Faik Bulut
Kim bu diplomat?
Muhafazakâr gülümsemesi, sanki bunu yapmak istemiyormuş gibi bir izlenim bırakıyor. Sıra iş ve diplomatik buluşmalarına gelince ise dudakları kulaklarının altına varıncaya kadar genişliyor ve dolu dolu gülüyor. Tipik bezirgân gülüşü bu!
Aklından belki de küfür dâhil her türlü sinsilik, hinlik, olumsuz düşünce geçmesine rağmen rol icabı yapılan bir yüz hareketi oluyor onda gülmek. Otuz iki dişini gösterecek kadar dudaklarını ve yüzünü gerip yaygınlaştırması, güneşte kavrulup buruşmuş “çarık yüzlü-kavruk tenli adam” görüntüsü veriyor.
O zoraki gülümsemenin altındaki gerçek ifade şudur: Dünyanın bütün kavga ve savaşlarını yürütmüş yorgun ama sert komutan! Sanki Amerikan çizgi filmlerinden tanıdığımız meşhur BİN BİR SURAT figürü. Başında tek tel kalmadığından, hani Hooligan-ırkçı dazlak haliyle saçını düzeltmek için elini başına götürmesi gerekmiyor.
Saçıyla başıyla oynamak yerine konuşması sırasında fazlasıyla el kol hareketi yapabiliyor. Genel konularda son derece fırsatçı, eyyamcı, menfaatçi; lastik gibi esnek davranıyor; kendini savunurken bilinen pragmatizmini ön plana çıkarabiliyor.
Saçı-başı-yüzü sinekkaydı tıraşlı ve uzun boylu olmasına rağmen onda meşhur sinema sanatçısı Yul Brynner’ın tarzından eser yok. Yine de acımasız bir kovboy kadar kararlı konuşuyor: “Lübnan, Suriye’ye ilhak edilebilir ve Şam yönetimi İsrail ile barış masasına oturabilir.”
Ortadoğu’da dönen dolapların kaynatıldığı kazanın aşçıbaşı gibidir Thomas Barrack! Ne kadar gizli saklı, kayıt dışı, hileli hurdalı iş varsa ancak onun vasıtasıyla görülebiliyor. Bir anlamda “kanunsuz işleri aklama makinesi” gibi çalışarak uğursuz işlerin fedaisi rolünü üstleniyor.
Trump’ın Suriye Özel Temsilcisi ve Büyükelçisi olarak Türkiye’ye tayin edildiğinde şöyle diyordu Barrack:
“Gelişmiş bir Ortadoğu’nun geleceği için Suriye’nin istikrarlı ve huzurlu olmasını öngören Başkan Trump’ın bu hayalini gerçekleştirmek üzere atanmış bulunuyorum. Burada ikili vazifem var. Bir yandan milyarder bir emlak tüccarı olarak Körfez’deki Arap ülkeleriyle ticari ilişkileri geliştirmek, diğer yandan kritik anlarda Biladi Şam’ın (Suriye, Filistin, Lübnan ve Ürdün’ü kapsayan tarihi Şam Eyaletinin) yeniden yapılanmasına ABD’nin tekrar ortak olmasını sağlamaktır.”
Bu bakış açısı Trump’ın Suriye’ye yönelik siyasetinin seyrine bağlı. Önceki dönemde büyük iç çatışmalar, iç savaşlarla boğuşan Suriye ile Lübnan topraklarının selamete erdirilmesi için gereken temizliğin yapılmasını da öngörüyor ki, sohbet diliyle söylersek; aykırı silahlı/ideolojik bir hareket niteliğindeki Lübnan’ın tamamen silahtan arındırılmasını elzem kılıyor.
Thomas Barrack kimdir?
Thomas Joseph Barrack Jr. (d.28 Nisan 1947) Amerikalı özel sermaye gayrimenkul yatırımcısı, halka açık bir gayrimenkul yatırım ortaklığı (GYO) olan Colony Capital’in kurucusu ve icra kurulu başkanıdır.
Ninesi ve dedesi, 1900 yılında Zahlé’den (Lübnan) Amerika’ya göç eden Hıristiyanlardandı. Babası bakkal, annesi sekreter idi. “Bakkal babanın oğlu olmakla” övündüğü söylenir. Kaliforniya-Culver City’de büyüdü. Kendisi Roma Katoliği olarak bilinir.
