ECFR raporunda, Trump yönetiminin Avrupa’yı hedef alan bir “kültür savaşı” yürüttüğü, seçimlere müdahaleden ticaret baskısına kadar pek çok alanda AB’yi zorladığı vurgulandı.
HABER MERKEZİ – Avrupa Dış İlişkiler Konseyi (ECFR) ile Avrupa Kültürel Vakfı’nın ortak raporuna göre, Trump yönetimi Avrupa’da “kültür savaşı” yürütüyor.
Guardian’ın aktardığı raporda, Washington’un Avrupa seçimlerine müdahale ettiği, transatlantik ilişkilere muhafazakar bir yön vermeyi amaçladığı ve Avrupa’daki sağ popülist hareketleri “ifade özgürlüğü” etrafında birleştirmeye çalıştığı belirtildi.
Araştırmada, AB liderlerinin Trump karşısında “oyalama, yatıştırma ve taviz” politikası izlediği ve bunun ABD başkanını daha da cesaretlendirdiği savunuldu. 27 AB üyesinde yapılan anket ve araştırmalara dayandırılan rapor, halk desteğinin güçlü olduğunu ve Avrupa’nın “kendi senaryosunu yazabilecek” durumda olduğunu vurguladı.
Rapor, Avrupa’nın durumunu The Truman Show filmindeki karaktere benzetti: Sürekli başkalarının yazdığı senaryoların içinde yaşadığını fark eden ve “alıştığı gerçekliği” terk edip etmeme kararıyla karşı karşıya kalan bir figür.
ECFR’den Pawel Zerka, “Trump’ın kültür savaşında hedefin doğrudan Avrupa olduğunu” söyledi.
Zerka, Trump’ın Avrupa’yı aşağılayan açıklamaları, Ukrayna’nın geleceğine dair görüşmelerden AB liderlerini dışlaması, ticaret müzakerelerinde Brüksel’i sıkıştırması ve kıta genelinde ana akım siyasi partilere saldırmasının bu savaşın parçaları olduğunu belirtti.
İDEOLOJİK MERKEZİ SAĞA KAYDIRMAYA ÇALIŞIYOR
Raporda, Trump’ın özellikle Polonya’da ulusalcı aday Karol Nawrocki’ye Beyaz Saray’da verdiği destekle Avrupa siyasetinin ideolojik merkezini sağa kaydırmaya çalıştığı örnek gösterildi. ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan Samuel Samson’un Avrupa’yı “dijital sansür, kitlesel göç, dini özgürlüklerin kısıtlanması ve demokrasiye saldırılar”ın merkezi olarak tanımlayan açıklamaları da raporda yer aldı.
Zerka, kültür savaşının hem Avrupa siyasetinin değerleri üzerine ideolojik bir çatışma, hem de Avrupa’nın küresel sahnede “onuru, güvenilirliği ve kimliği” için bir mücadele olduğunu vurguladı.