Mısır’da dün Trump, Sisi, El Sani ve Erdoğan tarafından imzalanan deklarasyonun ayrıntıları ortaya çıktı. Gazze’de kalıcı barış taahhüdünün yer aldığı deklarasyonda, aşırıcılığa karşı mücadele ve İsrail ile iyi ilişkilerin geliştirilmesi gibi taahhütler yer alıyor.
HABER MERKEZİ – Mısır’ın Şarm El Şeyh kentinde dün 20’den fazla ülkenin devlet ve hükümet başkanının katıldığı zirvede ABD Başkanı Donald Trump, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından imzalanan deklerasyonun ayrıntıları ortaya çıktı.
“Kalıcı Barış ve Refah İçin Trump Deklarasyonu“ başlıklı metinde, her türlü aşılığa ve radikalliğe karşı mücadele taahhüdünde bulunan imzacı ülkeler ve onlara nezaret eden diğer devletler, Trump’ın “barış çabalarını“ ve bu çerçevede Trump’ın 29 Eylül’de açıkladığı Gazze Barış Planı’nı desteklediklerini bir kez daha deklare etti.
Deklarasyonda kalıcı barışın “hem Filistinlilerin hem İsraillilerin temel insan haklarının korunduğu, güvenliklerinin garanti altına alındığı ve onurlarının yüceltildiği bir düzen içinde mümkün olabileceğinin“ altı çizildi.
İsrail ile ilişkilerin barışçıl temelde yürütülmesinin önemine vurgu yapılan deklarasyonda, Gazze’de kalıcı barışın sağlanacağı belirtildi ve “Gelecekteki anlaşmazlıkların güç veya uzun süreli çatışmalar yerine diplomatik temas ve müzakere yoluyla çözülmesini taahhüt ediyoruz“ denildi.
KALICI BARIŞ VE REFAH İÇİN TRUMP DEKLARASYONU
“Biz, aşağıda imzası bulunanlar, Trump Barış Anlaşması’nın tüm taraflarca tarihi bir kararlılıkla uygulanmasını memnuniyetle karşılıyoruz. Bu anlaşma, iki yılı aşkın süredir devam eden derin acı ve kayıpları sona erdirerek, umut, güvenlik ve ortak refah vizyonuyla tanımlanan yeni bir dönemi başlatmaktadır. Gazze’deki savaşı sona erdirme ve Orta Doğu’ya kalıcı barış getirme yönündeki samimi çabaları için Başkan Trump’ı destekliyor ve onun arkasında duruyoruz. Birlikte, bu anlaşmayı bölgedeki tüm halklar (Filistinliler ve İsrailliler dahil) için barış, güvenlik, istikrar ve fırsatı teminat altına alacak şekilde uygulayacağız. Kalıcı barışın, hem Filistinlilerin hem İsraillilerin temel insan haklarının korunduğu, güvenliklerinin garanti altına alındığı ve onurlarının yüceltildiği bir düzen içinde mümkün olabileceğini biliyoruz. Kayda değer ilerlemenin ancak iş birliği ve sürekli diyalog yoluyla sağlanabileceğini, uluslar ve halklar arasındaki bağların güçlenmesinin bölgesel ve küresel barış ile istikrarın kalıcı çıkarlarına hizmet edeceğini teyit ediyoruz” denildi.
Bu bölgenin Hristiyanlık, İslam ve Musevilik dahil olmak üzere, kökleri bu topraklarla iç içe geçmiş inanç toplulukları açısından derin tarihî ve manevi önem taşıdığını kabul ediyoruz. Bu kutsal bağlara saygı göstermek ve miras alanlarını korumak, barış içinde bir arada yaşama taahhüdümüzün temel önceliği olacaktır. Aşırılığın ve radikalleşmenin her türüne karşı kararlıyız. Hiçbir toplum, şiddet ve ırkçılığın sıradanlaştığı veya radikal ideolojilerin sivil yaşamın dokusunu tehdit ettiği bir ortamda gelişemez. Aşırılığı besleyen koşulları ortadan kaldırmayı ve kalıcı barışın temeli olarak eğitimi, fırsat eşitliğini ve karşılıklı saygıyı teşvik etmeyi taahhüt ediyoruz. Gelecekteki anlaşmazlıkların güç veya uzun süreli çatışmalar yerine diplomatik temas ve müzakere yoluyla çözülmesini taahhüt ediyoruz.
Orta Doğu’nun artık bitmek bilmeyen savaş döngülerine, tıkanmış müzakerelere veya başarıyla müzakere edilmiş hükümlerin parçalı, eksik ya da seçici biçimde uygulanmasına dayanamayacağını kabul ediyoruz. Son iki yılda yaşanan trajediler, gelecek nesillerin geçmişin başarısızlıklarından daha iyisini hak ettiğini acı bir şekilde hatırlatmaktadır. Herkes için hoşgörü, onur ve eşit fırsat istiyoruz; ırk, inanç veya etnik köken fark etmeksizin, herkesin barış, güvenlik ve ekonomik refah içinde hedeflerine ulaşabileceği bir bölge oluşturmayı amaçlıyoruz. Karşılıklı saygı ve ortak kader ilkelerine dayanan, kapsamlı bir barış, güvenlik ve ortak refah vizyonu izliyoruz. Bu ruhla, Gazze Şeridi’nde kalıcı ve kapsamlı barış düzenlemelerinin tesisinde sağlanan ilerlemeyi, ayrıca İsrail ile bölgesel komşuları arasındaki dostane ve karşılıklı fayda esasına dayalı ilişkileri memnuniyetle karşılıyoruz. Bu mirası uygulamak ve sürdürmek için birlikte çalışmayı, gelecek kuşakların barış içinde birlikte gelişebileceği kurumsal temelleri inşa etmeyi taahhüt ediyoruz. Kalıcı barış dolu bir geleceğe kendimizi adıyoruz.”