Türkiye’de ifade özgürlüğünün “keyfiyetin” tehdidi altında olduğunu söylemek zorundayız. Her yıl siyasi aktivistler, insan hakları savunucuları, gazeteciler, avukatlar ve diğerleri aleyhinde hukuku istismar eden yüzlerce kovuşturma açılıyor. Türkiye’nin en köklü insan hakları sorunlarından biri haline dönüşmüş bu kovuşturmalar, “yeni”lenmesi arzu edilen Türkiye’nin yeni adresine mi işaret ediyor yoksa?
Güler YILDIZ
Barış Akademisyenleri bildirisi imzacısı ve Eğitim Sen üyesi olan Dr. Aslı Aydemir, LeMan dergisine saldıran gerici gruba tepki gösterdiği için 5 Temmuz’dan bu yana tutuklu. Dosyası yeni bir savcıya devredilen akademisyen hakkında üçüncü kez iddianame hazırlandı.
30 Haziran’da LeMan’ın Beyoğlu’ndaki ofisinin basıldığı sırada Aydemir ile bir grup arasında tartışma çıkmış, tartışmanın arbedeye dönmesiyle polis müdahale etmiş bu sırada Aydemir’in elindeki bardak nedeniyle bir polis memuru ile Aydemir’in eşini yaralamıştı.
bianet’in ulaştığı bilgilere göre Aydemir, emniyetteki ifadesinde, “Leman dergisinin bulunduğu sokakta polisler güvenlik önlemi almıştı. Bir grup, polisin karşısında şiddet içerikli olarak bağırıyor, “dişe diş, kana kan” şeklinde slogan atıyorlardı. Çevrede bulunanlara ve bizlere de saldırıyorlardı. Gruba ‘Müslümanlar Filistin’e gidin, yanlış yerdesiniz’ dedim. Grup benim üzerime doğru saldırınca elimde bulunan bardak yere düşerek kırıldı. Bu hengame sırasında görevli bulunan tanımadığım memur yaralanmış olabilir. Ancak ben bunu olay sırasında fark etmedim. Daha sonra görevli memurlar bizi olay büyümesin diyerek olay yerinden uzaklaştırdılar” dedi.
Elinin kesildiğini söyleyen polis memuru Mustafa Özyılmaz’ın şikayetçi olması üzerine Aydemir, evi basılarak gözaltına alındı.
ARANAN SUÇ BULUNAMAMIŞTIR
Oysa bu iddiayı besleyecek ne bir kamera görüntüsü ne de bir tanık var. Üstelik tutuklanmasına neden olan iddia “tutanaklarda” dahi geçmiyor.
Hakimlik sorgusunda “saldıran değil saldırıya uğrayanım” dese de durum değişmedi: Akademisyen Aslı 167 gündür tutuklu. Gerekçesi: “Kasten yaralama” ve “kaçma, delilleri yok etme şüphesi.”
Savcılık, iddianamede bardağın neye hizmet ettiğine işaret ediyor: “Elindeki içki bardağını koluna vurarak bir polisi yaralamak…”
Çay bardağı olsa durum değişecek gibi bir havası var bu dayanaksızlığın… Hazırlanan ilk iddianame delil yetersizliği nedeniyle iade edildi: Mahkeme, “polise direnme” suçlamasına ilişkin somut bir delil bulunmadığını belirtti.
13 Kasım’da ikinci iddianame hazırlandı, o da raporlardaki çelişkiler sebebiyle iade edildi.
Her iddianame bir savcı değiştirdi.
Ve şimdi üçüncü iddianame. Bu kez içki bardağı ve yaralama iddiaları küçültüldü, “görevi yaptırmamak için direnme” suçu eklendi. Absürtlük bardaktan taşınca bu “direnme” haline bir ek daha yapılacak: Polisin kolunda “duyu kaybı” oluşursa yeni bir suç duyurusunda bulunulacak!
Türkiye’de ifade özgürlüğünün “keyfiyetin” tehdidi altında olduğunu söylemek zorundayız.
Her yıl siyasi aktivistler, insan hakları savunucuları, gazeteciler, avukatlar ve diğerleri aleyhinde hukuku istismar eden yüzlerce kovuşturma açılıyor. Türkiye’nin en köklü insan hakları sorunlarından biri haline dönüşmüş bu kovuşturmalar, “yeni”lenmesi arzu edilen Türkiye’nin yeni adresine mi işaret ediyor yoksa?
ADALETİ MAHKEMEDE DEĞİL SOSYAL MEDYADA ARAMAK
Barış Akademisyeni, Eğitim Sen ve Todap üyesi, feminist psikolog Aslı Aydemir için Barış Akademisyenleri, sendikalar, arkadaşları, İHD, feminist örgütler X üzerinden kampanya yürütüyor: Aslıya özgürlük!
Aslı Aydemir’in üçüncü kez yazılan iddianamesi nihayet kabul edildi. Fakat; bu süreçte Aslı hocanın yaşadığı özgürlüğün hukuksuzca engellenmesidir! Aslı hoca derhal serbest bırakılsın!#AslıAydemirSerbestBırakılmalı pic.twitter.com/b0dlK8vSep
— TODAP (@todapder) December 17, 2025
Dünyanın en çok ziyaret edilen kentinin merkezinde ikinci bir Madımak denemesi yapmaya yeltenen bir avuç gericinin kan donduran şiddet hallerini yargılamaya, cezalandırmaya yeltenmeyen adalet; bu duruma itiraz eden, ifade özgürlüğünü savunan, toplumsal kutuplaşmanın karşısında olan bir akademisyeni 5 aydır mesnetsiz içerde tutuyor.
#AslıyaÖzgürlük
×
ASLI AYDEMİR KİMDİR?
Aslı Aydemir, İstanbul Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nden mezun oldu. Sosyal psikoloji alanında yüksek lisans ve doktora eğitimini tamamladı. Dicle Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesinde akademisyen olarak çalıştı.
2016 yılında Kürt illerinde yürütülen savaşa sessiz kalmayarak Barış için Akademisyenler Bildirisi’ni imzaladığı için 24 Aralık 2017 tarihli 695 Nolu KHK ile Dicle Üniversitesi’ndeki görevinden ihraç edildi. Görevinden ihraç edilmiş olmasına rağmen, doktora eğitimine ara vermeden devam etti ve tüm zorluklara rağmen bu süreci başarıyla tamamlayarak “doktor” unvanını aldı. Akademik çalışmaları kapsamında, özellikle yaş ayrımcılığı üzerine gerçekleştirdiği araştırmalar alana önemli katkılar sundu. Patriyarkal yapılara karşı açık bir duruş sergileyen, toplumsal cinsiyet eşitliğini savunan bir feministtir.
Feminist websitesi Çatlak Zemin’de yayımlanan yazılarında feminist gerontoloji ile cinsiyetçilik ve yaşçılık konularında alanında önemli katkılar yaptı. Eğitim-Sen 6. Üniversiteler Şubesi üyesi ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı gönüllüsüdür. Aynı zamanda Toplumsal Dayanışma için Psikologlar Derneği (TODAP) üyesi olan Dr. Aslı Aydemir, halkın ruh sağlığını merkeze alan, toplumdan ve barıştan yana bir mesleki düzenleme için çalışan, eleştirel psikoloji perspektifine sahip bir uzmandır. Bu yaklaşımı doğrultusunda, 6 Şubat depremlerinin ardından deprem bölgesinde uzun süre gönüllü psikolojik destek sunmuştur.



