Trump başkanlık koltuğuna oturmadan üç gün önce ilan edilen ateşkes iki ay sonra bozuldu, Gazze’de büyük yıkım yaşandı, İsrail kara harekatı da başlattı, Gazze’deki savaş bölgesel hale geldi ve dengeler değişti, İran – İsrail arasında 12 günlük savaş yaşandı, Gazze’de kıtlık ilan edildi, uluslararası alanda hiç olmadığı kadar tepki yükseldi, Filistin devletini tanıyan ülke sayısı arttı ve Trump Gazze Barış Planı’nı duyurdu. 2026’ya bu planın ikinci aşaması konuşularak giriliyor.
HABER MERKEZİ – ABD Başkanı Donald Trump, 22 Ocak’ta ikinci kez başkanlık koltuğuna oturduğunda halihazırda devam eden bir başka savaş daha vardı. Bu, 7 Ekim 2023’te Hamas’ın İsrail’e yönelik düzenlediği saldırı sonrasında başlayan Gazze savaşıydı.
×Hamas’ın saldırısı sonrasında 1.200’den fazla kişi öldürülmüş, Hamas 251 rehineyi de Gazze’ye kaçırmıştı. 2025’in sonuna gelirken, Gazze’de ilan edilen ateşkes kapsamında Hamas elindeki tüm sağ ve ölü rehineleri teslim etmiş durumda. Buna karşılık İsrail 3 bine yakın Filistinli’yi hapisten serbest bıraktı. İki yılın sonunda Gazze Şeridi’nin yüzde 90’ı harabeye dönerken, 2 milyon civarında insan yerinden edildi. Yaşanan insani dram kıtlık düzeyine vardı. Ve Aralık 2025’in sonlarına doğru savaş nedeniyle yaşamını yitirenlerin sayısı 70 bini aştı.
Bu tarihten sonra İsrail’in Gazze’ye yönelik yıkıcı saldırıları başladı. Ardından da savaş, Lübnan’da Hizbullah’ı, Yemen’de Husileri ve bu iki örgütle birlikte Hamas’ı himaye edegelen İran’ı kapsayacak şekilde bölgesel bir hal aldı.
Trump, başkanlık koltuğunda oturmasından sadece üç gün önce, bölgesel çapta devam eden savaşta kritik bir gelişme yaşandı. İsrail ile Hamas arasında 19 Ocak 2025’te Gazze’de ateşkes ilan edildi. Bu, daha önce de ilan edilen ateşkesten farklı bir özelliğe sahipti ve bir buçuk yılı geride bırakmış olan savaşın sona ermesi için bir nebze umut barındırıyordu.
Ateşkes gereğince Hamas İsrailli rehineleri, buna karşılık olarak da İsrail hapishanelerde tuttuğu Filistinlileri serbest bırakacaktı. Nitekim ateşkes anlaşmasının ilk 42 gününde, İsrailli 25’i sağ, 8’i ölü 33 rehine ve 1700’ün üzerinde Filistinli serbest bırakıldı. Aynı zamanda İsrail zamanla Gazze’den çekilecekti. Birinci aşamada bu şartların yerine getirilmesiyle birlikte ikinci aşamaya geçilecekti.
19 Ocak’ta ilan edilen ateşkesin 1 Mart itibarıyla ikinci aşamasına geçilmesi beklenirken, aksi gelişmeler yaşanmaya başladı. İsrail 18 Mart itibarıyla Gazze’ye yönelik saldırılarına yeniden başladı.
İsrail, Hamas’ın ateşkes anlaşmasına uymadığını, özellikle rehineleri bırakma törenlerini zafer gösterilerine dönüştürdüğünü ileri sürdü. Hamas ise, İsrail’i ateşkes boyunca yüzlerce kez ihlalde bulunmakla suçladı.
ABD Başkanı Trump’ın tavrı, İsrail’i destekleyen yönde oldu ve ardından geçen aylar boyunca savaş durmadı. Bir kez daha ateşkesin ilan edilebilmesi için aradan 7 ay geçmesi gerekti.
