Evden, okuldan ya da işten çıkıp bir daha geri dönmeyen kadınlara ne oluyor? Dünya genelinde fiziksel olarak “kaybolan” kadınlara dair net bir veri yok, gelişmiş teknoloji de kayıp kadınların bulunmasında yetersiz.
HABER MERKEZİ- Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre, dünya genelinde insan kaçakçılığı mağdurlarının yüzde 71’ini kadınlar ve kız çocukları oluşturuyor. Bu kadınların çoğu seks ticaretine zorlanıyor, kimlikleri ellerinden alınıyor, sınır ötesi ağların elinde “satılabilir meta”ya dönüştürülüyor.
Türkiye’de de tablo karanlık. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun verilerine göre sadece son bir yılda 50’den fazla kadın “şüpheli şekilde kayboldu.” Çoğu dosya “kendi rızasıyla gitti” denilerek kapatıldı. Oysa bu kadınların bir kısmı Balkanlar üzerinden Avrupa’ya uzanan insan kaçakçılığı ağlarında yeniden “bulundu.”
Yeni Yaşam Gazetesi’nden Rohat Emekçi’nin haberine göre, geçtiğimiz yıl 23 yaşındaki A. K., İstanbul’dan ortadan kaybolduktan 4 ay sonra Bulgaristan’da bir “masaj salonunda” bulundu. Ailesi, kızlarının tehdit edilip telefonlarının elinden alındığını, kaçmaya çalıştığı için defalarca şiddet gördüğünü anlattı.
Sadece Türkiye’de değil, Romanya, Macaristan ve Sırbistan sınır hattında da benzer vakalar yaşanıyor. Polis kayıtlarına göre 2024 yılı boyunca bu bölgelerde binin üzerinde kadın “kayıp” olarak bildirildi, bunların 400’ü daha sonra seks ticareti ağlarında tespit edildi.
CİNSEL KÖLELİK AĞLARI GENİŞLİYOR

Kadın kaçırma olaylarının büyük bir kısmı yoksulluk, savaş ya da göçle bağlantılı. Kadınlar genellikle “iş vaadiyle” kandırılıyor. Balkan rotasında ya da Ortadoğu çıkışlı göç yollarında, özellikle sığınmacı kadınlar bu ağların hedefinde.
Sırbistan ve Macaristan sınırlarında, mülteci kamplarında yaşanan “kaybolma” olayları artık rutin hale geldi. Kamplarda barınan kadınlar, “temizlik işi” ya da “geçici çalışma” teklifiyle kandırılıyor; ardından pasaportlarına el konulup kapalı evlerde tutuluyorlar.
Avrupa Polis Teşkilatı Europol’ün 2025 raporuna göre, sadece geçen yıl 7000’den fazla kadın Avrupa içinde seks ticaretine zorlandı. Kurbanların büyük bölümü Ukrayna, Türkiye, Nijerya ve Suriye kökenliydi.
×Avrupa Birliği’ne üye ülkelerde insan hakları, cinsiyet eşitliği, azınlık hakları ve göçmenlerin-kadınların korunması gibi alanlarda veri toplayan Avrupa Birliği Temel Haklar Ajansı (FRA)’na göre sadece 2023’te AB’de ticareti yapılan insan vakalarının yaklaşık yüzde 63’ü kadın ve kız çocuklarından oluşuyor.
Bu ağlar yalnızca bireysel suçlular tarafından değil, organize mafya yapıları tarafından da yönetiliyor. Kadınlar ülke ülke “aktarılırken”, her biri üzerinden ortalama 10 ila 20 bin euro kazanç sağlanıyor.
EMNİYET’E GÖRE 20 KAYIP VAR, 5’İ KADIN, 2’Sİ ÇOCUK

Türkiye’de neredeyse her gün sivil toplum örgütleri ve resmi makamlara kayıp ihbarları yapılıyor. Yakınlarını kaybeden ailelerin bazılarının dosyaları basına yansıyor. Türkiye’de kaybolan kadınlarla ilgili resmi veri paylaşılmazken her ay özellikle sosyal medyada kayıp ihbarlarıyla karşılaşılıyor.
Emniyet Genel Müdürlüğü Asayiş Daire Başkanlığı’nın sitesinde güncel olarak 20 kayıp ilanı var. Bunlardan 5’i kadın, biri de 4 yaşında bir çocuk. 2019-2024 arasında 5 kadın ve 4 yaşındaki bir kız çocuğu yer alıyor.
DNA’LAR, KAMERALAR, YAPAY ZEKALAR NE İŞE YARAR?
Kayıpların bulunmasında ileri teknoloji neden etkili olamıyor? Buradaki temel sorun o teknolojiyi harekete geçirecek verilerin doğu işlenmesi, hukuki ve kurumsal süreçlerin etkin kılınması.
×GÜNEY KORE VE İTALYA ÖRNEKLERİ: YAPAY ZEKA İÇİN İMKANSIZ DİYE BİR ŞEY YOK!
Güney Kore’de ilk kez yapay zeka, güvenlik kameraları görüntülerini analiz ederek kayıp bir kişiyi yalnızca birkaç saat içinde buldu. 25 Haziran’da Anyang Dongan Polis Merkezi’ne yapılan kayıp ihbarı sonrası harekete geçen ekipler, Gelişmiş Entegre Yapay Zeka Tanımlama Sistemi’nden yararlandı. Kaybolduğunda üzerindeki kıyafetler, son görüldüğü yer ve fiziki özellikler veri olarak yüklendiğinde birkaç saat içinde kayıp kişinin akıbeti ortaya çıkarılmıştı.
İtalya’nın zorlu iklim koşullarıyla bilinen Monte Viso Dağı’nda geçen yıl kaybolan dağcı Nicola İvaldo’nun akıbeti de modern teknoloji sayesinde ortaya çıktı.
Yapay zeka, her fotoğrafı piksel piksel inceleyerek, doğal manzaraya uymayan detayları ayırt etti. İki gün süren analiz sonucunda üç potansiyel hedef belirlendi ve bu hedeflerden birinde, zorlu doğanın içinde parlak kırmızı bir kask dikkat çekti.
Yapay zekanın işaret ettiği nokta, Monte Viso’nun 3 bin 150 metre yükseklikteki kuzey yüzeyiydi. Kurtarma ekipleri zorlu arazi şartlarına rağmen bölgeye ulaştığında, kaybolan dağcının cansız bedenini buldu.
ARARSAN BULURSUN
Yapay zekadan etkin yararlanmanın önündeki en büyük engel veri gizliliği. Yüz tanıma, sosyal medya analizi gibi tekniklerdeki veri gizliliği, etik, hukuki zorluklar da kayıpların bulunması çabasını gölgeliyor. Ayrıca devletler arası veri paylaşımı çoğu zaman sınırlı.
Kaybolan kadın vakalarında insan ticareti, göç gibi karmaşık unsurlar bulunduğunda, teknolojiye rağmen “nerede olduğu belli olmama” durumu devam ediyor. Yani kaybolma sadece fiziki lokasyon bulma değil, suç şebekeleri ve sistemik sorunlarla bağlantılı.
Teknolojinin maliyeti, uzmanlık ve bakım gereksinimi yüksek.
Özellikle gelişmekte olan ülkelerde bütçe ve kapasite eksiklikleri göze çarpıyor.



