Yarın, “Türkiye’nin 55 yıllık girdisinin, çıktısının, yeminli canlı bir şahidiyim. Hem yalnız şahidi mi? Değil! Sanığıyım, mahkûmuyum ve davacısıyım” diyen Kürt bilge, gazeteci ve yazar Musa Anter‘in (Apê Musa) 33’üncü ölüm yıl dönümü.
Nedim TÜRFENT
KÜRTÇE ŞİİRİ NEDENİYLE HAPSEDİLDİ
Musa Anter, Mardin’in Nusaybin ilçesine bağlı Sitililê kırsal mahallesinde 1920 yılında doğdu. Liseyi bitirdikten sonra İstanbul’da Edebiyat Fakültesi’ne yerleşti, 1 yıl sonra hukuk okumaya başladı. Okulun ilk 3 yılını birincilikle bitirdi. Dördüncü sınıfta birinciliğinin haksız biçimde elinden alınmasının ardından okuldan ayrıldı. 1944 yılında evlendi. 1945’te oğlu Anter, 1948’de kızı Rahşan, 1950’de ise oğlu Dicle Anter dünyaya geldi.
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ndeki eğitimini tamamlayamadan üniversiteden ayrılan Anter’in 1950’li yıllardan itibaren Şark Postası, Dicle Kaynağı, İleri Yurt, Barış Dünyası, Yeni Ülke, Welat, Rewşen ve Tewlo isimli gazete ve dergilerde yazıları yayımlandı.
JİTEM’DEN 72 YAŞINDAKİ APÊ MUSA’YA SUİKAST
Gazetecilik mesleğini sürdüren Anter, 12 Mart 1971’de tekrardan tutuklandı. Seyrantepe Askeri Cezaevi’nde 3 yıl kalan Anter, 12 Eylül 1980’de ise “Kürtçülük” propagandası yapmaktan tutuklanıp, Nusaybin Cezaevi’ne gönderildi.
Bu süre içinde toplam 11 yıl cezaevinde kalan Anter, 20 Eylül 1992’de bir kültür-sanat festivaline katılmak için gittiği Diyarbakır’ın Yenişehir ilçesinin Seyrantepe semtinde, JİTEM tarafından katledildi.
1990’lı yıllarda yaşanan faili meçhul cinayetlerde olduğu gibi Anter dosyasında da ilerleme kaydedilmedi. Anter ailesi, 2000’li yılların başında dosyayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşıdı.
AİHM, 19 Aralık 2006’da “yaşam hakkının ihlal edildiği ve cinayet hakkında etkin soruşturma yürütülmediği” kararına vararak, Türkiye’yi tazminata mahkum etti.
CİNAYETİ İTİRAF ETTİ
JİTEM itirafçısı Abdulkadir Aygan, JİTEM kurucularından Binbaşı Ahmet Cem Ersever, “Yeşil” kod adlı Mahmut Yıldırım, JİTEM elemanları Mustafa Deniz, Savaş Gevrekçi, Ali Ozansoy, itirafçı Cemil Işık (Hogir) ve Hamit Yıldırım’ın cinayeti işlediğini söyledi. JİTEM itirafçısı Aygan’ın itiraflarının ardından, 29 Haziran 2012’de tetikçi Hamit Yıldırım’ın Şirnex’te yakalanmasıyla soruşturmada ilerleme sağlandı.
25 Haziran 2013’te Hamit Yıldırım ile “Yeşil” kod adlı Mahmut Yıldırım, Abdülkadir Aygan ve emekli Albay Savaş Gevrekçi hakkında “kasten insan öldürmek ve halkı silahlı isyana teşvik etmek” suçlarından iddianame hazırlandı. Ancak Hamit Yıldırım dışında cinayeti işleyenlerden hiçbiri tutuklanmadı. Haziran 2017’deki duruşmada sanık Hamit Yıldırım “uzun tutukluluk” gerekçesiyle tahliye edildi.
