Fikret İlkiz
Utanç duygusunu bilir misiniz?
Sürekli hak ihlallerinin baskısı altındaki insanların çaresizliğini, suskunluğunu, umutsuzluğunu ve güven duyulmayan yargının perişan hallerini gördükçe nasıl bir ülkede yaşadığınızı sorgulamıyor musunuz?
Utanıyor musunuz?
Utancın ve suçun bir arada olduğu ülkede yaşamak nasıl bir duygudur?
Utancı sahiplenirseniz ve yönünü utanandan utandırana doğru çevirebilirseniz, politik eylemliliğin” parçasına dönüştürebilirsiniz.
Utanınca yüzü kızarmayan var mıdır?
Utanç duyanların utancına tanık olmak daha zordur ama Özgür Sevgi Göral anlatmış:
“Utanç duygusu, özellikle kayıp yakınlarıyla yaptığımız görüşmelerde öne çıkan bir duyguydu. Carlo Ginzburg’un Primo Levi’nin yazdıklarına dair değerlendirmesinde söylediği gibi suç ile utanç ya da suçlu hissetmekle utanç duymak çok geçişken biçimde kullanılıyordu. Kayıp yakınları kendilerini suçlu hissediyorlardı; kaybedilen sevdiklerini yeteri kadar aramamış olmaktan, anısına gerektiği gibi sadık olamamaktan, üzerlerine düşeni yapamamış olmaktan, daha fazla dilekçe vermemiş olmaktan, davaları az takip etmiş olmaktan ve daha pek çok şeyden ötürü kendilerine dair çok derin bir utanç duygusuna sahiptiler.



