Gerçeğe yeni ses
Nûmedya24

Yaptırımlar, İsrail, Kürtler, Trump… |

Şara ABD'den döndü: Beklentiler büyüktü, sonuçlar farklı görünüyor

Yaptırımlar, İsrail, Kürtler, Trump… |

Ahmed el Şara, büyük beklentilerle ABD’ye gitmişti: Sezar Yasası dahil yaptırımların kaldırılması, İsrail ile “normalleşme” anlaşması, ABD’nin Kürtlerin merkezi hükümete tabi olmasına rıza göstermesi ve Trump ile görüşmek, bu beklentilerin en önemlileriydi. Ancak Şara, pek de umduğunu elde edemeden ABD’den döndü. Peki, sonuçlar ne? Detaylar haberde… 

HABER MERKEZİ – Birleşmiş Milletler (BM) 80’inci Genel Kurulu toplantısı için ABD’ye giden Suriye geçici hükümeti Cumhurbaşkanı Ahmed el Şara geri döndü. ABD’de Genel Kurul toplantısı kapsamında aralarında Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, İtalya Başkanı Giorge Meloni, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da bulunduğu bazı isimlerle görüşmeler yapan Şara’nın ABD ziyaretiyle elde etmek istediği sonuçları alıp almadığı ise tartışma konusu.

İSRAİL İLE ANLAŞMA DUYURULMADI, GÖRÜŞMELER TIKANDI

Şara’nın ABD ziyaretinde en fazla öne çıkan başlık Suriye geçici hükümeti ile İsrail arasında bir anlaşmanın duyurulup duyurulmayacağına ilişkindi. Bir süreden beri Şam geçici hükümeti ile İsrail yetkilileri arasında Bakü, Paris ve Londra’da görüşmeler yapılmıştı. Son olarak Suriye geçici hükümeti Dışişleri Bakanı Asad El-Şeybani 17 Eylül’de Londra’da İsrail temsilcisi Ron Dermer ve ABD Suriye Temsilcisi Tom Barrack ile bir araya gelmiş, ardından çeşitli temaslarda bulunmak üzere ABD’ye geçmişti. Bu Dışişleri Bakanlığı düzeyinde Suriye adına 25 yıl sonra ABD’ye yapılan ilk ziyaretti.

ABD Suriye Özel Temsilcisi Barrack geçen Salı günü yaptığı açıklamada, İsrail’in saldırılarını durduracağı ve Suriye’nin İsrail sınırına herhangi bir makine veya ağır ekipman taşımayacağı konusunda anlaşacağı bir “çatışmasızlık anlaşmasına” yakın olduğunu söylemişti.

Ahmed el Şara da ABD ziyareti öncesinde İsrail ile her an anlaşmaya varabileceklerini söylemişti.

Ancak Reuters haber ajansı dün görüşmelerin tıkandığını, heyetlerin bir haftadır görüşme yapmadıklarını, bu yüzden duyurulması beklenen anlaşmanın şimdilik anlaşmazlıkla sonuçlandığını duyurdu.

Tıkanma nedeni olarak Reuters, İsrail’in Dürzi vilayeti Süveyda’ya yardım amacıyla açılmasını istediği kara koridorunu işaret etmişti. İsrail’in bu talebinin Suriye tarafından “egemenliğin ihlali olacağı“ gerekçesiyle kabul edilmediği iddia edildi.

Bakü, Paris ve Londra’da görüştüler | Reuters: İsrail-Suriye görüşmeleri tıkandı

×ANLAŞMA HAKKINDA NE BİLİNİYOR?

Basında zaman zaman yer aldığı şekliyle, anlaşmayla İsrail, Temmuz ayında Suriye geçici hükümetine bağlı güçlerin katliam gerçekleştirdiği Dürzi vilayeti Süveyda’yı da kapsayan güneyde bir silahsızlandırılmış bölge istiyor. Aynı şekilde İsrail’in halihazırda elinde tuttuğu Golan tepelerinden çekilmeyeceği, askerlerinin bulunduğu Hermon dağının kontrolünü elinde tutmaya devam edeceği, hava sahasını ise sorunsuz kullanabileceği şeklinde şartları bulunduğu kaydediliyor.