İş Hayatı
Barrack Aralık 2024’te o zamanki Başkan Donald Trump tarafından Amerika Birleşik Devletleri’nin Türkiye büyükelçisi olarak atandı. Onlarca yıldır ABD Başkanı Donald Trump’ın yakın arkadaşı, bağış toplayıcısı ve televizyon haberlerindeki temsilcisi idi. Trump’ın 2016 başkanlık kampanyasının kıdemli danışmanlığını ve Yemin Töreni Komitesi başkanlığını da yaptı.
Barrack 1969 yılında üç fakülteyi bitirmiş bir hukukçu sıfatıyla iş hayatına atılmıştı. Dönemin ABD Başkanı Richard Nixon’ın kişisel avukatı olan Herbert W. Kalmbach’ın hukuk firmasında işe başladı. 1972’de firma onu Suudi Arabistan’a gönderdi. Kısa sürede bir Suudi prensinin squash (bir tür ikili raket oyunu) partneri oldu.
Krallıkta Fluor Corporation ve Suudi prensler için de çalıştı. Yatırımcı Lonnie Dunn’ın isteği üzerine, o zamanlar Jean-Claude Duvalier tarafından yönetilen Haiti ile Suudi Arabistan arasındaki diplomatik ilişkilerin kurulmasına yardım etti.
1982’de Başkan R. Reagan ile James G. Watt yönetiminde ABD İçişleri Bakanlığı’nda müsteşar yardımcısı olarak görev yaptı.
Fazla dikkat çekmeyen ve değersiz mülkleri ucuza kapatıp biraz onarım yaptıktan sonra çok pahalıya satmasıyla nam salan Barrack, emlak bezirgânı olmasının yanı sıra iyi bir fon yöneticisiydi. 2010 yılında Trump’ın damadı Jared Kushner’ın 70 milyon dolarlık borcunu satın alarak onu iflastan kurtarmıştı.
“Büyük Durgunluk” sırasında Barrack’ın kiracılarına kötü davranması, kiraları artırması, çok sayıda insanı tahliye etmesi ve mülkleri bakımsız bırakması fazlaca eleştirildi. Oysa Eylül 2011 itibarıyla dünyanın en zengin 833. Kişisi, ABD’nin ise en zengin 375. Kişisiydi. Tahmini serveti 1,1 milyar ABD dolarını bulmaktaydı.
Siyasi faaliyet
2016 ABD başkanlık seçimleri sırasında Barrack, Donald Trump’ı destekledi. Trump’ın kampanyası için 23 milyon dolar toplayan “Amerika’yı Şimdi Yeniden İnşa Et” şiarıyla ve Süper PAC’i aracılığıyla önemli bir bağış toplayıcısıydı.
Barrack, Trump’ın kampanya yöneticisi olarak eski savcı, siyasi danışman ve lobici Paul Manafort’u işe almasını önerdi. Manafort ile 1970’lerde, ikisi de Suudiler için çalışırken ve Beyrut’ta yaşarken tanışmıştı. Trump başkan olduktan sonra da Barrack, Trump ile Arap prensleri arasında aracı olarak hareket etmeye devam etti.
2017’de Trump’ın yemin törenini denetleyen komitenin başkanlığını yaptı ve 100 milyon doların üzerinde para topladı; böylece önceki rekorunu ikiye katlamış oldu.
Seçim kampanyası, geçiş dönemi ve göreve başlama süreci boyunca Barrack’ın, Birleşik Arap Emirlikleri’nin yönetici ailesiyle bağlantıları olan kişilerle temas halinde olduğu söyleniyor. Bu arada yolsuzluk ve usulsüzlük yaptığı da…
ABD’nin Türkiye Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi
Aralık 2024’te Barrack, Trump tarafından Türkiye’ye ABD büyükelçisi olarak önerildi. Senato, 29 Nisan 2025’te 60’a karşı 36 oyla bunu onayladı. 14 Mayıs 2025’te güven mektubunu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a sundu. Türkiye’ye güven mektubunu sunduktan sonra, 23 Mayıs 2025’te Trump tarafından Suriye için yeni ABD Özel Temsilcisi olarak seçildi.
