İltica etmek için sığındığı Yunanistan’da insan kaçakçılığı yapma suçlamasıyla tutuklanan Barış Erhan’a 74 yıl 1 ay hapis cezası verildi. Erhan’ın annesi Sabahat Özcan Çaldemir, oğlu için hukuki destek çağrısı yaptı.
HABER MERKEZİ – Türkiye’de Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF), Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) ve Halkların Demokratik Partisi’ndeki (HDP) siyasi çalışmaları nedeniyle yargılanan Barış Erhan, iltica amacıyla gittiği Yunanistan’da insan kaçakçılığıyla suçlanarak 74 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
PİRHA’dan Ezgi Özer’in haberine göre 11 Haziran’da Rodos’ta görülen duruşmada, tutuklu yargılanan Erhan iltica etmek amacıyla Yunanistan’a geldiğini söyledi.
İLTİCA ETMEK İÇİN YUNANİSTAN’A SIĞINDI
Savunmasında, “Ben komünistim, sosyalistim, devrimciyim, Aleviyim, sanatçıyım, insan hakları için mücadele eden bir bireyim” diyen Erhan, “İşsiz kaldığım dönemlerde dahi bu hukuk dışı işlerle para kazanmayı düşünmedim, yapmadım, yapmam da. Amacım tamamen iltica etmekti, maalesef bu Suriyeli arkadaş ve göçmenlerden bazıları aleyhime tanıklık yaptı. Bundan dolayı cezalandırılıyorum” ifadelerini kullandı.
74 YIL CEZAYA ÇARPTIRILDI
Atina Korydallos Cezaevi’nde tutulan Erhan’ın hem kendisi hem de ailesi, Türkiye’deki avukatı, Atina’dan gelen bir akademisyen ve dostları duruşmada tanık olarak ifade vermek istedi. Mahkeme bu tanıklardan yalnızca avukatı ve akademisyeni dinledi.
Duruşma sonrası kararını açıklayan mahkeme, Erhan’a toplamda 74 yıl 1 ay hapis ve 700 bin 500 Euro para cezası verdi. Aynı davada Ahmad Alkodmy ise 69 yıl 1 ay hapis ve 650 bin Euro ceza aldı. Kararlar temyize taşındı.
ERHAN’IN ANNESİ ÇALDEMİR: YARGILAMA DEĞİL, GÖZDAĞI
Verilen cezaya tepki gösteren Erhan’ın annesi Sabahat Özcan Çaldemir, oğlunun Türkiye’de yıllardır süren siyasi davalar, polis baskısı, ajanlık teklifleri ile tehdit altında olduğunu belirterek, “Bu karar siyasi bir karar. ‘Buraya gelmeyin, ceza veririz’ demek için oğlum üzerinden mesaj verdiler. Gözlerini kapatıp peşin hükümle karar verdiler” dedi.
דTürkiye’de Alevi olduğumuz için dışlandık yıllarca. Türkiye’de hayatını özgürce yaşayamadı. Polis sürekli takipteydi hatta evimize dahi geldi. Yunan devletinde adalet olduğuna inanarak gelmişti ama maalesef onlarda da yoktu adalet. Çok üzgünüm çok sinirliyim. Benim tek oğlum var başka bir çocuğum yok. Onun geleceğiyle, hayatıyla oynadılar.”
HUKUKİ SÜREÇ VE DESTEK ÇAĞRISI
Erhan’ın avukatının karara itiraz ettiğini belirten Çaldemir sürecin hızlandırılması ve oğlunun serbest bırakılması için kamuoyuna destek çağrısında bulundu:
“Kimi siyasi partiler destek vermedi. ‘İnsan kaçakçısı olarak yargılanıyor biz bu işe karışamayız’ dediler. Benim oğlum insan kaçakçısı değil, bunu biliyorlar konuya müdahil olmak istemiyorlar. Elimizden gelen neyse, nereye başvurmamız gerekiyorsa, ne yapmamız gerekiyorsa onu yapacağız. Benim oğlum gibi şu an en az 20 kişi ve bilmediğimiz daha ne kadar çok devrimci çocuk var. Hepsi insan kaçakçısı olmakla ceza yiyor. Kimisi öldü, kimisi sakatlandı, işsiz güçsüz oldu, kimisi cezaevlerinde yıllardır eziyet gördü, görüyor. Bizim çocuklarımız bunları hak etmedi.”
Öte yandan Erhan’ın tutukluluğuna son verilmesi için Change.org’ta bir imza kampanyası da başlatıldı.
×
BARIŞ ERHAN KİMDİR?
Barış Erhan, lise yıllarından itibaren sosyalist yapılarda aktif yer aldı. SGDF, ESP ve HDP çatısı altında çalıştı. Bu süreçte hakkında çok sayıda dava açıldı, polis takibi ve baskılar yaşamının sürekli parçası haline geldi.
2024 Temmuz’unda Türkiye’de hakkında süren davalardan biri ağır ceza mahkemesinde son aşamaya gelince, yaklaşık 30 yıl ceza alma riskiyle yüz yüze kaldı. Avrupa’ya gitmeye karar veren Erhan, İzmir’de ulaştığı bir kaçakçıya 4 bin 500 Euro ödeyerek Yunanistan’a gitmek üzere 67 kişiyle birlikte bir tekneye bindi.
Tilos kıyılarına ulaştıklarında tekne karaya oturtuldu ve Yunan Sahil Güvenliği tarafından gözaltına alındılar. Ardından Barış Erhan ve geminin kaptanlığını yapan Ahmad Alkodmy, Atina Korydallos Cezaevi’ne gönderildi.
CEZAEVİNDE İNTİHAR GİRİŞİMİ
Erhan, bipolar rahatsızlığı olmasına rağmen cezaevinde haftalarca tedavi göremedi. Yanında getirdiği ilaçlara el konuldu, her gün farklı bir renk ve şekilde gelen ilaçlarla psikolojisi daha da bozuldu.
Bu süreçte intihar girişiminde bulundu. Cezaevi içinde midesi yıkandıktan sonra hastaneye sevk edildi. Ancak polislerin baskısı nedeniyle psikiyatri ekibiyle doğru düzgün görüşemedi, muayene edilmeden geri gönderildi.
