Ciğerleri yanan baba Nizamettin Kabaiş öncülüğünde ailesi 400 gündür soruyor: Çi bi Rojînê hat? Rojîn’e ne oldu? Devlet kapı duvar. ATK raporu sonrası güçlenen cinsel saldırı ve cinayet şüphesi orta yerde dururken, gizlilik kararı faillerin ve etkin bir soruşturma yürütülmesinin önünde bir kalkan gibi duruyor.
Nedim TÜRFENT
Diyarbakır’da 20 Mart 2003’te dünyaya gelen Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Çocuk Gelişimi Bölümü birinci sınıf öğrencisi Rojîn Kabaiş, 27 Eylül 2024‘te kayboldu. 18 gün süren aramanın ardından Rojîn’in cansız bedeni, 15 Ekim 2024’te Van Gölü’nün Molla Kasım köyü sahilinde bulundu.

Peki Rojîn’e ne oldu? Adli Tıp Kurumu (ATK), DNA bilgilerini neden gizledi? Rojîn’in bedeninde bulunan iki farklı DNA örnekleri kimlere ait? Cinsel saldırı şüphesi neden göz ardı ediliyor? Aradan geçen 13 aya rağmen neden etkin bir soruşturma yürütülmüyor?
Her birimizin kafasında delice dolanan bu soruların muhatabı olan yetkililer, soru işaretlerini ortadan kaldırmak yerine ilk günden itibaren “intihar” süsü vererek olayın üstünü kapatmak için var güçleriyle çalıştı.
Rojin Kabaiş’in babası soruyor: Devlet neden hala sessiz?
BİR BABANIN 400 GÜNLÜK FERYADI
Devletin kapı duvar sessizliğine ilk günden beri itiraz eden, aradan geçen zamanda itirazını isyana çeviren baba Nizamettin Kabaiş, 400 gündür kızı Rojîn için adalet istiyor.
Baba Kabaiş’in öncülüğünde ailesinin Rojîn için sürdürdüğü adalet arayışı, uzun süre kamuoyunun dikkatini çekmedi. Ta ki baba Kabaiş, Diyarbakır’da Narin Güran davasının görüldüğü gün feryat edene kadar…
“Niye kimse gitmiyor Molla Kasım’a? Kapıları açın, kapıları çalın, söyleyin ki ‘bizim kızımıza ne oldu? Kim bu kızın cenazesini buraya bıraktı? Niye gözler kapalı, kulaklar tıkanmış? Niye hiç kimse ses etmiyor ciğerim yanıyor? Niye korkuyorsunuz? Sorun artık, sorun! Ciğerim bitti.. Neden kızımın akıbetini de sormuyorsunuz? Neden kızımın haberini yapmıyorsunuz?”
Bir baba aylardır “ciğerim yanıyor, neden kimse araştırmıyor, benim kızım canına kıymadı” diye feryad etti, fakat bir yetkili bile peşine düşmedi bu cinayetin.
Şimdi Rojin’in otopsisinde 2 farklı erkeğe ait DNA tespit edildi.
Bu ülkenin bitmeyen çilesi, adaletsizlik…… pic.twitter.com/I2KbZEf1n6
— Nur Dogan (@nurdogan_journo) August 7, 2025
NİZAMETTİN KABAİŞ: GİZLİLİK KARARIYLA ÜSTÜNÜ ÖRTMEYE ÇALIŞIYORLAR
400 gündür “Rojîn’e ne oldu?” diye sormaya devam eden Nizamettin Kabaiş, adalet arayışını Nûmedya24‘e anlattı.
ATK’nin Rojîn’in bedeninden alınan örneklerde iki farklı erkek DNA’sı bulunduğuna dair raporuna dikkat çeken Kabaiş, “Bu rapor sonrası bedenine zarar verildiği açığa çıktı. Bulaş olmadığı ortaya çıktı. Bu iki kişinin bir an önce bulunması ve adalet önüne çıkarılması gerekiyor. İhmaller yaşandı, deliller karartıldı. Daha otopsi yapılmadan gelip bana, ‘Senin kızın intihar etmiş’ dediler. Gizlilik kararıyla üstünü örtmeye çalışıyorlar” dedi.
×Ailenin avukatları, dosyaya eklenen ATK raporunda iki farklı erkek DNA’sı bulunduğunu 11 Ekim’de açıkladı: “Rojîn dosyasında ilk günden itibaren oluşturulan bir intihar algısı vardı. Gelinen aşamada ATK’nin şu ana kadar iki erkek DNA’sı olduğu ortaya çıktı. Birinci DNA sternal bölgesinde yani göğüs kısmında, ikinci DNA vajinal bölgesinde bulunmuştur.”
Rojin Kabaiş’in şüpheli ölümü | Cinsel saldırı ihtimali: İki erkek DNA’sı ATK raporunda
“OTOPSİ YAPILMADAN BANA ‘KIZIN İNTİHAR ETTİ’ DEDİLER
Günümüzde tekniğin çok geliştiğine dikkat çeken Kabaiş, buna rağmen halen etkili bir soruşturma yürütülmediğini söyledi ve ekledi:
“Biz ve avukatlar, toplum aylardır soru soruyoruz. Ancak cevap yok. Kızıma ne oldu, bunun neden ortaya çıkarmıyorsunuz? Neden ille de ‘intihar’ diye ısrar ettiniz? Durduk yere neden intihar etsin ki? Zaten ATK raporu sonrası intihar iddiası boşa çıktı. Kızıma zarar verenleri -dilim varamıyor söylemeye- bu katilleri bulun artık. Adalet yerini bulana dek mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz. Vazgeçmeyeceğiz. Vazgeçmeyeceğiz. Meclis de üzerine düşeni yapmadı. Artık sesimiz duyulsun.”
BARO NEDEN ATK HAKKINDA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNDU?

