İdare ve Gözlem Kurulları binlerce mahpusun koşullu salıverilmesini çeşitli gerekçelerle engelliyor. Son olarak Selçuk Mızraklı’nın denetimli serbestlik hakkının kurul tarafından engellenmesi bu tartışmayı yeniden gündeme getirdi. Peki bu kurullar tahliye engeline hangi gerekçeleri sunuyor, kaç mahpusun tahliyesi engellendi?
Hacı BİŞKİN
Cezaevlerinde görev yapan İdare ve Gözlem Kurulları, hükümlülerin tahliyesini ‘iyi hal’ veya ‘örgütten ayrılmama’ gibi gerekçelerle ertelemesiyle yeniden gündeme geldi. Adalet Bakanlığı’nın 2024’te açıkladığı verilere göre 8 bin 521 kişinin tahliyesi engellendi. Ancak bu sayıların daha yüksek olduğu tahmin ediliyor.
KURUL KİMLERDEN OLUŞUYOR?
İdare ve Gözlem Kurulları cezaevlerindeki mahpusların davranışlarını, disiplin durumlarını, ‘iyileşme süreçlerini’ değerlendirmekle görevli. Kurul, cezaevi müdürü, ikinci müdür, öğretmen, psikolog, infaz koruma memuru (gardiyan) ve sosyal hizmetler uzmanı gibi kişilerden oluşuyor. Bu kurulun değerlendirmesi ise özellikle şartlı tahliye sürecinde belirleyici bir etken oluşturuyor.
Ancak hukuk örgütleri ve insan hakları savunucuları, bu kurulların mahkeme yetkisi kullandıklarını ve idari kurulların fiilen hakim gibi davrandıklarını belirterek kurulun kararlarını eleştiriyor.
TAHLİYELER NEDEN ENGELLENİYOR?
Her cezaevinde bulunan İdare ve Gözlem Kurulları’nın birçok uygulaması eleştiri konusu ama en çok tartışılan konu ise tahliyelere oluşturduğu engel gerekçeleri. Peki bu engel gerekçeleri neler?
Kamuoyuna yansıyan bilgilere göre kurul, “pişmanlık beyanında bulunmamak”, “örgütten ayrıldığına dair kanaat oluşmaması”, “iyi halli olmamak” gibi gerekçelerle mahpusların tahliyesine izin vermiyor.
İnsan Hakları Derneği (İHD) 2024’te konuyla ilgili bir rapor hazırladı. Rapora göre, tahliyesi engellenen mahpusların bir kısmı 30 yıldır cezaevinde bulunan kişilerden oluşuyor. Ayrıca rapordaki şu bölüm de dikkat çekiyor: “Tahliyesi engellenen mahpuslar arasında ağır hasta veya engelli mahpuslar da var.”
KAÇ KİŞİNİN TAHLİYESİ ENGELLENDİ?
Burada en çok tartışılan konuların başında da bu kurulların kaç kişinin tahliyesine engel olduğu geliyor. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi’nin (DEM Parti) Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonu’nun 12 Haziran’daki toplantısında gündeme getirdiği İdare ve Gözlem Kurulları’yla ilgili Adalet Bakanlığı’nın verdiği yanıtta önemli bilgiler ortaya çıktı.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un DEM Parti’nin önergesine verdiği bilgilere göre, 199 bin kişi “iyi halden” tahliye edilirken, 8 bin 521 kişinin ise tahliyesi “iyi halli olmama” iddiasıyla ertelendi. Ancak bu sayının daha yüksek olduğu tahmin ediliyor.
ENGELLENEN TAHLİYELER

Tutuklu bulunan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi eski Eşbaşkanı Selçuk Mızraklı denetimli serbestlik hakkından faydalanması için 4 Eylül’de bir başvuru yaptı. Verilen cezanın üçte ikisi oranında hapis yattığı için denetimli serbestlik hakkında faydalanması gereken Mızraklı’nın bu talebi Edirne F Tipi Kapalı Cezaevi İdare ve Gözlem Kurulu tarafından reddedildi. Gerekçe ise, “örgütten ayrıldığı yönünde beyanı bulunamadı” olarak gösterildi.
İdare ve Gözlem Kurulu, Mızraklı’nın ikinci kez yaptığı denetimli serbestlik hakkını da reddetti ve aynı gerekçeyi sundu: “Kurumumuzda bulunduğu süre içerisinde örgütten ayrıldığına dair bir beyanı bulunmadığı…”

Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Onursal Başkanı Selçuk Kozağaçlı da 16 Nisan’da tahliye edildi. Ancak tahliyesinin ardından 24 saat geçmeden Mızraklı yeniden tutuklanarak cezaevine gönderildi. İdare ve Gözlem Kurulu, Mızraklı’nın” cezaevindeki gelişim puanını yetersiz” buldu.
Yüzde 94 engelli Emin Güler adlı mahpus da kurulun tahliyesini reddetmesi üzerine infaz hakimliğine başvurdu. Güler, hakimlik kararı sonrası 2 gün önce tahliye edildi.