Buna karşılık, Suriye geçici hükümetinin İsrail’in güvenliğini garanti edeceği, Süveyda’yı da kapsayan güney kesiminden ağır silahları ve askeri birlikleri geri çekeceği, silahsızlandırılmış bu bölgeye razı olacağı konuşuluyordu.

Ancak Paris görüşmesinde İsrail’in Süveyda’ya yardım için kara koridoru açılmasını istediği, Suriye geçici hükümetinin ise buna karşı çıktığı ve bu yüzden görüşmelerin bu madde üzerinden tıkandığı bildiriliyor.

Suriye’nin kritik haftası | Şam’da diplomasi trafiği hızlandı

ŞARA YAPTIRIMLARIN KALDIRILMASINI İSTEDİ, AMA ŞARTLAR DURUYOR

Şara’nın ABD ziyaretindeki önemli beklentilerinden biri de Suriye’ye yönelik yaptırımların kaldırılmasıydı. Nitekim Şara, BM Genel Kurulu’ndaki konuşmasında Esad’ın devrildiğini ve yaptırımların nedenlerinin de ortadan kalktığını söylemişti.

Şara, New York’tayken ABD Hazine Bakanlığı’ndan dikkat çekici bir adım geldi. Hazine Bakanlığı, “Suriye Yaptırım Yönetmeliği”nin adını “Esad’a Karşı Hesap Verebilirliği ve Bölgesel İstikrarı Teşvik Eden Yaptırım Yönetmeliği” olarak değiştirdi. Bu değişiklik, Suriye’ye yönelik yaptırım politikasında önemli bir dönüşümü temsil ediyordu. Bu çerçevede genel yaptırımlar kaldırılırken, savaş suçları, insan hakları ihlalleri ve uyuşturucu kaçakçılığı veya eski Esad rejimiyle işbirliği içinde olmak gibi suçlara karışan kişi ve kuruluşlara yönelik yaptırımlar yürürlükte kalmaya devam edecek.

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio da “Suriye’nin toparlanma ve yeniden inşa çabalarına katkı amacıyla Sezar Yasası yaptırımlarından 180 gün süreyle feragat edilmesine karar verdiklerini“ duyurdu.

Ancak bu iki adım Suriye için önemli olmakla birlikte, yaptırımların sadece hafifletilmesi anlamına geliyordu, tümden kaldırılması söz konusu değil. Ayrıca en önemli hedef Batılı şirketlerin Suriye ile iş yapmasının önünü açmaktı. Böylece Suriye’nin ekonomisi, finans sektörü ve altyapısının yeniden inşasına fırsat tanırken, öbür yandan şartlar da ortaya konuyordu.

ABD Hazine Bakanlığı açıklamasında, yaptırımlarla ilgili atılan adımın, “Suriye’ye uygulanan yaptırımların tüm yapısını kaldırmaya yönelik ABD hükümetinin daha geniş kapsamlı çabasının sadece bir parçası” olduğu kaydedilerek, ABD’nin“istikrarlı, birleşik, kendisiyle ve komşularıyla barış içinde olan” bir Suriye’yi desteklemeye kararlı olduğu ve ABD’nin Suriye’deki gelişmeleri ve ilerlemeyi izlemeye devam edeceğinin altı çiziliyordu.

Sezar Yasası için Kongre kararı lazım | ABD Suriye yaptırımlarını şartlı olarak hafifletti
SEZAR YASASI DA, ABD’NİN ŞARTLARI DA YERİNDE DURUYOR

Öbür yandan ABD’nin Suriye’ye yönelik en ağır yaptırım yasası olan Sezar Yasası ve bu yasanın ortadan kaldırılması söz konusu değil. Şara’nın temaslarında bunu özellikle gündeme getirmek istediği kayedilirken, ABD bu yasa kapsamındaki yaptırımlar konusunda, Rubio’nun açıkladığı şekliyle, kısmi muafiyet tanımakla birlikte herhangi bir adım atmadı. Ayrıca Sezar Yasası için ABD Kongresi’nin kararı gerekiyor.

