Meclis’te kurulan komisyona toplumsal aktörlerin, sivil toplumun ve özellikle Kürtlerin iradesini temsil eden yapıların görüş ve katkılarının dahil edilmesinin hayati önemde olduğunu beliren DEM Parti Eş Genel Başkan Yardımcısı Temel, “Teknik kalmamalı, barışı toplumsallaştırmalı” dedi.
HABER MERKEZİ – Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkan Yardımcısı Tayip Temel, Kürt sorununun çözümüne yönelik sürece dair değerlendirmelerde bulundu.
Mezopotamya Ajansı’ndan Mehmet Aslan ve Selman Güzelyüz’ün sorularını yanıtlayan Temel, Salı günü ilk toplantısını yapacak olan Meclis Komisyonu’na ilişkin önerilerini paylaştı.
Komisyonun kurulmuş olmasını “umut verici” olarak nitelendiren Temel, ancak DEM Parti olarak komisyonun yapısı ve görev alanına ilişkin beklentilerinin tam karşılanmadığını söyledi.
SİVİL TOPLUM VE KÜRTLERİN İRADESİNİN DAHİL EDİLMESİ HAYATİ
Komisyonun çoğulcu ve demokratik temsiliyeti esas alması gerektiğinin altını çizen Tayip Temel, sadece devletin belli mekanizmalarını değil, toplumsal aktörlerin, sivil toplumun ve özellikle Kürtlerin iradesini temsil eden yapıların görüş ve katkılarının sürece dâhil edilmesinin hayati önemde olduğunu söyledi.
ÖCALAN İLE TEMAS KURULMALI
Temel, Abdullah Öcalan’ın en önemli toplumsal ve siyasal aktörlerinden biri olduğunu belirtti ve bu sebeple Öcalan’ın fikri ve politik katkısı olmadan kalıcı bir çözüme ulaşmak mümkün olmadığını belirtti: “Bu nedenle, hem kendisiyle hem de toplumsal muhataplarla doğrudan temas kurulmasını önemsiyoruz.”
TEKNİK KALMAMALI, BARIŞI TOPLUMSALLAŞTIRMALI
Temel’in değerlendirmeleri şöyle:
דBeklentimiz, komisyonun teknik kalmaması ve Türkiye’nin demokratikleşme yönünde dönüşümünü kolaylaştıracak, barışı toplumsallaştıracak bir mekanizma olmasıdır. PKK’nin de silahsızlanma, sivil siyaset ve demokratik entegrasyon gibi başlıklarda muhatap alınması gerektiğine inanıyoruz. Komisyonun işi sorunları örtbas etmek değil, gerçek bir çözümün zeminini oluşturmaktır. Bu da ciddiyet, cesaret, diyalog ve karşılıklı anlayış gerektirir.”
Abdullah Öcalan ve PKK’den yapılan açıklamalarda dile getirilen “demokratik entegrasyon” kavramına ilişkin gelen soruyu da yanıtlayan Temel, bunun karşılıklı demokratik uzlaşı anlamına geldiğini söyledi. Bunun da demokratik cumhuriyet perspektifi ile mümkün olacağını kaydeden Temel devamla şunları belirtti:
דDevletin demokratikleşmesi ve Kürtlerin varlığı korunarak haklarının tanınmasıyla birlikte, PKK’nin de silahlı mücadeleden siyasi ve toplumsal zemine geçişi anlamına gelir. Bu süreç, asimilasyona düşmeden, ahlaki-politik yapısını koruyan bir demokratik entegrasyon hedefler; örgütlü Kürt ve komünal toplumsal yapı bu entegrasyonun temelini oluşturur. Her ne kadar farklı betimlemeler yapılsa da entegrasyon kavramının özünde birleşme ve bütünleşme olgusunun yer aldığı bilinmektedir. Özellikle çokça eleştirilen entegrasyon kavramının demokratik bir formda yeniden tasarlanması, üzerinde daha çok çalışılması gereken bir husustur. Demokratik entegrasyon sürecinin esası, hukuki ve siyasi alanlara dayanır. Entegrasyonun başka bir tanımı, “Devletin demokratik toplum için, demokratik toplumun devlet için risk oluşturmadığı hukuki ve siyasi istikrar hali’ şeklinde yapılabilir.”
Röportajın tamamına buradan ulaşabilirsiniz.