Güler YILDIZ
Size müjdeyle gelecektik bugün.
NûMedya24’ü kurduk. “Soluksuz bırakılan özgür basının, susturulmaya çalışan dillerin, bozulmaya çalışılan halayların, hunharca katledilen kadınların, çocukların ve bebeklerin, korkunç bir kıyımın ortasında can çekişen doğanın sesi olacağız biz de” diyerek, tüm hazırlıkları tamamladık. Ama tam size doğru koşarken…
Sırrı milyonların kalbine sırladı kendini.
Görseydi, sevinirdi NûMedya24’e. Eminim. Bir taş bir taştır derdi. Eminim. İncelikli zamanların derin insanlarından biriydi. Kaba, hoyrat makaslı adamların ülkesinde gül bahçesini korumaya gayretliydi. Gayreti de yerindeydi, onca ağır sağlık sorunlarına karşın.
Onu tanıyanlar, sohbetine ortak olanlar, onunla siyaset meydanlarında halkla kucaklaşanlar Sırrı’yı daha iyi anlatır elbette. Herkesin biriktirdiği ne çok şey vardır ona dair.
Ben de onu Beynelmilel halindeyken tanıdım.
Film yeni çıkmıştı, 2007. İki kez izledikten sonra o zaman bir yazı yazdım. Harikaydı film, ana bir yerlerde sansürlenmişti sanki. Yazımı okumuş ve bir maille teşekkür etmişti. Bunu fırsat bilip kendisinden Özgür Politika için röportaj talep ettim. Bir süre sonra “olur” dedi.
Teybimi aldım gittim. Ameliyattan çıkmışım, dikişlerim hala benimle. Bu halinle niye geldin bacım, o kadar möhim adam değilim, dedi gülerek. Belli mi olur, bu filmden sonra olursunuz kesin, dedim. Filmde bulduğum eksiklikleri, tuhaflıkları anlattım. Şaşırdı. İşkence sahnesini niye kestiniz dedim. Filmin başındaki kamyon kasasındaki çengili çüngülü şey aslında bir Neşet Ertaş hikayesi değil midir, dedim. Yapımda çalışan bir tanıdığım olup olmadığını sordu. Çok az insan biliyordu filmin uğradığı otosansürü.
Sonra bir röportajında filme dair en gerçekçi kritiğin benden ve Adıyamanlı bir yerel gazeteciden geldiğini söyleyecekti.
Ama asıl çarpıcı olan, “ben şimdi kime röportaj veriyorum, biliyorum” demesiydi. Beynelmilel filmi de bir BKM yapımıydı. Yani Yılmaz Erdoğan. Röportaj için kendisinden randevu istediğimde bayağı gecikmeli gelmişti yanıt. Yılmaz Erdoğan’ın kendisine “yapma bu röportajı onlar PKK’li, bundan sonraki süreç için seni zorlar” dediğini anlattı. “Sen şimdi benim başımı yakacaksın ama olsun” dedi.
Çok keyifli geçti röportaj. Gülmekten konuşamamıştım bile. Ama o anlatıyordu soluksuz…
Eve döndüğümde dikişlerim açılmıştı. O kadar kahkahadan sonra normal. En kötüsü, teybimin çalışmamış olmasıydı. Yine de tüm röportajı çok iyi hatırlıyordum. Eksik kalanları sordum, eklemeler yaptı ve yayınladık röportajı.
Röportajdan çıkarken “sence bu filmin Altın Koza’da şansı olur mu? dedi. Olmaz mı, tüm ödülleri alırsınız muhtemelen, dedim. 6 ya da 7 ödül aldılar o yarışmada.
Henüz politikaya atılmamış, elinde bitirmeyi umduğu senaryoları vardı. Bir üçlemeydi sanırım. O.Çocukları yayınlandı ama Beynelmilel kadar etkili olmadı. Orada hevesi bir parça kırılmış olabilir. Yapımcı hatası falan diyordu. Üçüncüyü ne kadar tamamladı, ne yaptı bilemiyorum. Ama bir gün beni aradı ve su ile ilgili yazılmış bir hikâye, masal kitabı bilip bilmediğimi sordu. Sevgili Müslüm Yücel’in Su Masalları diye bir kitabı vardı, harika bir kaynaktı. Onu buldum ve verdim. Su üzerine çalışacaktı belki de… Artık politik bir karakter olunca ne kadar zamanı oldu senaryo yazmaya, ya da tamamladı da fırsatı mı olmadı…
Ama bize su gibi bir abi oldu. Onca zulmün içinde geçip bu kadar kendi olan kaç insan kalmış olabilir ki?
Sırrı gitti… Biz onu daim olan neşesiyle, haklı olan öfkesiyle yaşamaya devam edeceğiz. Ne demişti, “hayat bir türkü kadar kısa”ydı. Biz kısa olan türkülerin uzun tarafından bakacağız artık hayata.
NûMedya24 hayatın, hakikatin uzun tarafında duruyor bugünden itibaren…
NûMedya24 benden yazı istemişti.
Oturup basının hal-ü pür melalini yazacak, yeni medya süreçlerinin özellikle bağımsız medyanın tepesinde bir kılıç gibi sallandığını ve mecraları çoğaltmanın elzem olduğundan söz edecektim. Haydi etmiş olayım…
Biz geldik millet… Kalemi kırılan meslektaşlarımızın, cezalarla sindirilmeye çalışılan bağımsız medyanın yanında yerimizi alıyoruz.
Hakikatin bilinmesini istemediği tüm ihmallerin, kasıtlı suçların, hak ihlallerinin, doğa kırımlarının, kadın kırımlarının yazıcısı olmaya, “ama”sız bakmaya geldik…
Elden ele yayalım bu haberi…
NûMedya24 okurunu, yazarını, yurttaş gazetecisini bekliyor sayfalarında…