Temmuz 2025’te Güney Suriye çatışmaları sırasında İsrail ile Suriye arasındaki ateşkesi sağladı. Dürzi, Bedevi ve Sünni grupları silahsızlanmaya çağırdı ve Türkiye ile Ürdün’ün bölgesel desteğiyle birleşik bir Suriye kimliğini teşvik etti.
Yabancılar adına lobicilik suçlaması ve beraat
20 Temmuz 2021’de Barrack ve işadamı Matthew Grimes, yabancı bir gücün talimatıyla çalışan bir ajan tarafından adaleti engellemek ve kolluk kuvvetlerine yalan beyanda bulunmakla suçlandı. 5 milyon dolar nakit karşılığında teminat altına alınan 250 milyon dolarlık kefaletle serbest bırakılmadan önce iki gün hapis yattı.
İddianame, Mayıs 2022’de Barrack’ın Birleşik Arap Emirlikleri’nde yüz milyonlarca dolarlık yatırım imkânı aradığı ve Trump yönetimi adına yasadışı lobi faaliyetlerinde bulunduğu iddialarını da içerecek şekilde genişletildi. 4 Kasım 2022’de Barrack ve Matthew Grimes’ın ikisi de suçsuz bulundu.
Ortalığı karıştıran çelişkili ve tehlikeli demeçler
Son zamanlarda birbiri peşi sıra verdiği demeçlerde kullandığı dil ve aykırı bakış açısıyla Ortadoğu’da büyük gürültü koparan Suriye Özel Temsilcisi Thomas Barrack, Amerikan diplomasisinin Ortadoğu’daki geleneksel kavramlarına ters düşen ifadeler kullanarak bölge çapında şaşkınlık yarattı.
Örneğin 1916 yılında İngiltere ile Fransa arasında Ortadoğu’daki siyasi haritaların çizilip iki büyük devlet arasında bölüşülmesini simgeleyen ünlü Sykes-Picot Anlaşmasını eleştirdi ve şöyle dedi:
“Osmanlının çekilmesinden sonra kurşun kalemle çizilen sınırlar bölge halklarına dayatıldı. Batı’nın bölgeye müdahale dönemi ise geri gelmemecesine geçip gitti. Beş büyük savaştan sonra beğenmediğimiz rejimi değiştirmek, yeni bir devlet inşa etmek işi başarısızlıkla sonuçlandı.”
Amerikalı diplomat Emevi devletinin merkezi Şam’a ve zamanın yönetimine hayran kaldığını ve Emevi devrine (siyaset, edebiyat, ideoloji olarak) dönüşün zeminini hazırlayan iktidarın başı Ahmed Şera’yı (eski cihatçı terörist komutanı Ebu Muhammed Colani) pek beğendiğini ifade etti. Ayrıca onu ABD’nin kurucu başkanı George Washington’a benzetti.
Barrack IŞİD’e karşı ABD ile ortak mücadele eden Suriye Demokratik Güçleri (SDG) aleyhinde çok ağır eleştirilerde bulundu. Lübnan’ı ziyareti sırasında “Bu ülkenin beka (ölüm kalım) tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını” belirttikten sonra; “Hızlıca hareket etmediğiniz takdirde kaderiniz tekrar Biladi Şam (Osmanlı zamanında Filistin, Lübnan ve Suriye’yi içeren Şam Eyaleti) haritası içinde yer almak olacaktır!” yolunda uyarıda bulundu. “Ürdün’ün bile Büyük Suriye haritası içinde yer alabileceğini” de dile getirdi.
Barrack sonuçta bilinçaltından fırlayan ve şok etkisi yapan bu sözlerini düzeltmeye kalkıp tevil yolunu gitse de yabana atılır olmayan bu tanımlamalar, esasen Sykes-Picot Anlaşmalarının yerine farklı bir harita değişikliğine işaret ediyordu. Yani Suriye-Türkiye ekseninde yeni Osmanlıcılık mirası üzerine inşa edilecek olan Biladi Şam (Şam Eyaleti) eyaletine!
Göstergelerine bakalım: ABD Başkanı Trump, Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’daki 13 Mayıs 2025 tarihli konuşmasında “Ortadoğu için parlak bir gelecek projesinin dışarıdan müdahalelerle değil, bölge halklarının kendi çabalarıyla gerçekleşebileceğini” söyledi. Bu çerçevede Colani’nin başında olduğu “Yeni Suriye’ye fırsat tanıyacağını; yaptırımları kaldıracağını” da belirtti.
