Gerçeğe yeni ses
Nûmedya24

Kader diyemezsin, sen kendin ettin I

Kader diyemezsin, sen kendin ettin I

Erbaş’ın dua tekmili sermayenin işini sorunsuz halletmesine açılan yolun ruhani versiyonu. İktidar, sermaye için İklim Kanunu çıkarmış, şirketler için zeytinlik tahsis etmiş, daha ne olsun! 

Güler YILDIZ

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, yangınlarda, 8 ilde toplamda 1168 binanın zarar gördüğünü söyledi.

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş da camilerde “yağmur duası” fetvası verdi ve Şırnak’a giderek, Gabar yanarken “yağdır mevlam su” dedi.

Oysa ilki; zarar gören binayı sayacağına, ağacı, hayvanı, yaban yaşamın tüm canlılarını, tarlayı sayacaktı.

İkincisiÜ ’yağdır mevlam su’ diyeceğine, bu yangınlara sebep olanlara Allah’tan bela isteyecek, adalet duası ettirecekti.

Olmadı. Olmaz da.

Sermayeye yukardan bela dilemek, devletin şükür, kader, “tevekkül” siyasetini pek bi aşardı. Aşmasındı.

Tanrı’nın cevabını en iyi Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü biliyor. 10 günlük hava tahminine göre şimdilik yağmur ve olasılığı, ülkenin kuzey-doğu aksına sıkışmış durumda. Bir ara Hakkari taraflarına kadar inip çıkacak. O vakit:

“Biz duamızı ettik, daha ne yapalım?” diyecek Erbaş, haftalık iş gezisinin pek muhtemel sonuçlarına bakarak.

Aklın yerine bu ‘sempatikliğe’ sığınmak her daim çok kullanışlı olmuştur. Çünkü manipüle edilmiş bozkır kitlesinin tam da bu pratiğe gereksinmesi vardır. Neydi o öyle İzmir Valisi’nin “kader değil enerji şirketleri” deyişi? Şirk koşmak gibi bir şey. Sanırım Vali hala yerinde duruyor, bir sonraki kararnameye kadar başına bir şey gelmezse elbet.

NİYE ŞIRNAK? NEDEN ŞIRNAK? NASIL ŞIRNAK?

“Değerli Şırnaklılar, şu anda ülkemizin farklı bölgelerinde bir süredir devam eden ve ciğerlerimizi yakan orman yangınlarının bir an önce sona ermesi için bu akşam yatsı namazı sonrası tüm camilerimizde dualar edeceğiz. Rabb’im kabul eylesin inşallah.”

Türkiye’nin Vatikanı Diyanet’in başındaki Erbaş’ın yukarıdaki yağmur duasını Şırnak’ta vermesinin de birçok anlamı var. Boşuna gitmedi oraya. “Daha çok yangın çıkacak Allah’ın izniyle, müdahale etmeyin, kaderdir kader. Dua edin, baktınız geçer.”

Şırnak en çok yakılandır. Besta’sı, Gabar’ı her yaz başı sistematik olarak yanar. Alışmıştır yanmaya Şırnak. Her tepede kalekollar/ karakollar, nerede bir yeşil kitle varsa yakmak için konumlandırılmıştır.

Tonlarca ağaç kesilmiştir zaten. İş makinelerinin, hızarların giremeyeceği yerler de kalekollardan atılan ateşle, bombalarla, olmadı yangın söndürmeye gitmeyen THK uçaklarının orman yakmak için kullanılmasıyla yakılmıştır. Ardından hummalı yol açmalar, ardından şantiye kurulumları, ardından sondaj derken büyük müjdeler çağı başlar. Çağ yangını bir çağ müjdesidir devletin literatüründe.

BİR AFET SIRASINDA AKIL VE BİLİM DEVREYE GİRMİYORSA EĞER…

Katlanarak artan bir yangın modellemesinden söz ediyoruz. Bunun iklim değişikliği kaynaklı etkisi yüzde 1’e denk geliyor. Sadece 2025 yılında 2098 orman yangını çıkmış. THK’nin bu yangınlara müdahale etmesi beklenen 27 uçağı , 105 helikopteri var. Uçaklardan üçü 15 ton su kapasiteli ama kullanılmıyor çünkü satışa çıkarıldı.

Yalnızca bu yıl 90 bin hektarlık orman yandı. Bu alan 128.571 futbol sahası demek. Bir Kayseri demek. İzmir kent merkezi büyüklüğünde bir alan demek…

Erbaş’ın dua tekmili sermayenin işini sorunsuz halletmesine açılan yolun ruhani versiyonu. İktidar, sermaye için İklim Kanunu çıkarmış, şirketler için zeytinlik tahsis etmiş, daha ne olsun!

Oysa bu tür afetlerle başa çıkabilmek için doğa bilimi, çevre mühendisliği ve afet yönetiminde uzmanlaşmış devlet politikalarına ihtiyaç duyulmalıydı, değil mi? Erbaş kişisel olarak dua etmek istiyorsa o ayrı. Ama bunu toplumun ihtiyacı olarak gösterilmesi, arka planda çalışan iş makinelerinin gürültüsünü boğmuyor, dua sırasındaki sakinlik o gürültüyü daha iyi duymamızı sağlıyor.

PERSPEKTİF İHTİYACI

İçinden geçtiğimiz bu zor süreç, aklın, bilimin ve daha etkili bir kriz yönetiminin eksikliğiyle şekillenen bir dramaya dönüşmüş durumda. Ne yazık ki, sadece dua etmek yerine, gerçek anlamda yangınların söndürülmesine yönelik adımlar atılması gerekiyor. Ağacı bir ısıtma aracı olarak değil, bir barınma ve yaşam unsuru olarak görmek gerekiyor. 2 B arazileri (ormana kıyı yerleşim yerleri) ile ilgili engelin önünü aç, dereleri ve nehirleri HES’lerle boğup şirketlerin tekeline bırak, toprağı kurut, üstüne bir de elektrik kontağı çıkar, olmadı eline bidon al orman yak ve bir duanın her şeyi çözecek gücü olduğuna inan ve inandır!

Erbaş’ın yağmur duasının yanına damacanayla, eşofmanla, pet şişeyle yangın söndürmeye giden halkı ekliyor, buna sebep olanları da iki yakada inim inim inlemeye, o yaktıkları ateşle sınanmaya havale ediyorum.

Tez zamanda…

Benzer Haberler