İlham Ehmed, ademi merkeziyetçi çözümün bölünme anlamına gelmediğini vurgulayarak, “Haklarımızı elde edip devlet kurumlarında temsil edilirsek neden bölünme isteyelim ki?” dedi.
HABER MERKEZİ – Kuzey ve Doğu Suriye Dış İlişkiler Dairesi Eşbaşkanı İlham Ehmed, Arap basınından El Mecele gazetesine verdiği özel röportajın ikinci bölümünde, Özerk Yönetim’in ademi merkeziyetçi çözüm önerilerine Suriye Geçici Yönetimi Cumhurbaşkanı Ahmed El Şara’nın yanıtı, ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack’ın tutumu ve Süveyda’daki son gelişmelere ilişkin çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.
Özerk yönetim ve geçici Suriye yönetimi arasında devam eden görüşmelerde kuşkusuz en önemli konu başlığı yönetim modeli üzerine. Özerk yönetimden gelen ademi merkeziyetçi çözüm önerilerine ilişkin Ahmed El Şara geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada, 107 sayılı Yerel Yönetimler Kanunu’nu örnek göstererek yanıt vermiş bunun haricindeki hiçbir öneriyi kabul etmeyeceklerini açıklamıştı.
Ehmed: DSG’den birinin Genelkurmay Başkanlığı’nı üstlenmesi mümkün
YEREL YÖNETİMLER YASASI İHTİYAÇLARI KARŞILAMIYOR
Bu konuda gelen soruyu yanıtlayan İlham Ehmed, bu yasanın Beşar Esad döneminden kalma olduğunu hatırlattı ve ihtiyaçları karşılayamayacak durumda olduğunu söyledi. Geçmişte Esad yönetimi ile bu konuda yaptıkları görüşmelere de değinen Ehmed, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Önceki rejim de bu yasayı ademi merkeziyetçiliğe bir çözüm olarak sunmuştu, ancak bu yasanın ihtiyaçları karşılamadığını hissettik. Öneriler de sunduk, ancak onlar her zaman anayasanın dokunulmaz ve kutsal olduğu yönündeki tutumlarını dile getirdiler.
Ve şu anda da eğer sadece ona dönersek, yani bu yasada ısrar edersek, kesinlikle bir mutabakat olmayacaktır. Bu yasa, sadece Kürtler olarak Suriye toplumunun değil, diğer bileşenlerin, diğer illerin de ihtiyaçlarını karşılamıyor.
Güvenliğin yerel olması ve il meclisine bağlı olması gerektiğine inanıyoruz. Örneğin, ildeki bir iç güvenlik görevlisi vali tarafından atanacak ve il parlamentosuna rapor verecektir. Şam’daki İçişleri Bakanlığı’ndaki iç güvenlik birimiyle ilişkisi olacaktır. Bu, ilişkinin kısmen Şam’a bağlı dikey, kısmen de il meclisine bağlı yatay olacağı anlamına gelir.”
BÖLÜNMEYE KARŞIYIZ
Ahmed, kesin bir diller herhangi bir bölünme planına karşı olduklarını da vurguladı ve “Yaşadığımız bölgede ve ülkemizde tüm haklarımızı elde etsek, devlet kurumlarında temsil edilebilsek ve halkımızı devlet kurumlarında temsil edebilsek, neden bölünme isteyelim ki?” dedi.
ADEMİ MERKEZİYETÇİLİK BÖLÜNME DEĞİLDİR
Ademi merkezi bir modelin Şara’nın ifade ettiği gibi bir “bölünme” anlamına gelmeyeceğini belirten İlham Ehmed, aksine baskıcı rejimlerin “bölünmeyi” beraberinde getireceğini söyledi.
דKüresel ölçekte mevcut deneyimleri incelemelidirler. Bölünmemiş konfederasyonlar. Bölünmemiş federasyonlar. Bölünmemiş ademi merkeziyetçi sistemler. Başka bir deyişle, bu modeller illa ki bölünmeye yol açmaz. Ancak belirli bir bölgede, sürekli baskı uygulayan ve bölgeleri kalkınmadan, kültürden, siyasetten vb. mahrum bırakan merkezi bir sistem varsa… baskı ve zulüm varsa… bu bölgeler kesinlikle ayrılmayı talep edecek, bölünmeyi tercih edeceklerdir. Peki insanlar haklarını elde ettiklerini düşünüyorlarsa, neden? Tam tersine, ademi merkeziyetçilik çerçevesinde, birincil vatanları ve temel kimlikleri olarak gördükleri ülkeyi savunacak ve savunacaklardır.”
