İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu ve 10 yönetim kurulu üyesinin yargılandığı dava, savcının esas hakkındaki mütalaasını hazırlaması için 5 Ocak 2026’ya ertelendi. Duruşmada çok sayıda baro başkanı ve uluslararası gözlemci yer aldı.
HABER MERKEZİ – İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu ile 10 yönetim kurulu üyesinin yargılandığı davada, mahkeme esas hakkındaki mütalaanın hazırlanması için duruşmayı 5 Ocak 2026 tarihine erteledi. Davaya Silivri’deki Marmara Kapalı Ceza İnfaz Kurumu karşısındaki duruşma salonunda devam edildi.
İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya, Kaboğlu ve beraberindeki 10 yönetici ile avukatları katıldı. Duruşmada Türkiye’nin farklı şehirlerinden baro başkanları avukat olarak, Avrupa’dan ise baro temsilcileri gözlemci olarak hazır bulundu.
‘YARGILAMA CEZAEVİNDE YAPILAMAZ’
Avukat Turgut Kazan, yaptığı savunmada duruşmaların cezaevi yerleşkesinde yapılmasını eleştirerek, bunun adil yargılanma ilkesine aykırı olduğunu vurguladı.
Kazan ayrıca, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarına atıfta bulunarak, bu tür davaların ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini ve beraat kararının insan hakları açısından tarihi bir sorumluluk taşıdığını dile getirdi.
MAHKEMEDEN 4 GÜNLÜK DURUŞMA PLANI
Beyanların ardından cumhuriyet savcısı, esas hakkındaki mütalaayı sunmak üzere dosyanın kendisine gönderilmesini talep etti.
Mahkeme heyetinin kararları şöyle:
Duruşmanın Silivri Cezaevi yerleşkesinde yapılmasına ilişkin itirazın İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesi,
Dosyanın esas hakkındaki mütalaanın hazırlanması için savcılığa gönderilmesi.
Duruşma 5 Ocak 2026’ya ertelenirken, mahkeme 6, 7, 8 ve 9 Ocak 2026 tarihlerinde de duruşmalara devam edileceğini açıkladı.
NE OLMUŞTU?
İstanbul Barosu, 21 Aralık 2024’te sosyal medyada yaptıkları bir paylaşımla Kuzey ve Doğu Suriye’de yaşamını yitiren gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin’e ilişkin etkin bir soruşturma yürütülmesini talep etmişti.
Baro, “Basın mensuplarının çatışma bölgelerinde hedef alınmasının Uluslararası İnsancıl Hukukun ve Cenevre Sözleşmesi’nin ihlali niteliğinde” olduğunu belirtmiş, Roma Statüsü’ne de atıfta bulunarak “savaşa taraf olmayan sivillerin hedef alınmasının savaş suçu olduğunu” vurgulamıştı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, İstanbul Barosu Yönetim Kurulu’nu bu paylaşımları nedeniyle “Basın ve yayın yolu ile terör örgütü propagandası yapmak” ve “Basın ve yayın yolu ile halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak” ile suçlamıştı.
Başsavcılık iddianamesinde Bilgin hakkında yürütülen bir soruşturma ve davayı, Daştan hakkında da yürütülen iki soruşturmayı “terör örgütü” bağlantısı gerekçesi olarak göstermişti.
Gazeteciler Daştan ve Bilgin hakkında kesinleşmiş bir mahkeme kararı bulunmuyor.