Bu 7 ay içinde İsrail, Gazze’ye yönelik savaşı başka bir aşamaya da taşıdı. 16 Eylül’de İsrail, karadan da Gazze’ye girdi ve böylece savaşın yıkıcı sonuçları daha da ağırlaştı.
7 Ekim’in yıldönümü | Büyük yıkım, Trump’ın planı ve müzakereler
EBU UBEYDE, HUSİ BAŞBAKANI, İRAN GENERALLERİ VURULDU: DOHA BÜYÜK LOKMA OLDU
18 Mart’ta yeniden şiddetlenen Gazze’deki savaşta binlerce insan yaşamını yitirdi, bununla birlikte savaşan taraflar açısından da dikkat çekici kayıplar yaşandı.
2024’te İsmail Haniye, Yahya Sinwar, Muhammed Deif, Merwan İssa gibi Hamas’ın kritik isimlerini öldüren İsrail, 30 Ağustos 2025’te ise Hamas’ın askeri kanat sözcüsü ve taktığı puşi ile propaganda yüzü olarak öne çıkan ismi Ebu Ubeyde’yi de öldürdü.
28 Ağustos’ta ise İsrail, Yemen’in başkenti Sana’ya düzenlediği hava saldırısında Husilerin kurduğu Değişim ve İnşa Hükümeti’nin başbakanı Ahmed Galib er-Rahvi ile bazı bakanlar öldürdü. Bu arada Husi yönetiminin Genelkurmay Başkanı Muhammed Abdulkerim el-Gamari’nin de yaz aylarında İsrail ile ABD saldırısında öldürüldüğü açıklandı.
İsrail hava saldırısı düzenlemişti | Husiler başbakanları El Rahvi’nin öldürüldüğünü kabul etti
2024’te Lübnan’daki Hizbullah’ın Genel Sekreteri Hassan Nasrallah’ı da suikastle öldüren İsrail, 13 Haziran’da başlayan 12 Gün Savaşı’nda ise İran cehpesinde kritik isimleri hedef aldı.
12 Gün Savaşı’nda aralarında İran Genelkurmay Başkanı Muhammed Bakıri, Devrim Muhafızları Komutanı Hüseyin Selami, Hatam el-Anbiya Karargahı’nın komutanı Gülam Ali Reşid, Gülam Ali Reşid’in yerine atanan general Ali Şadmani, Devrim Muhafızları Hava Kuvvetleri Komutanı Tuğgeneral Amir Ali Hacızade ve Devrim Muhafızları istihbarat birimi direktörü Muhammed Kazimi’nin de bulunduğu çok sayıda isim yaşamını yitirdi.
Haniye, Sinwar, Nasrallah, Deif ve dahası | İsrail: Hamas sözcüsü Ebu Ubeyde öldürüldü
İsrail’in bir diğer kritik saldırısı ise 9 Eylül’de Katar’ın başkenti Doha’ya yönelik oldu. Hamas’ı destekleyen ve Hamas yetkililerine ev sahipliği yapan Katar’a yönelik İsrail’in saldırısında hedef, Hamas’ın müzakere heyetiydi. Hamas lider kadrosu saldırıdan sağ kurtuldu, ancak Hamas Siyasi Büro Üyesi Halil Hayye’nin ofis müdürü Cihad Lebed, Halil Hayye’nin oğlu Hemmam Hayye, Hamas üyeleri Abdullah Abdulvahid, Mümin Hassune, Ahmed el-Memluk ve Katarlı polis Bedir Saad Muhammed el-Hamidi hayatını kaybetti.
Bu saldırı Katar, İsrail ve ABD arasında gerilimlere yol açtı. Trump, 29 Eylül’de Beyaz Saray’da yaptığı görüşme sırasında Netanyahu’yu Katar lideri Muhammed bin Adrurrahman Al Sani ile telefonda görüştürdü. Netanyahu Al Sani’ye üzüntülerini bildirdi ve bir daha benzer bir saldırı yapmayacağının garantisini verdi. Trump da 1 Ekim’de imzaladığı kararnameyle Katar’a tam güvenlik garantileri verdi; zira Trump Mayıs ayında Katar ile yüz milyarlarca doları bulan ticari anlaşmalar yapmıştı.