NEDEN ROJAVA MODELİ ŞAM’DA DA BENİMSENMESİN?
İlham Ehmed, Kuzey ve Doğu Suriye’den (Rojava) uyguladıkları özerk yönetim modelinin “büyük Suriye’nin minyatür bir modeli” olduğunu da ekledi. Bu modelin tüm Suriye için örnek olabileceğini belirten Ehmed’in değerlendirmesi şöyle:
“Kuzey ve Doğu Suriye” ve ‘Rojava’da (Batı Kürdistan) mevcut olan model -biz ‘Rojava’ diyoruz- ‘Rojava’ coğrafyasını ifade ediyor. Bu, ‘Rojava’ coğrafyasından türetilen, ancak Kuzey ve Doğu Suriye’de bulunan bilinen bir coğrafi terim. Kuzey ve Doğu Suriye’deki idari model, Büyük Suriye’nin minyatür bir modelidir. Bu bölge, kültürel ve etnik açıdan en çeşitli bölgelerden biridir. Bu nedenle, bu yönetim, bölgedeki tüm unsurların kültürel ve etnik çeşitliliğiyle haklarını güvence altına alabilmiştir. Öyleyse neden bu model Şam’da benimsenmiyor ki Hristiyanlar, Sünniler, Aleviler, Dürziler, Kürtler, Araplar, Çerkezler ve Türkmenler haklarından yararlanabilsin?
SÜVEYDA İLE KOORDİNASYON İÇİNDEYİZ
Ehmed, El Mecelle Gazetesi’nin Durzi vilayeti Süveyda’da yaşananlar ve bölgedeki özerklik talebine ilişkin sorularını da yanıtladı.
Ehmed, “Suriye-Ürdün-ABD arasında bir anlaşma var. Bu anlaşma ve Süveyda’daki özerk yönetim hakkındaki görüşünüz nedir?” sorusuna, “İstikrar ve güvenliğe yol açacak her adımı gerçekten destekliyoruz ve Dürzi kardeşlerimiz böyle bir anlaşmada gerçekten güvenlik ve istikrar görüyorlarsa, yanlarındayız” yanıtını verdi. Ehmed, Özerk yönetim olarak Dürzilerle aralarında koordinasyon, iletişim ve fikir alışverişi olduğunu da sözlerine ekledi.
Özerk Yönetim Dış İlişkiler Dairesi Eşbaşkanı Ehmed, “Süveyda yol haritasında kilit rol oynayan kişilerden biri de ABD’nin Suriye Büyükelçisi ve Türkiye Büyükelçisi Büyükelçi Tom Barrack. Tom Barrack’ın rolünü nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna ilişkin ise şu yanıtı verdi:
דTom Barrack hızlı anlaşmalara varmak için gerçekten büyük çaba sarf ediyor ve bu çabalar takdir ediliyor. Anlaşmaların olması gerektiği doğru ve onun korkusu ve endişesi, durumun tekrar patlak verebileceği yönünde. Bölgesel veya uluslararası olsun, çoğu ülkenin bu endişeleri paylaştığına inanıyorum. Biz Suriyeliler de bu endişeyi paylaşıyoruz; yani Suriye’de yeni patlamalar yaşanmasın, böylece yeni katliamlar yaşanmasın. Bundan korkuyoruz.
Amerikan elçisi gerçekten çaba sarf ediyor ve bu çabaları destekliyoruz. Durumu daha gerçekçi bir şekilde anladığımızda, mevcut gerçekliğin giderek daha fazla farkına varılacağına ve komşu ülkelerin çıkarlarının nasıl dikkate alınabileceği konusunda bir anlayış oluşacağına inanıyorum. Suriye’ye komşu ülkeler arasında, ister Irak, Ürdün, İsrail, Türkiye veya Lübnan olsun, hepsinin endişeleri var. Bu kadar çok sayıda ülkenin endişelerini dikkate alarak, hızlı bir anlaşmaya varılması, bir denge oluşturulması ve bu konuda bir dengeye ulaşılması, sağlıklı bir süreç için çok önemli.
Başlangıçta çok sabırsızdı. Ama şimdi attığı adımların daha gerçekçi olabileceğine inanıyorum. Bu nedenle, bu adımları başarmak için gösterdiği çabaları destekleyeceğiz.”