Nûmedya24‘e konuşan ailenin avukatlarından Van Baro Başkanı Sinan Özaraz da ilk günden beri olayın takipçisi olduklarını belirterek, “Adli Tıp Kurumu raporu sonrası şu an telefonun çözülmesini bekliyoruz. Eğer Türkiye’de telefonun şifre çözümlemesi yapılamazsa, yurt dışında alternatif çözüm var mı araştırması yapılıyor” bilgisini paylaştı.
ATK hakkında suç duyurusunda bulunduklarını anımsatan Özaraz, “Bunun iki sebebi var. Birincisi delilleri geç göndererek soruşturmayı sekteye uğrattığı için suç duyurusunda bulunduk. İkincisi de, daha önce ‘DNA yok’ dediği bölgeyle ilgili DNA var diye rapor gönderdi. Raporlar arası çelişki doğdu. Bu bilgiyi dosyayla paylaşmayarak görevini kötüye kullandı. Bu yüzden suç duyurusunda bulunduk” dedi.
“DNA BULGULARI, CİNSEL SALDIRI VE CİNAYET ŞÜPHESİNİ KUVVETLENDİRDİ”
Dosyada gizlilik kararı olduğu için soruşturmanın içeriğine erişemediklerini kaydeden Özaraz, “Son ATK raporuyla çıkan DNA bulguları, cinsel saldırı ve cinayet şüphesini ciddi anlamda kuvvetlendirmiş oldu. Bu nedenle bu yönlü detaylı yürütülerek fail ve şüphelilere ulaşılması noktasında etkili bir soruşturma yürütülmesi gerekiyor” çağrısında bulundu.

SORUŞTURMANIN UCU YETKİLİ BİRİLERİNE Mİ DOKUNUYOR?
Nizamettin Kabaiş’in 400 gündür feryat figan sorduğu “Rojîn’e ne oldu?” sorusuna karşılık kulaklarının üzerine yatan Van Cumhuriyet Başsavcılığı, soruşturmayı cinsel saldırı ve cinayet şüphesi üzerinden yürütüp yürütmeyeceği bilinmiyor. Ancak DEM Parti tarafından 15 Ekim 2025’te verilen “Rojîn Kabaiş’in cinayeti araştırılsın” önergesinin TBMM Genel Kurulu’nda AKP ve MHP oylarıyla reddedilmesi akıllarda soru işaretleri oluşturuyor.
Bu soruşturmanın ucu yetkili veya etkili isimlere mi dokunuyor? Bunun cevabını alana kadar Kabaiş ailesinin sorusunu soracağız:
Rojîn’e ne oldu?
Çi bi Rojînê hat?