Beyaz Saray’daki görüşmeden ilk sonuç | Netanyahu Doha için üzüntülerini bildirdi
×
BÖLGESEL DENGELER DEĞİŞTİ: 12 GÜN SAVAŞI
Mart ayında ateşkesin bozulmasının ardından Gazze’de yeniden başlayan savaş, önceki dönemden daha şiddetli şekilde bölgesel bir hal aldı.
İsrail Hamas’a destek veren Lübnan’daki Hizbullah ve Yemen’deki Husilere yönelik saldırılarını sürdürmekle birlikte, doğrudan İran ile de karşı karşıya geldi.
Filistin’de Hamas, Lübnan’da Hizbullah, Suriye’de Beşar Esad’ın Baas rejimi, Irak’ta Şii gruplar, Yemen’de Husiler ve Bahreyn’de Şii nüfus üzerinden Şii Hilali siyasetini yıllardan beri yürüten İran, 7 Ekim 2023’ten sonra başlayan ve bölgesel dengeleri tamamen alt üst eden savaşta bu kez bizzat kendisi muhatap oldu.
Daha önce karşılıklı füze atışlarıyla zaman zaman çatışan İsrail ve İran, 13 Haziran 2025’te büyük çaplı bir savaşta karşı karşıya geldi. 12 gün süren bu savaşa ABD de dahil oldu.
12 Gün Savaşı’nda İsrail İran hava sahasını tamamen kontrol altına aldı, İran’ın fırlattığı füzeleri büyük oranda havada etkisiz hale getirdi, İran’ın stratejik merkezlerine ve askeri birimlerine yönelik kritik saldırılar düzenledi ve çok sayıda üst düzey İran yetkilisini öldürdü.
ABD uçakları ise İran’ın nükleer programını yürüttüğü ve balistik füzeler ürettiği kaydedilen merkezleri bombaladı. Trump’a göre, İran’ın nükleer kapasitesi neredeyse tamamen yok edildi ve bu yüzden savaş sonlandırıldı.
İsrail ise, Trump kadar emin değil ve İran’ın hala nükleer silah üretimine devam ettiğini düşünüyor. Bu yüzden İsrail’in ABD’yi İran’a yönelik yeni bir saldırı için ikna etmeye çalıştığı ileri sürülüyor.
Önce Hamas’ın, ardından Hizbullah’ın ve kısmen de Yemen’deki Husilerin ağır darbe alması, ayrıca Suriye’de 8 Aralık 2024’te Beşar Esad rejiminin yıkılması ve son olarak da 12 Gün Savaşı’nda ortaya çıkan sonuçlar, İran İslam Cumhuriyeti’nin 1979’dan beri yürüttüğü bölgesel hesaplarını ve startejisini önemli oranda ortadan kaldırdı ve İran’ın içe çekilmesine yol açtı.
Haniye, Sinwar, Nasrallah, Deif ve dahası | İsrail: Hamas sözcüsü Ebu Ubeyde öldürüldü
Bu arada Netanyahu ile Trump arasında 29 Aralık’ta yapılacak görüşmenin önemli başlıklarından biri de İran olacak ve böylece 2026’da İran – İsrail gerilimi sıcak gündemler arasında yerini koruyacak.
YIKICI SAVAŞ: RESMEN KITLIK İLAN EDİLDİ
Zaman geçtikçe Gazze’deki durum dramatik bir hal almaya başladı. Yaz aylarına doğru kentin yüzde 80’inden fazlasının harabeye döndüğü, yüzbinlerce insanın açlıkla karşı karşıya kaldığı bildirildi.
Nitekim Dünya Sağlık Örgütü (WHO) 20 Mayıs 2025’te Gazze’deki 2.1 milyonluk nüfusun yaklaşık dörtte birinin İsrail ambargosu nedeniyle açlık, akut yetersiz beslenme, açlık, hastalık ve ölüm gibi felaket bir durumla karşı karşıya olduğunu açıkladı.
