COP30 öncesi tartışmalı çevre reformunda 63 maddelik veto, Amazon’un ve yerli halkların korunmasını sağlasa da, yasada hızlandırılan altyapı ve madencilik projeleri çevrecilerde endişe yaratıyor.
HABER MERKEZİ- Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inácio Lula da Silva’nın, çevre yasasındaki 63 maddelik kısmi veto kararı, Kasım ayında Amazon bölgesinde düzenlenecek COP30 öncesinde ülkenin iklim ve ekoloji profilini şekillendiriyor. Lula’nın hamlesi, Bolsonaro döneminde ekosisteme yönelik genişletilen zararların ardından bir denge arayışının işareti olsa da, yasanın tam olarak çevreyi koruyup koruyamadığı tartışmalı.
Lula, veto ile orman tahribatını tetikleyebilecek birçok maddeden geri adım atarken, Amazon’un yanı sıra “biyoçeşitlilik açısından kritik” kabul edilen Atlantik Ormanı ve koruma alanlarının savunmasını sürdürdü. Uzmanlar, bu koruma tedbirlerinin ekosistemin devamı için hayati olduğunu söylüyor. Yine de bazı aktivistler, yasada altyapı ve madencilik projelerinin hızlandırılmasına imkan veren hükümler yüzünden büyük orman alanlarının risk altında kalmaya devam ettiğini belirtiyor.
Yasa, sağcı ve tarım lobisinin yoğun baskısıyla parlamentodan geçmişti. Lula, mecliste çoğunluğa sahip olmamasına rağmen veto hakkını kullanarak “ortayı bulmaya” çalıştı. Ancak veto edilen maddelerin parlamentodan geçme olasılığı hâlâ var. Bu durum, COP30’a kısa bir süre kala Brezilya’nın iklim politikasında belirsizlik yaratarak uluslararası alanda güvenilirliğini zedeleyebilir.
YERLİ VE GELENEKSEL HALKLARIN HAKLARI TEHLİKEDE
Yasa, Brezilya’daki yerli ve Afro-Brezilyalı Quilombola topluluklarının toprak ve kültürel haklarını da gündeme taşıdı. Lula’nın veto ettiği maddeler arasında bu toplulukların haklarının korunmasını hedefleyen düzenlemeler bulunuyor. Yönetim, bu halkların haklarına saygıyı, yasadaki çevresel koruma önlemleriyle birlikte sürdürülebilir kalkınmanın olmazsa olmazı olarak görüyor.
COP30’un Amazon bölgesinde yapılması, Brezilya’nın küresel iklim mücadelesindeki imajı için kritik. Lula’nın kısmi veto kararı, eleştirmenlere göre “bir adım ileri, iki adım geri” anlamına gelebilir. Yine de yasada yapılan iyileştirmeler, ülkedeki çevre hareketleri ve uluslararası toplumun tepkisini azaltmayı amaçlıyor. Ancak yasa, henüz parlamentonun tam onayından geçmediği için belirsizlik sürüyor.