Türkiye’ye geçmeye çalışan araçta 18,5 milyon Euro değerinde kokain çıktı. 3 hilalli kokain paketleri dikkat çekerken, diplomat dahil üç kişi gözaltında.
HABER MERKEZİ- Bulgaristan sınır yetkilileri Pazar günü, Türkiye’ye gitmekte olan Belçika plakalı bir araçtan en büyük kokain sevkiyatlarından birini ele geçirdiklerini söyledi.
Gümrük yetkililerine göre, yaklaşık 206 kilogramlık kokain, Bulgaristan’ın kara sınırında tek seferde ele geçirilen en büyük miktar. Türkiye’ye girişte durdurulan diplomatik araçtaki 5 bavula saklanmış 179 paket kokainin bazıları MHP’nin amblemi olan 3 hilalle damgalanmış.
Piyasa değeri 20 milyon euro olan kokaine el konulurken, araçta bulunan 3 kişi gözaltına alındı.
Haskovo Bölge Savcısı İvan Stoyanov, Türkiye’ye geçmeye çalışan üç kişinin Belçika’da akredite Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nden 40 yaşında bir diplomat, 54 yaşında bir Belçika vatandaşı bir kadın ve 43 yaşında bir Bulgar şoför olduğunu duyurdu.
Stoyanov, bu kişilerin uyuşturucu kaçakçılığı suçlamalarından hüküm giymeleri halinde 20 yıla kadar hapis cezası alabileceklerini söyledi.
Bulgar Novini Gazetesi ise kokain operasyonun ardından Bulgar İçişleri ve Maliye Bakanlarının basın açıklamasına yer verdi. Habere göre Bulgaristan İç İşleri Bakanı Daniel Mitov, operasyonun uluslararası anlamda önemli olduğunu söyleyerek, AB üyesi ülkelerde faaliyet gösteren organize bir suç örgütüne vurulmuş en büyük darbe olduğunu kaydetti.
TÜRKİYE’NİN DİPLOMATİK PASAPORTU VE SAYGINLIĞI
Normal prosedürlere göre diplomatların tutuklanması veya alıkonulması yasak. Ayrıca resmi bagajları, genellikle gizli belgeler içerdiği için aranamaz. Ancak 5 yıl önce yine Bulgaristan sınırında yaşanan bir olayla birlikte özellikle Türk diplomatlar şüpheli görüldüğü için aranıyor ve şahsi eşyaları da kontrol ediliyor.
2020’de de bugünküne benzer bir olay yaşanmıştı. Brüksel Büyükelçiliği Basın Müşaviri Veysel Filiz, diplomatik pasaportla Bulgaristan’a girerken aracında 100 kg eroinle yakalanmıştı. Hamzabeyli sınır kapısında yaşanan bu olayın ardından dosyaya gizlilik kararı getirilmiş, Filiz, diplomatik dokunulmazlığı kaldırılarak yargılanmıştı.
1996: GLASGOW İLE BAŞLADI HER ŞEY
Türkiye’nin 1996 hafızasının belki de en önemli olayı “devlet-mafya” ağını göstermesi açısından Susurluk’ta yaşanan “kaza”ydı.
“Abdullah Çatlı” vakası ise kazayla birlikte, diplomat pasaportunun organize suça nasıl örtü işlevi görebileceğini açığa çıkardı. Çatlı’nın diplomat pasaportuyla sınır dışına çıkışı ve aynı araçta silahlar ve diğer suç unsurlarının bulunması, diplomat statüsünün suç ve suçluyla ilişkilendirilmesinde önemli bir örnekti.
1996 yılında İskoçya gazetesi Scottish Daily Record & Sunday, milyonlarca pound değerinde uyuşturucunun diplomatik çantalarla İskoçya’ya getirildiğini yazdı. Haberin öznesi ise Türk diplomatlardı. Habere göre eroin ve kokain çetesinin şefi bir İskoç’tu ve dikkat çekmeyeceğini umduğu Türk elçileri kullanıyordu.
Record Gazetesi’ne konuşan bir çete üyesiyse, elindeki tüm bilgi ve bağlantıları İskoç polisiyle paylaşmış, ve trafiğin nasıl döndüğünü şöyle anlatmıştı:
דTicaretin başındaki İskoç, tanınmış bir Türk iş insanıyla ilişkili ve düzenli olarak Türkiye’ye gidiyor. Anlaşma orada yapıldıktan sonra İskoçya’ya dönen şef evine gelip telefonunun çalmasını bekler. Türk’ün ülkedeki diplomatlarla teması var ve uyuşturucular Londra’daki Türk büyükelçiliğine gönderilecek diplomatik çantalarla getiriliyor. Her yıl en az 3- 4 kez eroin ve kokain gelir. Çantalar gümrükte açılmaz sadece büyükelçilik çalışanlarının içini görme hakkı vardır. Çete lideri çantaları almak için büyükelçiliğe adamlarını gönderir ve bu uyuşturucular yer altı ağına dağıtılır.”
2015: İNGİLTERE’YE HAMAL’LA GİDEN KOKAİN
2015 yılında Aberdeen kıyısının yaklaşık 160 kilometre açıklarında MV Hamal isimli römorkörde üç ton A sınıfı uyuşturucu bulundu.
Bu miktar, Avrupa açıklarında o güne kadar ele geçirilen en büyük kokain sevkiyatı olarak kayıtlara geçti. Hamal’ın uyuşturucu hamalcıları ise Mümin Şahin ve Emin Özmen’di.
Tanzanya bayraklı gemi, İstanbul’dan Guyana’ya, Tenerife üzerinden Kuzey Denizi’ne doğru seyir halindeyken, Fransız istihbaratının verdiği bilgiyle Kraliyet Donanması’na ait HMS Somerset firkateyni ve Sınır Gücü gemisi HMC Valiant tarafından durdurulmuştu.
47 yaşındaki kaptan Şahin 22 yıl, ikinci kaptan 51 yaşındaki Özmen ise Glazgo Yüksek Mahkemesi’nde 20 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