BM’ye bağlı Dünya Gıda Programı, 7 Ağustos itibarıyla, Gazze’de yaklaşık 470 bin kişinin kıtlık benzeri koşullarla mücadele ettiğini, 90 bin kadın ve çocuğun ise özel beslenme tedavilerine ihtiyaç duyduğunu duyurdu.
470 bin kişi kıtlıkla mücadele ediyor
BM’nin desteklediği Entegre Gıda Güvenliği Aşama Sınıflandırması (IPC), 22 Ağustos 2025 itibarıyla Gazze’deki kıtlık durumunun “felaket seviyesi” olarak bilinen 5. seviyede olduğunu teyit etti.
İsrail ile Hamas arasında 10 Ekim’de ilan edilen ateşkesin yürürlüğe girmesinden 10 gün önce Gazze’de açlıktan ölenlerin sayısının 151’i çocuk olmak üzere 455 olduğu duyuruldu.
×
KÜRESEL SUMUD FİLOSU VE FİLİSTİN DEVLETİNİN TANINMASI
Gazze’deki savaşın yarattığı yıkımın boyutları arttıkça İsrail’e karşı uluslararası tepkiler de artmaya başladı. Bu tepkilerin en görünür iki biçimi ise, Filistin’e sembolik yardım filosunun yola çıkması ve Filistin Devleti’nin resmen tanınması şeklinde oldu.
Filistin ile dayanışma ve İsrail’in ablukasını kırmak için 44’ten fazla ülkenin desteğiyle Küresel Sumud Filosu (Global Sumud Flotilla) adıyla oluşturulan uluslararası sivil yardım filosuna bağlı tekneler, 31 Ağustos’ta İspanya’nın Barselona kentinden Gazze’ye doğru yola çıktı.
1 Ekim akşamı Gazze sularına yaklaşan filoya müdahale eden İsrail donanması, onlarca tekne ve gemiye el koyarak yüzlerce aktivisti gözaltına aldı.
İtalya ve Yunanistan gibi ülkelerden de teknelerin katılmasıyla büyüyen filoda, İsveçli iklim aktivisti Greta Thunberg, sanatçılar, siyasetçiler, çok sayıda avukat, gazeteci ve aktivist bulunuyordu. İsrail, gözaltına aldıklarını Türkiye, Azerbaycan, Slovakya ve Yunanistan üzerinden sınır dışı etti.
Küresel Sumud Filosu | 171 aktivist sınır dışı edildi
Gazze’deki savaş devam ederken yıl içinde bir diğer önemli gelişme de ABD’nin New York kentinde 22-29 Eylül tarihleri arasında gerçekleşen BM 80’inci Genel Kurulu toplantısıydı. Genel Kurul toplantısının ana gündemi Gazze’deki savaş oldu.
ABD’nin vize vermediği için Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ve çok sayıda Filistinli yetkilinin katılamadığı Genel Kurul toplantısı sırasında aralarında Fransa, İngiltere, Kanada, Avustralya gibi önemli ülkelerin de bulunduğu çok sayıda ülke Filistin Devletini resmen tanıdı. Böylece Filistin Devleti’ni tanıyan ülke sayısı 157’ye çıktı.
Fransa Filistin devletini resmen tanıdı
Filistin, 1988’de bağımsızlık ilan etmiş, ilk etapta 82 ülke Filistin’i resmen tanımıştı. Filistin, Kasım 2012’de BM’ye üye olmayan gözlemci devlet olarak kabul edilmişti. Bu statü, Filistin’e çoğu toplantıya katılma ve belgelere erişme hakkı tanıyor, ancak oy hakkı, karar önerme yetkisi veya BM ofislerine katılım hakkı vermiyor.
TRUMP’TAN GAZZE BARIŞ PLANI
BM 80’inci Genel Kurulu toplantısı sırasında ABD Başkanı Trump’ın da dikkat çekici temasları oldu. Trump 24 Eylül’de, aralarında Türkiye, Pakistan, Endonezya, Katar, Mısır, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Bangladeş’in de bulunduğu Müslüman ülkelerin devlet ve hükümet başkanlarıyla bir toplantı yaptı ve Gazze konusunda hazırladığı planı paylaştı. Müslüman ülkeler, ardından ortak deklarasyonla Trump’ın girişimin desteklediklerini duyurdu.
