Gerçeğe yeni ses
Numedya24

Suriye’de Dürziler silah bırakacak mı?

Süveyda'da kırılgan ateşkeş

Suriye’de Dürziler silah bırakacak mı?

Şam yönetimin Dürzilere saldırısıyla başlayan süreç çatışmasız bir ortama evrilse de tarafların çıkar ve talepleri birbiriyle çelişiyor. Üstelik İsrail gibi bir faktör de var.

Diyar CİWAN

Suriye’nin güneyindeki Süveyda bölgesinde, Dürzi toplumu ile Şam’daki geçici hükümet arasında bir ateşkes anlaşması sağlandı. Ancak bölgedeki gerginlik, bu anlaşmanın ötesinde derin bir güven krizine işaret ediyor.

Ahmet Eş-Şera liderliğindeki geçici yönetim ile Dürzi toplumunun önde gelen temsilcileri arasında imzalanan mutabakata göre, Süveyda’nın güvenliği yerli güçlere bırakılacak. Ayrıvca Dürzi bölgelerine yönelik kuşatma sona erecek, Şam-Süveyda yolu yeniden açılacak ve güvenliği sağlanacak, artı Şam yönetiminin atadığı vali görevine dönecek.

DÜRZİLER ŞAM’A KARŞI TEMKİNLİ

Bu maddeler her ne kadar barış yönünde bir adım olarak görülse de, özellikle son dönemde Alevilere karşı işlenen katliamların ardından Dürzi toplumu silahsızlanma konusunda temkinli. Toplumda, geçmişte Daraa ve Guta’da yaşanan katliamların tekrar edileceği yönünde ciddi bir korku var.

Bunun içinde Dürzi ileri gelenlerinden Şeyh Semih El Rişi, toplumun silah bırakma konusunda kesin kararlı olmadığını dile getirdi. El Rişi’ye göre, silahlar sadece savunma aracı değil, aynı zamanda toplumsal varoluşun ve direnç gücünün sembolü hâline gelmiş durumda.

El Rişi, “Elimizdeki silahlar bize verilen sözlerle bırakılacak türden değil. Ancak uluslararası garantör güçlerin sürece dahil olması ve güvenliği teminat altına alması hâlinde, silahsızlanma siyasi müzakereler çerçevesinde tartışılabilir” dedi.

Dürzi toplumunun içinden yükselen bu temkinli sesler, mevcut iyimser havayı gölgeleyen bir gerçekliğe işaret ediyor: Güven olmadan barışın zemini zayıf kalıyor.

TARAFLARIN AMAÇLARI FARKLI

Süveyda bölgesinde Dürzi toplumu ile Şam yönetimi arasında imzalanan son ateşkes anlaşması, sadece yerel bir uzlaşı değil; aynı zamanda bölgesel hesaplaşmaların da yansıması. Tarafların amacı, pozisyonları ve beklentileri farklılık gösteriyor. Üstelik bu sürecin perde arkasında İsrail gibi bölgesel aktörlerin dikkatle izlediği ya da zaman zaman yön verdiği dinamikler de mevcut.

DÜRZİ TOPLUMU NE İSTİYOR?

Dürziler, tarih boyunca bağımsızlık ve iç özerklik talepleriyle tanınan kapalı ve kendine özgü bir topluluk. Süveyda’daki mevcut hareketin temel motivasyonu bölgesel özerklik ve kendi güvenliklerini sağlama hakkı. Dürziler merkezi yönetimden gelen askeri ve güvenlik baskısının son bulması, sivil yönetimin yerel dinamiklere göre şekillenmesini istiyor.

ŞAM YÖNETİMİ NEYİ AMAÇLIYOR?

Şam rejiminin temel hedefi ise ne pahasına olursa olsaun merkezi otoriteyi yeniden tesis etmek, Süveyda gibi görece bağımsız ve silahlı yapılar barındıran bölgeler, bu planın önündeki en büyük engellerden biri.

Şam yönetimi bu nedenle Dürzileri silahsızlandırmak, bölgeyi merkezi idareye bağlamak ve valilik gibi merkezi devlet kurumlarını aktif hâle getirmek istiyor.

Ancak doğrudan askeri müdahalenin doğurabileceği toplumsal çatışma riskleri, Şam’ı “görünüşte uzlaşı” yönünde hareket etmeye itiyor.

İSRAİL BU SÜREÇTE NASIL BİR ROL OYNUYOR?

İsrail, Suriye’nin güneyinde özellikle Dürzilerin yaşadığı bölgelerdeki gelişmeleri yakından takip ediyor ve zaman zaman örtülü destek sağladığı iddiaları gündeme geliyor.

İsrail’in çıkarları, İran destekli milislerin ve HTŞ gibi askeri unsurların Süveyda gibi stratejik bölgelere yerleşmesini engellemek, Suriye içindeki Dürzi varlığını İsrail’deki Dürzi topluluğuyla uyumlu tutmak ve Şam rejiminin tam kontrol kurmasını engelleyen unsurları pasif de olsa desteklemek.

İsrail doğrudan sahada olmasa da, Süveyda’daki Dürzilerin bağımsız hareket alanı kazanması, İsrail’in sınır güvenliği ve Türkiye etkisini dengeleme stratejisiyle örtüşüyor.

SONUÇ

Süveyda’daki ateşkes, taraflar arasında gerçek bir güven oluşmadan kalıcı bir barışa dönüşemeyecek gibi duruyor. Dürziler, güvence istiyor ama silah bırakmaya hazır değil. Şam, kontrol kurmak istiyor ama doğrudan çatışmaya girmekten kaçınıyor. İsrail ise bölgedeki statükoyu kendi güvenliği için dikkatle izliyor ve dolaylı bir etkide bulunuyor.

Bu karmaşık denklemde, kalıcı çözüm ancak uluslararası garantörlük ve şeffaf siyasi müzakere süreçleriyle mümkün olabilir gibi duruyor.

Benzer Haberler