Kongre işin içine girince, Şara’nın ABD temaslarındaki önemli başlık yeniden gündeme geliyor. Bu da İsrail ile “normalleşmeyi“ sağlayacak bir anlaşmanın imzalanmasıydı. Ancak anlaşma duyurulmadı, sürecin tıkandığı bildirildi ve Şara bu konuda herhangi bir ilerleme olmadan ABD’den ayrıldı.

ABD Kongresi’nin Sezar Yasası başta olmak üzere Suriye’ye yönelik yaptırımları kaldırması da şartlara bağlıydı. Nitekim The New Arab sitesinde belirtildiği üzere, “Kongre üyeleri, Suriye’nin İsrail ile barışçıl ilişkiler, hükümette azınlıkların temsilinin garanti altına alınması ve IŞİD’e karşı uluslararası koalisyona katılım gibi ABD’nin katı taleplerine uymaması halinde Sezar Yasası’nın kaldırılmayacağını belirtti.“

İSTİYORDU, AMA TRUMP İLE GÖRÜŞEMEDİ

İsrail ile anlaşma olmayınca Şara’nın yaptırımlar konusundaki beklentileri önemli ölçüde karşılanmamış oldu. Bununla birlikte, Şara’nın ABD Başkanı Donald Trump ile görüşme isteği de karşılık bulmadı. BM Genel Kurul toplantısında, diğer pek çok liderle olduğu gibi, Şara ayaküstü Trump ve eşiyle kısa süreliğine buluştu, ancak bu sadece bir görüntüden ibaretti ve herhangi bir diplomatik sonuç verecek nitelikte değildi.

Özellikle İsrail ile anlaşmanın şimdilik akamete uğraması, Şara’nın Trump ile görüşmesini tamamen imkansız kılmış görünüyor.

ÖZERK YÖNETİM İLE İLİŞKİLER HALA BELİRSİZ: ŞARA ABD’Yİ BEKLEDİ, AMA… 

Bir diğer önemli konu başlığı Suriye geçici hükümetinin Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Bölgesi ile ilişkilerinin geleceği.

Özerk Bölge’nin önemli isimlerinden Foza Yusuf, dün sosyal medya hesabında önemli bir açıklama yaptı. Yusuf’un açıklaması şöyleydi:

דŞam ile müzakereleri yeniden başlatmaya ve 10 Mart anlaşmasını uygulamaya hazır olduğumuzu teyit ediyoruz. Bizim açımızdan herhangi bir yavaşlama yok, komiteler tamamen hazır ve Şam’ın yanıtını bir ay boyunca bekliyor. Diyalog ve karşılıklı anlayış, Suriye’nin sorunlarının çözümünde anahtar olmaya devam ediyor.”

Özerk Yönetim Şam geçici hükümetiyle diyalog niyetini ve sorunların çözümü için adım atılması girişimlerini tekrarlarken, Şam’ın bir aydır yanıt vermemesi Şara’nın ABD ziyaretiyle ilgiliydi. Şara ve onu destekleyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD ziyaretinde Kürt meselesiyle ilgili mesafe kat etmek istiyorlardı. Şara, bu mevzuyu Trump ile görüşme imkanı bulamadı; ancak Erdoğan’ın bu konuyu ne derece Trump’la konuştuğu da belirsizliğini koruyor.

ABD kaynaklarından yapılan açıklamalara bakılırsa, Trump ile Erdoğan’ın Suriye konusunda hemfikir oldukları kaydediliyor; ancak bu değerlendirmelerden Demokratik Suriye Güçleri (DSG) veya Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi ile Şam’ın ilişkilerinin konuşulup konuşulmadığı sonucuna varmak zor.

Bununla birlikte Erdoğan ile Trump Beyaz Saray’da basına açıklama yaparken hazır bulunan ABD Suriye Özel Temsilcisi ve Türkiye Büyükelçisi Tom Barrack, Rudaw’a açıklamalarda bulundu.

