AKP’nin Meclis’e getirdiği maden yasası teklifi, zeytinlik alanları ve koruma bölgelerini sermayeye peşkeş çekerken, yasa henüz tamamlanmadan önce maden şirketlerine sunuldu. Limak-IC Holding’in “ya yasa ya karanlık” tehdidiyle başlayan süreç, bilimsel itirazlara rağmen hızla Meclis’e taşındı.
HABER MERKEZİ- Maden şirketlerine zeytinlik alanları açan torba yasa teklifi, henüz Meclis’e sunulmadan önce sermaye temsilcilerine servis edildi. Halk Tv yazarı Bahadır Özgür’ün haberine göre, yasa teklifine dair taslak, maden şirketlerinin oluşturduğu özel platforma gönderildi; mesajda önerilerin acilen iletilmesi istendi, ancak “taslak üçüncü kişilerle paylaşılmayacak” notu düşüldü.
Teklif, ÇED süreçlerini kısaltırken kaçak madenlerin affını gündeme getiriyor. Stratejik ve kritik madenlerde acele kamulaştırma yetkisi MAPEG’e verilirken, çevre ve sit alanları gibi koruma bölgelerinde ruhsatlı madenciliğin önü açılıyor.
Bu gelişme, kamuya ait doğal varlıkların özel şirket çıkarları doğrultusunda yeniden tanımlandığını ortaya koyuyor. Meclis’e sunulmadan önce “acil” ibaresiyle madenciler ve taş ocağı sahiplerine gönderilen mesaj, bu düzenlemenin arka planını net biçimde gözler önüne seriyor.
LİMAK I C’DEN İKTİDARA ŞANTAJ: ZEYTİNLİKLERİ AÇMAZSANIZ ÜRETİMİ DURDURURUZ
Torba yasa teklifinin hızla gündeme alınmasının nedeninin, Limak-IC Holding’in 2024 yılında devlete gönderdiği mektupla netleştiği öne sürülüyor. Yeniköy-Kemerköy Termik Santralleri’ni işleten şirket, Akbelen Ormanı’ndaki madencilik faaliyetleri için zeytinliklerin kendilerine tahsis edilmesini istedi. Aksi takdirde elektrik üretimini durduracaklarını beyan etti.
Bu mektubun ardından Hazine ve Maliye Bakanlığı, 242 bin dönümlük alan için kamu yararı kararı çıkardı; içinde zeytinlikler ve tarım alanları da vardı. 25 Temmuz 2024’te çıkarılan yönetmelik değişikliğiyle şirketin ek maliyetleri de kamu kaynaklarından karşılanabilir hale getirildi.
Yasa teklifinin hazırlanma sürecinde halktan ve bilim insanlarından görüş alınmazken, komisyon toplantıları dar salonlarda yapılarak çevre örgütleri ve çiftçi temsilcileri dışlandı. CHP ve AKP milletvekilleri arasında çıkan yumruklu kavganın ardından teklif komisyon aşamasını geçti.
ZEYTİN TAŞINMAZ, EKOSİSTEM GERİ DÖNMEZ
“Zeytin ağaçları taşınabilir” diyen Prof. Dr. Mücahit Taha Özkaya, maden şirketi için rapor hazırlayan bir isim. Özkaya, Kale Madencilik’in izin almak için hazırlattığı ‘zeytin raporunda’, dünyanın nadir jeolojik oluşumları arasında gösterilen Latmos Dağları’ndaki taş ocaklarının zeytinciliği tehdit etmediğini ileri sürmüştü. Buna karşın mahkeme sonradan, madenin zeytinlik alanlara zarar verdiğini belirterek kapasite artışı iznini iptal etti. AKP’nin davet ettiği Özkaya gibi “uzmanlar”, zeytin ağaçlarının taşınabileceğini savunarak teklifin önünde engel olmadığını ileri sürdü. Ancak Türkiye’nin önde gelen doğa bilimcilerinden Prof. Dr. Doğan Kantarcı bu iddiaları kesin bir dille yalanlıyor.
Saha çalışmalarına dayalı bilimsel verilerle konuşan Kantarcı, zeytin ağaçlarının taşınmasının hem yüksek risk taşıdığını hem de tarımsal verimliliği ciddi biçimde düşüreceğini belirtti: “Zeytini taşımak çok risklidir, bir bölümü ölür gider. Kalanlar da 10 yıldan önce meyve vermez.”
KANUN DEĞİL TALİMATNAME
AKP’nin hazırladığı yasa teklifi, kamu yararı adına maden şirketlerinin taleplerine birebir uyumlu bir içerik taşıyor. Limak-IC’nin “ya zeytinlikleri açarsınız ya da santrali kapatırız” şantajı sonrası gelen düzenleme, şirketlerin çevreyi ve köylüleri hiçe sayan çıkarlarını önceleyen bir “talimatname” niteliğinde.
Zeytincilik Yasası, Ziraat Mühendisleri, çevre bilimciler ve halkın iradesiyle defalarca savunulmuşken, bu yeni düzenleme ekolojik dengeyi, tarımı ve yerel halkın yaşam hakkını açıkça tehdit ediyor.
Yasa teklifinin önümüzdeki günlerde Meclis Genel Kurulu’na gelmesi bekleniyor. Geçmişte halk tepkisiyle geri çekilen benzer tekliflerin akıbeti, bu kez iktidarın patronlara olan bağımlılığı nedeniyle daha karanlık bir sürece evrilebilir.
Muğla Yatağan ve İkizköy’deki zeytinlikleri madenciliğe açan teklif kabul edilirse sadece zeytinlik katliamı yaşanmayacak, açık ocak madenciliği yapılacak ve en az 26 köy boşaltılacak.
TOPRAĞIMIZI VERMEYECEĞİZ KAMPANYA GRUBU YARIN ANKARA’DA
“Süper İzin Yasası” olarak kamuoyuna yansıyan teklifin 24 Haziran Salı günü Genel Kurul’da görüşülmesi bekleniyor. “Toprağımızı Vermeyeceğiz” kampanya grubu, yasa teklifini doğaya, köylüye ve yurttaş haklarına yönelik bir “işgal yasası” olarak niteleyerek geri çekilmesi çağrısı yaptı. Teklife göre, enerji yatırımları için meraların tahsisi, özel mülkiyetin acele kamulaştırma yoluyla alınması, kaçak yapılaşmaya imar affı ve stratejik madenlerde yetkinin doğrudan Cumhurbaşkanlığı’na verilmesi öngörülüyor. Kampanya grubu, ülke genelinde sokağa çıkma çağrısında bulunarak 24 Haziran’da saat 11.00’de Meclis önünde kitlesel bir buluşma gerçekleştireceklerini duyurdu.