25 yılı aşkın süredir tutuklu olan Abdülkadir Tatlı’nın cezaevinde “intihar ettiği” açıklandı. 2024’te cezaevlerinde 818 kişi yaşamını yitirdi, bunların 68’inin intihar olduğu ileri sürüldü. DEM Partili Aslan şüpheli ölümlerin münferit olmadığını kaydederken, İHD hasta tutuklulara yönelik hak ihlallerine dikkat çekiyor.
HABER MERKEZİ – İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) hasta tutuklu listesinde bulunan Abdülkadir Tatlı’nın Kırıkkale F Tipi Cezaevi’nde yaşamına son verdiği ileri sürüldü.
1999 yılında tutuklanan Tatlı’nın uzun süredir tedavi gördüğü belirtildi. Tatlı’nın cenazesi otopsi yapılmak üzere Kırıkkale Devlet Hastanesi’ne götürüldü. Cenazenin otopsi işlemlerinden sonra Diyarbakır’n Silvan ilçesinde bulunan aile evine götürüleceği öğrenildi. 25 yılı aşkın süredir hapishanede tutulan ve çeşitli hastalıkları olduğu bilinen Tatlı, üç kişilik odada tek başına tutuluyordu.
ASLAN: MÜNFERİT DEĞİL
Konuyla ilgili DEM Parti Şırnak Milletvekili Nevroz Uysal Aslan, sosyal medya hesabında bir açıklama paylaştı. Aslan, Abdülkadir Tatlı’nın ölümüyle ilgili şunları kaydetti:
ד25 yılı aşkın süredir hapishanede olan ve çeşitli hastalıkları olduğu bilinen tutsak, üç kişilik odada tek başına tutuluyordu. Adalet Bakanlığı verilerine göre yalnızca 2024’te 818 mahpus yaşamını yitirdi, 68’i ‘intihar‘ olarak kayıtlara geçti. Bu tablo, münferit değil; şüpheli ölümlerden ağır hasta mahpusların ölüme terk edilmesine kadar uzanan bir sistem krizidir. Hapishaneler, baskı, tecrit ve ihmallerle ölümün sıradanlaştığı yerler haline geldi. Artık bu ölümler durdurulmalı; devlet, korumakla yükümlü olduğu yaşamın sorumluluğunu üstlenmelidir. Bu ölümcül infaz rejimi kaldırılmalıdır.”
HASTA TUTUKLULAR VE HAK İHLALLERİ
Bu arada İnsan Hakları Derneği (İHD), 5 Ağustos 2025 tarihli “2024 Yılı Türkiye Hapishaneleri Hak İhalleri İzleme Raporu”nda da dikkat çekici veriler paylaşılmıştı.
İHD Raporunda, 28 Nisan 2025 itibari ile Türkiye cezaevlerinde tespit edilebilen hasta mahpus sayısının, 161’i kadın ve 1251’i erkek olmak üzere, en az 1.412 olduğu kaydediliyor. Raporda, “Ağır olarak tarif edebileceğimiz 335 mahpus bulunmaktadır. Bunlardan 230’u tek başına yaşamını devam ettiremiyor ve 105’inin de desteğe ihtiyacı bulunmakta, 188 mahpusun ise hastalıkları nedeniyle sürekli olarak kontrol edilmesi gerekmektedir“ deniliyor.
Hasta mahpusların karşılaştığı sağlık hakkı ihlallerinin ise toplamda 5 bin 526 olduğu kaydedilen İHD raporunda, yaşamını yitiren mahpusların sayısına ilişkin istatistikler de yer alıyor. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, 30.Mayıs’ta DEM Partili milletvekillerinin soru önergesine verdiği yanıtta “2024 yılında ceza infaz kurumlarında farklı sebeplerle hayatını kaybeden toplam 818 hükümlü ve tutuklu bulunduğu” bilgisini paylaşmıştı.
İHD DEVLETİN YÜKÜMLÜLÜKLERİNE DİKKAT ÇEKİYOR
DEM Parti milletvekili Nevroz Uysal Aslan 818 ölümün 68’inin “intihar“ olarak kayıtlara geçtiğine dikkat çekerken, İHD raporunda bu şüpheli veriler doğru kabul edilse bile devletin sorumluluğuna işaret ediliyor. Raporda şu değerlendirme yapılıyor:
דDevletlerin, bazı özel koşullar altında, kişinin kendi eylemlerinden kaynaklanabilecek risklere karşı yaşamı korumak amacıyla gerekli tedbirleri alma yükümlülüğü de bulunmaktadır. Dolayısıyla hapishanelerde intihar vakaları da temel itibariyle yaşam hakları ihlallerinden biri olarak ele alınmalıdır. Son yıllarda hapishanelerde yaşanan intihar vakalarının artması da hapishanelerde yaşanan hak ihlalleri ile çok yakından ilişkilidir. İntihar vakalarının oldukça fazla olması ve özellikle adli mahpuslar arasında yaygın olması bu mahpusların yaşamış oldukları hak ihlallerinin yoğunluğunu ve koşullarının da insan onuruna aykırılığını ortaya çıkmaktadır. Bu intihar vakalarında önleyici tedbirleri almak, intihara sürükleyen koşulları düzeltmek, şiddet vakalarına karışanlar hakkında soruşturma yürütmek ve sebepleri ortadan kaldırmak gerekmektedir. İntihara sürüklemek suçtur ve TCK madde 84/1 intihara yönlendirme suçunu düzenlemiştir. Ayrıca 3. kişiler bir insanın beden bütünlüğüne zarar vermek suretiyle o kişinin yararını bozacak bir eylemde bulunamaz ve bu suçtur (TCK Madde 81, 82,84 ve 87).”