JİTEM ANA DAVASIYLA BİRLEŞTİRİLDİ, ZAMAN AŞIMINDAN DÜŞÜRÜLDÜ
Dava, 23 Aralık 2014’te JİTEM Ana Davası ile birleştirildi. Dava, Ocak 2015’te “güvenlik” gerekçesiyle Diyarbakır 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nden Ankara 6’ncı Ağır Ceza Mahkemesi’ne nakledildi. Ankara 6’ncı Ağır Ceza Mahkemesi, birleştirme kararına itiraz etti. Yargıtay 5’inci Ceza Dairesi’nin 29 Ocak 2016 tarihli kararıyla iki davanın birleşmesi kesinleşti.
JİTEM Ana Davası ile 1993 yılında “Yeşil” kod adlı Mahmut Yıldırım tarafından öldürülen Ayten Öztürk davasıyla birleştirilen davanın karar duruşması, 21 Eylül 2022’de Ankara 6’ncı Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Anter Davası, JİTEM Ana Davası’nda tefrik edilerek, zamanaşımından düşürülmesine karar verildi.
OĞLU DİCLE ANTER: DEVLET CİNAYETLERİNDE ZAMAN AŞIMI, İNSANLIK SUÇUDUR
“Babam ile uzun seneler görüşemedik yurt dışında olduğumdan dolayı. Ağustos ayının sonlarında ziyarete geldiğimde ölümünden önce görüşmüştüm. Bazı yaşadığı olayları anlattı tedirgin oldum, yanında kalmayı teklif ettim ama kabul etmedi. 42 yaşındaydım. İsveç’e gidince de gün aşırı telefonla konuştum. Öldürüldüğü gün devamlı aradım telefona cevap vermedi. Akşam vakti öldürüldüğü haberini aldım.”
Yukarıdaki sözler, Musa Anter’in oğlu Dicle Anter‘e ait. Nûmedya24‘te konuşan Dicle Anter, “Bu gibi siyasi cinayetlerde özellikle de devlet tarafından organize edilen cinayetlerde zaman aşımı kavramının hiçbir değeri yoktur ve insanlık suçudur” dedi be ekledi:
“Mahkemelerin böyle uygulanmasının hukukun yerine getirilmediğinin göstergesi olarak karşımıza çıktığını görüyoruz. Faili belli cinayetlerdir ve suçlular cezalandırılmalıdır. Musa Anter’i öldürmek hataydı, kendisi bu davanın felsefesiyle uğraşıyordu itirafı bile devletin kirli organlarının bu işi yaptığının itirafıydı.”
CEZASIZLIK, SUÇLARIN ARTMASININ NEDENİDİR
Dicle Anter, davanın zaman aşımı kararıyla cezasızlıkla sonuçlandırılmasına, şu sözlerle tepki gösterdi:
“Bütün bu davaların cezasızlıkla sonuçlanması adaletin tecelli etmediğini gösterir. Zamana yaymak, zaman aşımını devreye sokmak, belleğimizi yok etmeye yöneliktir. Onun için JİTEM davalarının ve bu cinayetlerin hesabı sorulmalıdır ve azmettirenler ile tetiği çekenler cezalandırılmalıdır. En tanınmış katil profili Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım’ın nereye kaybolduğunu ve bulunamadığı cevabını aldığımızda güven duygularımızın da kalmadığına tanık oluyoruz.”
“Cezasızlık da, suçların artmasına nedendir, aynı günümüzde olduğu gibi. Adaletin olmadığı yerde insan gibi yaşam da hayat bulmaz” ifadelerini kullanan Anter, konuşmasını şöyle sürdürdü:
‘HAKİKATLERİ ARAŞTIRMA KOMİSYONU’ ÇAĞRISI
“Faili (meşhur) ve belli cinayetlerin nedenlerini bulmak için dönemin yetkili yöneticilerinin samimi bir şekilde itiraflarda bulunması gerekir. Zamanında konuşmayan yetkililerin suskunluğu, bugünkü adaletsizliğin de temelini atmıştır. Her zaman dile getirdiğimiz hakikatleri araştırma komisyonunun tarafsız olarak kurulması şarttır. Mahkeme salonlarında hatırlamıyorum cevaplarını duymak, hukuka hançer saplamaktır. Dönemin OHAL valisi ve JİTEM komutanının Musa Anter’i olaydan sonra tanıdıklarını söylemeleri ne kadar inandırıcıdır? Somut veriler ortada ve somut sonuçlar da. Kamuoyu ile şeffaf bir şekilde paylaşılmalıdır, cezasızlık son bulmalıdır.”