Hasan Aşa, yüzde 91 engelli olmasına rağmen, kurul “iyi halli olmama” gerekçesiyle tahliyesini defalarca 6’şar ay erteledi.
Son örnek ise Tamer Tanrıkulu adlı mahpus oldu. Aksaray T Tipi Cezaevi’nde infaz hakimliğinin tahliye kararına rağmen kurul tarafından içeride tutuldu. Bu durum idarenin “yargı kararını tanımaması” tartışmasını doğurdu.
SORULARLA TAHLİYELERE ENGEL: TÜRKİYE’NİN DÜŞMANLARINI SAY!
Ayrıca kurullar mahpuslara akıllara durgunluk veren sorular da sorarak tahliyelere engel oluşturuyor.
Kırşehir S Tipi Kapalı Cezaevi’nde Temmuz-Ekim ayları arasında infazını tamamlayan çoğu mahpusun tahliyesi, İGK’nin “keyfi” kararlarıyla engellendi.
Avukat Ömer Faruk Yazmacı’nın verdiği bilgilere göre, “İç Anadolu Bölgesi’nde siyasi mahpuslara İdare Gözlem Kurulu’nda ‘Öcalan kimdir?’, ‘Pişman mısın?’, ‘Türkiye’nin düşmanlarını say, hangileri?’ gibi sorular sorularak mahpusların infazının yakıldığı kararlarda görülmektedir. ‘Aktif öğrencilik hayatı bulunmaması’ şeklinde gerekçelerle infaz uzatılmaktadır.”
Bu soruların ardından Kırşehir S Tipi Kapalı Cezaevi’nde tahliyeleri engellenen 8 mahpus ve tahliyenin uzatılma süresi ise şöyle:
* Hüseyin Bilecan: 4’üncü kez 6 ay
* Ebubekir Yulu: 4’üncü kez 6 ay
* Ahmet Nas: 4’üncü kez 6 ay
* Hacı Geciken: 3’üncü kez 10 ay
* Cemil İvrendi: 3’üncü kez 6 ay
* Recep Ergülü: 1’inci kez 6 ay
* Mustafa Şihi: 1’inci kez 6 ay
* Mikail Saklı: 1’inci kez 6 ay
×
KURULLAR NEDEN ELEŞTİRİLİYOR?
İdare ve Gözlem Kurulları’nın kamuoyunda en çok eleştirildiği konular ise şöyle:
Tarafsızlık eksikliği: Kurul üyeleri, cezaevi yönetimiyle doğrudan bağlantılı kamu görevlilerinden oluşuyor. Hükümlünün avukatı, baro veya bağımsız bir kuruluştan hiç kimse katılamıyor.
Keyfi nedenler: “Örgütten ayrılmadı”, “Pişmanlık göstermedi” gibi tahliyelere engel olarak gerekçe gösterilen ifadeler yargı denetimi olmaksızın mahpusların haklarını ellerinden alıyor.
Yargı denetiminin zayıflığı: İnfaz hakimliklerine yapılan itirazlar uzun sürüyor. Bazı durumlarda hakim kararları bile uygulanmıyor.
İnsan hakları ihlalleri: Özellikle yaşlı ve hasta mahpusların tahliyesinin ertelenmesi “yaşam hakkı ve insan onuru” tartışmalarını gündeme getiriyor.
DEM Parti: Kurul süreci adeta sabote ediyor
×
İDARE VE GÖZLEM KURULU NEDİR VE NASIL ÇALIŞIR?
7242 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ve 5275 sayılı Ceza Ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un “Hükümlülerin değerlendirilmesi ve iyi hâlin belirlenmesi” başlıklı 89. maddesinde yapılan değişiklik 1 Ocak 2021’de yürürlüğe girdi.
AKP ve MHP’li milletvekillerin Meclis’e getirip değişiklik yaptığı yönetmelikle İdare ve Gözlem Kurulu (İGK), infazını tamamlamış hükümlülerin “iyi halli olup, olmadıklarını” değerlendirme yetkisine sahip oldu.
Yönetmeliğin 34′üncü maddesine göre, İGK; cezaevi müdürünün başkanlığında, gözlem ve sınıflandırmadan sorumlu ikinci müdür, idare memuru, cezaevi doktoru, psikiyatrist, psikolog, sosyal çalışmacı, öğretmen ve başgardiyan ile cezaevi müdürü tarafından teknik personel arasından seçilen bir görevliden oluşur.
Kurula cezaevi savcısı da katılabilirken, hükümlünün avukatı, vasisi, baro görevlisi ya da bağımsız biri kurul da katılamıyor.
İGK’ye Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı ile izleme kurulundan katılan üyelere, katıldıkları her bir toplantı günü için memur maaş katsayısının 500’le çarpımı sonucu bulunacak miktarda ‘huzur hakkı’ ödeniyor.



