Gerçeğe yeni ses
Nûmedya24

Digor Katliamı’nın üzerinden 32 yıl geçti |

Yaralı kurtulan Zahir Serbest: Mahşer günüydü

Digor Katliamı’nın üzerinden 32 yıl geçti |

Özel harekat polislerinin köylüleri yaylım ateşine tutarak 6’sı çocuk, 17 kişiyi öldürdüğü ve 200’ü aşkın kişiyi de yaraladığı Digor Katliamı’nın üzerinden 32 yıl geçti. Katliamdan yaralı kurtulan ve 17 gün işkence edildikten sonra tutuklanan Zahir Serbest, “mahşer günü” olarak tanımladığı olayı anlattı.

HABER MERKEZİ – Kürt sorunun demokratik çözümü için başlatılan süreçte kritik günlerden geçilirken, geçmişte yaşanan katliamlarla yüzleşmek ve hakikatleri açığa çıkarmak toplumsal barış açısından oldukça önemli. Yüzleşilmesi gereken katliamlardan biri de kuşkusuz Digor Katliamı.

Kars’ın Digor ilçesinde koruculuk dayatmasına, gıda ambargosu, ev baskınları, gözaltı ve işkenceye karşı 14 Ağustos 1993 tarihinde ilçe merkezine yürümek isteyen 20 köyün sakinleri, jandarmanın engelliyle karşılaştı.

KÖYLÜLER YAYLIM ATEŞİNE TUTULDU

Jandarma engeli nedeniyle 20’ye aşkın köyün sakinleri, köylerine dönerken, 3 bini aşkın kişi Digor ilçesine 2 kilometre kala durduruldu, herhangi bir uyarı yapılmadan özel hareket polislerince yayılım ateşine tutuldu. Saldırıda, 6’sı çocuk, 17 kişi katledildi; 200 aşkın kişi yaralandı. Katliamda, Gülcan (8), Zeynep (19), Selvi (14), Hasan Çağdavul (43); Yeter Kerenciler (13), Necla Geçener (14), Zarife Boylu (15), Erdal Buğan (17), Hacer Hacıoğlu (20), Suna Çidemal (21), Fatma Parlak (22), Faruk Aydın (27), Cemil Özvarış (39), Gıyasettin Çalışçı (41), Süleyman Taş (47), Fahrettin Orun (80) ve Tütiye Talan (66) yaşamını yitirdi.

AİHM, “MEŞRU MÜDAFAA” DİYEN TÜRKİYE’Yİ MAHKUM ETTİ

Katliama ilişkin 8 özel harekat polisi hakkında “kasten öldürme” ve “kasten öldürmeye teşebbüs” suçlarından açılan davada, katliamın “meşru müdafaa” kapsamında yapıldığı savunularak polisler hakkında beraat kararı verildi.

İç hukuk yollarının tükenmesiyle ailelerden 7’si “yaşam hakkı ihlali”, “etkin soruşturma yürütülmemesi” ve “uzun yargılama” nedeniyle başvurduğu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Türkiye’yi tazminata mahkum etti.

KATLİAMDAN YARALI KURTULAN ZAHİR SERBEST ANLATIYOR

Üzerinden 32 yıl geçen katliam sırasında 32 yaşında olan ve katliamda bacağından yaralıyken gözaltına alınarak tutuklanan Zahir Serbest (64), o gün yaşananları MA’ya anlattı. O dönemki devlet baskısına işaret eden Serbest, “Devlet, halkı çok zorluyordu. Yaşlı olan kişileri, herkesin içinde soyup dövüyordular. Erkeklere özellikle kadınların karşısında işkence ediyorlardı. Bu baskılara bütün halk olarak yürüyüş yaparak tepkimizi dile getirecektik. Digor girişine vardığımız zaman özel hareket ateş etmeye başladı” ifadelerini kullandı.

MAHŞER GÜNÜ

Konuşma ve sorunlarını dile getirmek için çıktıkları yolda ateşle kendilerine cevap verildiğini söyleyen Serbest, “Ortalık bir anda mahşer gününe döndü. Özel hareket polisleri ilk ateş açtığında 3 kişi yaşamını yitirdi; ama çok kişi yaralanmıştı. Daha sonra bu özel harekat polisleri yaralıların içine girdi ve yaralı olan arkadaşlarımızı bizim gözlerimizin önünde vurup öldürdüler. Ben de bu yürüyüş sırasında bacağımdan vuruldum. Beni de öldürmek istiyorlardı. Kaymakamın cipi gelip önümüzde durdu. Kaymakam beni öldürmelerine izin vermedi. Biz 3 yaralıyı alıp Dîgor Hastanesi’ne götürdüler” diye konuştu.

17 GÜN BOYUNCA GÖZALTINDA İŞKENCE

15 Ağustos ile 23 Eylül tarihleri arasında tedavi altında olduğunu söyleyen Serbest, “Ayağıma platin takarak beni taburcu ettiler. Eve getirildim, daha yatalaktım gelip beni evde gözaltına alıp askeri alana götürdüler. 17 gün boyunca Alayda işkence ettiler. Daha sonra beni tutuklayarak Erzurum Cezaevi’ne gönderdiler. Burada 18 ay tutuklu kaldım. 18 ayın sonunda tutukluluk süreci göz önünde bulundurularak tahliye edildim” dedi.

‘DEVLET, SUÇU PKK’YE ATMAK İSTEDİ’

Kendisinin de devlete karşı dava açtığını dile getiren Serbest, “Mahkemede hem mahkeme başkanı hem mahkeme savcısı, olayın PKK tarafından gerçekleştirildiğini söylüyordu. Ben onlara katliamı yapan 9 tane özel hareket polisinin bize ateş ettiğini, bunların isimlerini ve kullandıkları silahları tek tek söylememe rağmen mahkeme ısrarla, ‘PKK yaptı’ dedi. Yani devlet, orda yaşanan katliamı PKK’nin üstüne atmaya çalışıyordu” diye konuştu.

“KAHRAMAN DEĞİL, KATİL…”

“Oysa bize ateş eden özel hareket timlerinin adını bile biliyoruz. Hangi silahı kullandıklarını biliyoruz. Hatta o dönem bölük komutanı geldi, bize ‘Bunlar İçişleri Bakanlığı’na ait bize değil. Talimat almışlar, katliam gerçekleştirecekler. Asker size ateş etmeyecek fakat özel hareket size ateş edecek. Bunlar bize bağlı değil’ dedi. Bizler davamızda ısrarcı olduk ve davayı AİHM’e taşıdık. AİHM de Türkiye’yi mahkum etti. Türkiye’de, hak, hukuk ve adalet olsa aslında hiçbir sorun oluşmaz. Devlet, kendi ırkçılığını eritme potasında geçirip kahraman gördüklerini birer katil olduğunun bilincine varırsa zaten bu tür sorunlar yaşanmaz.”

Benzer Haberler