Barrack, tıpkı Steve Witkoff gibi Trump’a bağlı olduğundan, Dışişleri Bakanlığı ve diğer kurumların bürokratik formalite ve işlemlerinden azade biçimde rahat davranıyor; kendi kafasına göre takılıyor.
Bilhassa yeni Ortadoğu’nun şekillenmesinin aciliyet kazandığı bugünlerde, Barrack ile Witkoff tarzı bezirgânlar, Dışişleri Bakanlığı gibi kurumlardaki uzmanları ve kendilerine engel olabilecek kadroları dışlıyorlar. Bu da “kapsamlı reform planı” adı altında yapılıyor.
Barrack’ın bulunduğu yer yani Ankara hayati önemdedir. Daha önce Ankara yönetimi, ABD’nin bölgedeki (Suriye’deki Kürt meselesi dâhil) temsilcisi Bret MacGurk için “Arabistan’daki Amerikan kökenli Lawrence” benzetmesini yapıyordu.
McGurk, diplomatik darbeyle devre dışı bırakıldığında Trump’ın “dostum” diye hitap edip güvendiği Erdoğan, Yeni Osmanlıcılık hayalini hakikat yapmak için elinden geleni yapacaktır. Suriye’de mutasavver bir “Kürt devletinin inşası için uğraşan” Bret McGurk gidip yerine emlak bezirgânı/simsarı sayılan Barrack’ın tayininden hoşnut görünen Cumhurbaşkanı Erdoğan, onunla birlikte Suriye, Lübnan ve Ürdün’ün muhtemel haritası üzerinde çalışmış gözüküyor.
Yeni Osmanlıcı harita salt Türkiye’nin askeri gücüyle çizilemeyeceğine göre; muhtemelen Trump, İsrail Başbakanı Netanyahu ile Erdoğan’ı barıştırıp ortak hareket etmelerinin zeminini hazırlamaya çalışmaktadır. Bunu başarırsa Suriye’yi ikide bir bombalayan Netanyahu’nun saldırıyı sonlandırması ve Türkiye ile birlikte bu ülkede neler yapılabileceği hususunda anlaşması anlamına gelecektir.
CENTCOM komutanı niçin değişti?
ABD Merkez Komutanlığı (CENTCOM), Afrika Komutanlığı (AFRICOM) ve Özel Harekât Komutanlığı (SOCOM) için atanan yeni komutan Amiral Brad Cooper oldu. CENTCOM’un önceki komutanı Michael Erik Kurilla, Rojavalı Kürtlerle yakından ilgilenip gerekli yardımları yapabiliyordu. Yeni komutan Amiral Brad Cooper ise Amerikan Kongresindeki konuşmasında Ahmed Şera için “Başkan” sıfatını kullanarak tarafını erkenden belli etti.
Yahudi lobisi Barrack’tan hoşlanmıyor
ABD’deki çeşitli siyasi-lobi çevreleriyle ilişkileri çok iyi olan gazeteci Serdar Turgut’un konumuzla ilgili bir tespitine de yer vermek durumundayım:
“Yahudi lobisinin önde gelenleri; Tom Barrack’ın Körfez ülkeleri ve Suudi Arabistan ile sıcak ilişkileri ve özellikle Arap sermayesini yönlendirerek proje üretmekteki istekli tavrı nedeniyle bunun uzun dönemde bölgede İsrail’in çıkarlarını zayıflatıcı olabileceği gerekçesiyle ondan rahatsız olmaya başlamışlar. Duydukları kaygıyı kendileriyle çok yakın ve sıcak ilişki içinde olan ABD’nin Orta Doğu özel temsilcisi Steve Witkoff’a da iletmek üzere hazırlık yapıyorlarmış.”
Bu durumda ABD diplomatı Thomas Barrack’ın “Şam Eyaleti” ve “Büyük Suriye” sözleri, geçmişe yönelik bir hasret ve nostalji olmaktan çok şimdilik nabız yoklama olarak anlaşılarak ciddiye alınırsa herkes için çok daha yerinde olur.
Demem o ki, bu emlak bezirgânı ve siyasi Makyavelist Amerikan diplomatıyla mecburen iş tutan Rojavalı Kürtlerin, bu hassas dönemde olağanüstü dikkatli olmalarında fayda vardır.