Trump’ın ikinci önemli girişimi ise, BM Genel Kurul toplantısına katılan İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ile 29 Eylül’de yaptığı görüşme oldu. Bu toplantının ardından basın toplantısı düzenleyen Trump ve Netanyahu, birlikte Gazze Barış Planı’nı duyurdu.
Planın ilk aşaması için taraflar arasında Mısır’ın Şarm El Şeyh kentinde görüşmeler yapıldı. 6-9 Ekim tarihlerinde süren görüşmelere ABD, Mısır, Katar ve Türkiye de dahil oldu.
Görüşmelerin ardından, ironik biçimde Hamas’ın iki yıl önce savaşı başlatan saldırısının yıldönümünde ateşkes ilan edildi.
Ateşkes 10 Ekim’de resmen yürürlüğe girerken, Trump bizzat Mısır’a gitti ve çok sayıda ülkenin devlet ve hükümet başkanın hazır bulunduğu bir törenle Şarm El Şeyh kentinde Erdoğan, Sisi ve El Sani ile birlikte 13 Ekim’de Kalıcı Barış ve Refah İçin Trump Deklarasyonu’nu imzaladı.
Trump’ın planına göre, birinci aşamada taraflar arasında ateşkes sağlanacak, İsrail Gazze’de sarı hat olarak belirlenen bölgeye çekilecek, Hamas elindeki sağ ve ölü rehinelerin tamamını verecek, İsrail ilk etapta aralarında müebbet hapis cezasına çarptırılanlar da bulunmak üzere 1968 kişi serbest bırakacak, İsrail daha sonra serbest bırakılan her rehineye karşılık olarak 15 Filistinli’yi iade edecek ve Gazze’ye insani yardımın ulaştarılmasının önü açılacaktı.
Ateşkesin ilk aşamasında öngörülen şartların tamamının yerine getirilmesi zaman aldı. Yılın sonuna gelinmişken, Hamas elindeki rehineleri bırakmış ve İsrail de sarı hatta konuşlanmış durumda. Ancak öngörülen insani yardımın Gazze’ye ulaştarılması konusunda hala sorunlar bulunuyor. Ayrıca ateşkes anlaşmasına rağmen İsrail askerlerine yönelik saldırıları gerekçe göstererek 19 ve 28 Ekim ile 22 Kasım’da Gazze’ye yönelik üç büyük saldırı düzenledi, öte yandan farklı tarihlerde de yer yer çatışmalar da yaşandı.
Ateşkes ilan edilmişti | İsrail bir kez daha Gazze’yi vurdu
Bu kez kırılgan olmasına ve sık sık ihlal edildiğine dair gelişmeler yaşansa da ateşkes sürüyor ve özellikle ABD’nin baskısı dolayısıyla ateşkesin öncekiler gibi tümden bozulması öngörülmüyor.
Trump’ın planının ikinci aşaması da yılın sonuna gelindiğinde önemli gündem başlıklarından biri olmaya devam ediyor.
Gazze Barış Planı’nın ikinci aşamasında Hamas’ın silahsızlandırılması, Gazze’de teknotrat bir yönetimin kurulması, Gazze’ye Uluslararası İstikrar Gücü’nün konuşlandırılması ve bütün bunları denetleyecek bir Barış Kurulu’nun kurulması başlıklarıyla ilgili.
Trump planı, Gazze’de ikinci aşama, Uluslararası İstikrar Gücü
BM Güvenlik Konseyi, 18 Kasım’da Trump’ın Barış Planı’nın onayladı ve bu yılın başında planın ikinci aşamasıyla ilgili adımların atılması bekleniyor. Böylece, yeni bir yıla girerken, Gazze’de iki yılın ardından savaştan ziyade savaş sonrası geleceğin nasıl şekilleneceği konuşulacak.



