DEM Parti Eş Genel Başkanı Bakırhan, sürecin “adım atılması gereken bir eşikte“ olduğunu belirterek, ilk etapta “geçiş yasaları”nın çıkarılması gerektiğini söyledi. Meclis Komisyonu’nun Öcalan ile görüşmesi gerektiğini de vurgulayan Bakırhan, “Yüzyıllık bir mesele, milyonlarca insanın yaşadığı bir meseleyi hukuka kavuşturmazsak yaptığımız her şey sözde kalır” dedi.
HABER MERKEZİ – Devlet Bahçeli’nin geçen yıl 1 Ekim’de DEM Parti sıralarına giderek el sıkışması ve ardından Kürt meselesinin çözümü için başlayan sürecin üzerinden bir yıl geçti. Bir yıllık süreçte neler yapıldığı veya yapılmadığı, bundan sonra neler yapılması gerektiği konusunda DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Mezopotamya Haber Ajansı’ndan (MA) Selman Güzelyüz ve Fırat Can Arslan’a konuştu.
“ÖCALAN ANA AKTÖR, KOMİSYON ONU DİNLEMELİ”
Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş, dün Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun Öcalan’ı dinlemesinin gündemde olmadığını, gündeme getirilirse komisyonun beşte üç çoğunlukla karar vermesi gerektiğini söylemişti. DEM Parti Eş Genel Başkanı Bakırhan ise, komisyonun Öcalan’ı dinlemesi gerektiğini vurguladı.
Öcalan’ın sürecin ana aktörü olduğunun altını çizen Bakırhan, “Komisyon kurulduysa ve onun başındaysa komisyonun içerisinden bir grup oluşturmalı ve oraya göndermelidir. Bu bir sorun olarak tartışılmamalıdır. Komisyon, Sayın Öcalan’ı dinlemeyecek de kimi dinleyecek?” diye konuştu.
Bakırhan, Öcalan’ın İmralı’daki şartlarına da dikkat çekerek, şunları söyledi:
דEn başta da Sayın Öcalan’ın durumunu açık ve samimi bir şekilde konuşmamız gerekiyor. 1 Ekim sonrası tecridin belli oranda gevşemiş olması olumlu. Ama kabul etmek gerekir ki Sayın Öcalan’ın koşulları sürecin ruhuna uygun değil. Sayın Öcalan 26 yıldır cezaevinde. Bu konuda AİHM’in vermiş olduğu kararlar var. Yani bu süreçten bağımsız olarak “umut hakkı”ndan yararlanması gerekiyor. Öte yandan bu sürecin salahiyeti açısından da iletişim ve özgürlük koşullarının sağlanması elzemdir. Sayın Öcalan daha rahat hareket edebileceği koşullara kavuşursa daha çok katkı sunan bir rol oynayabilir.”
ATILMASI GEREKEN İLK ADIMLAR
“Adım atılması gereken bir eşikteyiz” diyen Bakırhan, sürecin yürümesi için adım atılması gerektiğinin altını çizdi. Bakırhan, geçen bir yılda “hukukta, adalette, demokraside, yerel yönetimlerde, kayyumlar meselesinde, cezaevleri konusunda, yargılamalar alanında“ atılması gereken adımların atılmadığını hatırlatarak, süreç kapsamında ilk olarak atılması gereken adımları şöyle sıraladı:
דMeclis açılır açılmaz, Sayın Öcalan’ın ‘ara dönem yasaları’ dediği ve mevcut zeminde ‘geçiş yasaları‘ olarak tartışılan yasaların çıkarılması gerekiyor. İnfaz Kanunu’nun düzenlenmesi gerekiyor. Terörle Mücadele Kanunu’nun düzenlenmesi gerekiyor. Ceza Muhakemesi Kanunu’nun düzenlenmesi gerekiyor. Tutukluluk meselesinin keyfilikten çıkarılması gerekiyor. Bu irade gaspının artık son bulması gerekiyor. Bu örnekleri çoğaltmak mümkün. Meclis, öncelikli olarak bu konularda adım atmalıdır. Toplumu iyileştiren, toplumun güvenini kazanan ve gerçekten umut veren adımların atılması gerekiyor.”
“BAZI PRATİKLER SÜRECİN RUHUNA AYKIRI”
DEM Parti’nin sürecin merkezlerinden biri olduğunu ve süreçte samimi ve kararlı davrandığını belirten Bakırhan, “Ama sadece bizimle yürüyecek bir süreç değil. İktidar/devlet aklının da bu yeni sürece uygun bir anlayışa sahip olması gerekiyor. Olumlu her söz kıymetlidir ama bunu pratik adımlarla buluşturmak gerekiyor. Fakat bazı politikalar ve pratikler gerçekten sürecin ruhuna aykırı” diye konuştu.
“MESELENİN BİR HUKUKA KAVUŞTURULMASI GEREKİR”
“Sorunun kendisi siyasidir. Sorunun ana kaynağı ise hukuktur” diyen Bakırhan, süreç kapsamında esas olarak yapılması gereken konu hakkında şunları belirtti:
דŞu anda yaşadığımız şey hukuksuzluktur. Bu meselenin hukuki bir zeminde tarif edilmemesidir. Bir hukuka kavuşturulmamasıdır. Biz Kürtlerin temel haklarını hukuka kavuşturmak istiyoruz. Emekçinin, ezilenin, kadının, Alevinin haklarını hukuka kavuşturmak istiyoruz. Çünkü hukuk olmazsa ne demokrasi olur ne barış olur. Hukuksuz bir barış da barış değildir. Hukuksuz bir demokrasi de demokrasi değildir. Kişilerin ve partilerin iyi niyetine, inisiyatifine bırakmadan bunun bir hukukunu oluşturmak gerekiyor. Biz buna ‘bütüncül hukuk‘ diyoruz. Dolayısıyla hukuk önemlidir. Biz de bu zemini oluşturmaya uğraşıyoruz.
Mecliste bir komisyon kuruldu. O komisyondaki bütün önerilerimiz, bir hukuki zeminin oluşması, bu meselenin bir hukuka kavuşması ve hukukla çözülmesidir. Şu anda en geçerli akçe hukuktur. İki insan arasındaki basit bir ticari alışverişin bile bir hukuku var. Yüzyıllık bir mesele, milyonlarca insanın yaşadığı bir meseleyi hukuka kavuşturmazsak yaptığımız her şey sözde kalır. Bu da samimi olmadığımızı ortaya koyar. Sayın Öcalan da çok doğru bir belirlemeyle bunu dile getirdi. Biz de buna katılıyoruz. Siyasi ve hukuki zemin oluşmalıdır.”