“Suriye’de şu an neredesiniz, özellikle DSG’nin (Demokratik Suriye Güçleri) yeni Suriye savunma sistemlerine entegrasyonu konusunda? Bu konuda iyimser misiniz ve Kürtlerin Suriye’de daha fazla özerkliğe sahip olma arzusuna nasıl bakıyorsunuz?” sorusuna Tom Barrack şu cevabı verdi:

“Hepsi hakkında iyimserim. Daha fazla özerklik meselesi, her fraksiyonun veya her azınlığın meselesidir ki bence yeni hükümet de onların kendi eğitim sistemlerini, kendi dillerini, kendi dini uygulamalarına saygı gösterilmesini istediklerini kabul ediyor. Suriye’de ikinci sınıf olarak görülmek istemiyorlar. Dolayısıyla bu, tüm bu fraksiyonlara bu hakkı ve fırsatı veren, federasyona dönüşmeyen merkezi bir hükümeti nasıl tasarlayacağınıza dair bir siyasi yapı gerektirir. Bence bu oluyor.”

Tom Barrack’tan ‘özerklik’ açıklaması: İyimserim, siyasi bir yapı gerektirir
ABD ŞARA’YI UYARDI MI?

Öbür yandan Mezopotamya Haber Ajansı, Erdoğan Altan imzasıyla bir analiz yayımladı. Analizde Şara’nın ABD’deki temaslarında Şara ile DSG Genel Komutanı Mazlum Abdi arasında imzalanan 10 Mart mutabakatının gündeme geldiği ve ABD’li yetkililerin Şara’yı uyardığı ileri sürüldü. Altan, analizinde ABD’nin uyarılarını şöyle aktarıyor:

דMevcut Suriye anayasasının büyük ölçüde yüzeysel yasa ve politikalardan oluştuğunu, ilerleme görüntüsü vermek için bir ‘uydurma’ olduğunu, kadınların gerçek rollerinin ve fırsatlarının ise pratikte sınırlı olduğunu, Fırat’ın doğusundaki bölgenin uluslararası koruma altındaki tek Suriye bölgesi olduğunu, Uluslararası koalisyon güçlerinin bu bölgede net angajman kuralları belirlediğini ve bu kuralların aşılmasının yasak olduğunu belirtti.

Fırat’ın doğusundaki bölgenin IŞİD’e karşı mücadele için askeri harekat alanı olduğunu, planlanmamış herhangi bir askeri harekatın tüm Suriye topraklarını etkileyeceğini ve IŞİD tarafından büyük bir güvenlik ihlaline yol açabileceğini bildirdi. IŞİD hücrelerinin artan askeri faaliyetlerinin dizginlenmesi, İran destekli milislerin faaliyetlerinin izlenmesi, Suriye çölünde İran varlığının önlenmesi ve Rusya’nın bölgedeki yayılmasının sınırlandırılarak belirli noktalarla sınırlandırılmasına katkıda bulunulması gerekiyor.”

ERDOĞAN’IN TRUMP’TAN BEKLENTİSİ

Yeni Özgür Politika gazetesinin yazarı Zeki Akıl ise, Kürtler ile Şam yönetimi arasındaki meselelerin esas olarak Trump ile Erdoğan arasındaki görüşmede gündeme geldiğini belirterek, şunları yazdı:

×Erdoğan’ın Trump’tan büyük bir beklentisi var. Onu ikna edip SDG’yi dışlamak ve Özerk Yönetimi ortadan kaldırmak istiyor. 10 Mart mutabakatını HTŞ’den daha fazla Türkiye gündeme getiriyor. Bu mutabakatı da sorunu çözmek için değil çatışma aracına dönüştürmek peşinde. “SDG orduya entegre edilsin” adı altına dağıtılmak isteniyor. Kürtler ve özerk bölge savunmasız ve HTŞ damgalı katı merkezi yönetimin insafına bırakılacak. Basına henüz görüşme tam yansıtılmadı ama Kürtler ve demokratik çevreler bilmeli ki, Trump’la yapılan görüşmenin ve pazarlığın temel gündemlerinden birisi bu konudur. Trump isteneni kabul etmişse ne Barış ve Demokratik Toplum süreci kalır ne de bu yönlü çalışmalar. Süreci bozmak Erdoğan için hiç de sorun değil!

Benzer Haberler