıyoruz?” denilen analizde, Adams, hem İsrail içinde hem de uluslararası alanda yükselen tepkilere dikkat çekti ve bunları Güney Afrika’da apartheid rejimi döneminde yaşananlarla kıyasladı.

İSRAİL’DE DE APARTHEID REJİMİ İŞARETLERİ

İsrail’in iki eski başbakanı, Ehud Barak ve Ehud Olmert, Netanyahu’yu İsrail’i uluslararası alanda dışlanmış bir ülke haline getirmekle suçluyor. Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin çıkardığı tutuklama emri Netanyahu’nun tutuklanma riski olmadan seyahat edebileceği ülke sayısını azalttı.

BM’de İngiltere, Fransa, Avustralya, Belçika ve Kanada’nın da aralarında bulunduğu çok sayıda ülke, Filistin’i devlet olarak tanımayı planladıklarını açıkladı.

Eurovizyon şarkı yarışmasında İsrail’in temsil edilmesi halinde pek çok Avrupa ülkesi boykot kararı alabileceğini duyurdu.

Hollywood’da aralarında Oscarlı oyuncuların da bulunduğu binlerce kişi İsrail’e tepki olarak İsrail firmalarını boykot etme kararı verdi ve bunun büyümesi için çağrıda bulundu.

Çok sayıda ülkeden aktivistin katıldığı Küresel Sumud Filosu’na destek ve katılımlar artıyor.

İsrail ile ilişkilerini normalleştiren Arap ve İslam ülkeleri, İsrail’in Katar’daki saldırısı sonrasında geri adım atmak zorunda kaldı ve İsrail’e yönelik yaptırımların gündeme gelmesini istedi.

BBC analizinde bütün bu adımlar sıralandıktan sonra şöyle denildi:

ד1960’lardan Güney Afrika’ya uygulanan yaptırımların bir özelliği de, Güney Afrika’daki beyaz azınlık hükümetinin ülkedeki siyah çoğunluğa karşı uyguladığı ırk ayrımcılığı ve ayrımcılık politikası olan apartheid’in sona ermesine kadar geçen sürede, 1990’larda bir dizi kültürel ve sportif boykottu. İsrail’de de aynı şeyin olmaya başladığına dair işaretler var.”

“İSRAİL’İN ULUSLARARASI KONUMU HİÇ BU KADAR KADAR ZAYIFLAMAMIŞTI”

Analizde 2017-2021 yılları arasında İsrail’in Almanya Büyükelçisi olarak görev yapan Jeremy Issacharoff’un görüşlerine de yer verildi. Issacharoff, İsrail’in uluslararası konumunun bu kadar “zayıfladığı” bir dönemi hatırlamadığını söyledi. Bununla birlikte Issacharoff, İsrail’in diplomatik izolasyonunun geri döndürülemez olduğuna inanmıyor ve ekliyor:

“Güney Afrika’da bir anda değiliz ama Güney Afrika’da bir anda olma ihtimali olan bir andayız.”

“YAPTIRIMLAR GEREKLİ”

Apartheid rejiminin sona ermesinden on yıl sonra Güney Afrika’da büyükelçi olarak görev yapan Ilan Baruch, artık İsrail işgalini savunamayacağını söyleyerek 2011 yılında diplomatik görevinden istifa etmişti. Baruch, İsrail’e yönelik yaptırımların gerekli olduğuna inanıyor ve “Güney Afrika’nın diz çökmesi böyle oldu” diyor.

×

APARTHEID NEDİR?

Ayrı olmak anlamındaki bu kelime 1948-1994 yılları arasında Güney Afrika’da beyaz azınlık tarafından siyahlara yönelik hayata geçirilen ırkçı rejimi tanımlamak için kullanıldı.

Rejimin temel özelliği beyazların siyahlardan ve beyaz olmayan herkesten üstün olduğu iddiasıydı. Apartheid rejimi, Güney Afrika Cumhuriyeti ile o zamanlar buraya bağlı bulunan Namibya’da 1948-1994 yılları arasında iktidarda bulunan Ulusal Parti hükûmeti tarafından resmî devlet politikası olarak uygulandı ve bu doğrultuda çıkarılan yasalarla ırksal ayrımcılık korundu.

Bu rejim döneminde kesin bilinmemekle birlikte binlerce kişinin ırk ve ten renginden dolayı ayrımcılığa maruz kaldığı, öldürüldüğü, işken gördüğü belgelendi. 27 yıl hapiste tutulan ve ömrü boyunca ırkçı rejimle mücadele eden Nelson Mandela’nın 1994’te devlet başkanı seçilmesiyle birlikte apartheid rejimi sona erdi. Bu dönemde geçmişle yüzleşme için kurulan komisyon ve başka pek çok ulusylararası bağımsız araştırma ve soruşturma rejimin işlediği suçlara ilişkin kanıtlar ortaya çıkardı.

Benzer Haberler